Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
⋆ ⋆ ⋆
Günlerden Cumartesi'ydi, Hogsmeade'e gidecek olan öğrenciler karların üzerinde bir oraya bir buraya yürürken arkalarında ayak izlerini bırakıyorlardı. Çoğu keyifli sohbetlere dalmışken Hogmeade'e ilk defa gidecek olan üçüncü sınıflar heyecanla gözlerini etrafta gezdiriyorlardı.
Hogsmeade'e gitmeden önce öğrencilerin Filch'in kontrolünden geçmeleri gerekiyordu ve emin olun Hogwarts görevlilerinden biri olan huysuz adamın kontrol şekli, takdir edersiniz ki hiçte normal değildi.
Öğrencilerin asalarından tutun ceplerindeki her şeyi tek tek kontrol eder, açıklarını bulabilmek için üstün bir çaba harcardı. Eğer yanınızda şüpheli bir şey -Filch'in gözünde her şey şüpheliydi- götürmeye çalıştığınızı görürse sizi anında yakalardı ve Hogmeade gezisine katılamazdınız.
Şuanda da Hogsmeade'e gitmek için Filch'in kontrolünden geçmek zorunda olan farklı binalardan ve dönemlerden öğrenciler uzun bir sıraya girmiş, yaşlı adamın sorgulamasından geçmeyi bekliyorlardı.
Filch'e üzüldüğü için birazcık da olsa sempati besleyen Cedric bile adamın bu halinden hiç hoşlanmıyordu. Yüzünün neredeyse tamamını atkısına gömmüş, Hogwarts'a geri dönüp soğuktan uyuşmuş bedenini bir şöminenin önüne atmamak için kendini zor tutuyordu.
Yanında keyifle etrafı seyreden en yakın arkadaşı Isaac Ramanova ise her zamanki gibi etrafı incelerken bir yandan da onlardan biraz ileride duran ve hararetli bir şekilde konuşan Ravenclawlı kızları çaktırmadan izlemeye çalışıyordu.
"Cedric, Chang sabahtan beri sana bakıyor," diye fısıldadı Isaac, çocuğun kulağına yanaşıp muzip bir ifadeyle. Soğuktan donmak üzere olan Cedric, Isaac'in sözünü umursamaz bir şekilde geçiştirdi. "Sana bakıyordur."
Isaac pes etmedi oyunbaz gülümsemesiyle kahverengi çocuğun kulağına yaklaşarak keyifli bir halde "Hadi ama dostum, Chang'in senden hoşlandığını anlamadığını söyleme bana," diye fısıldadı. Aynı zamanda dirseğiyle Cedric'i dürtmeyi ihmal etmiyordu.
Cedric, Isaac'in ısrarlı özleriyle beraber istemsizce gri gözlerini kaldırarak biraz ileride duran Ravenclaw kızlarına bakışlarını çevirdi. Ona büyük bir gülümsemeyle bakan Asyalı kızla anında göz göze gelirken Isaac'ten karnına yediği imalı dirsekle birlikte acıdan yüzünü buruşturmamak için kendini zor tuttu.
Elbette genç kızın, ona bakış şeklini ve ilgisini fark etmişti fakat Cho Chang'i yakın bir arkadaştan fazlası olarak hiç düşünmemişti ve düşünmekte istemiyordu.
Cedric; kibar, iyi niyetli ve arkadaş canlısı bir gençti. Yakışıklı çehresi ve büyüleyici gülümsemesi de bütün bunlarla birleşince birçok kızın ondan hoşlanması elbette kaçınılmaz oluyordu. Genel olarak ona gösterilen ilgiden hoşlansa da Cedric'in bu konu hakkında pek de memnun olduğu söylenemezdi.