Sabah Şevval'in yüzüme su döküp beni uyandırması ile bir bardak su doldurup Şevval'den intikamımı alıp okula geldim. Sınıfa çıktım. Çağatay yanımda oturdu. Günaydın vasfından sonra derse odaklandım. Okulda bol bol test çözüyorum. Nede olsa ÖSYM var. Matematik testimi açıp çözmeye başladım. Çağatay bıkkınlıkla nefes verdi. Diğer soruya bakarken kitabın kapatılması ile sorum yarıda kaldı. "Ne?!",dedim. Çağatay "Sıkıldım",dedi. Ukala. "Banane",dedim. Önümüzde oturan Burcu arkasına döndü. "Çağatay sınıfça okul çıkışı kafeye gidicez. Gelmek ister misin?",dedi. Sınıfça kelimesini bastırarak söylemişti. Hem bana niye sormadı. Çağatay "Olur",dedi. Burcu "Tamam o zaman",dedi. Bana niye sormadın, Burcu? Burcu bana dönüp "Çağatay geliyorsa sende gelirsin. Nereye sığa-", sözünü Çağatay kesti. "Sakın o cümleyi tamamlama",dedi. Burcu önüne döndü. Dediği cümleyi anladım. Dalga geçiyordu. Gözlerim doldu. Tavana bakmaya başladım. Çağatay bile bana acıyordu. Gözümden bir damla yaş firar etti. Ayağa kalkıp çantamı aldım. Okuldan çıktım. Çağatay peşimden gelmemişti. Ne bekliyordum? Tepeye çıktım. Çınar ağacının olduğu yere. Ağacın gövdesine yaslandım. "Neden?". Cidden neden? Neden ben? Gözümden yaşlar dökülüyordu. Başım dönmeye başladı. Etraf bulanmaya başladı. Kafam yere düşerken bir elin kafamı tuttuğunu hatırlıyorum...
Burcu Odur
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA (Bozuntusu)
Fiksi RemajaÇağatay herkese herşeye rağmen Balca'yı seviyordu. Dış görünüşüne rağmen belalısı olmuştu. Balca ise beladan kurtulmak için her yolu arıyordu...