Saklı Diyar - 1

10 0 0
                                    

Uçan jet ile birlikte yere düşmüştük. Hafif cızırtı duydum ve bayıldım.
J - Melomx, melomx ! Beni duyuyormusun? Hey! Meloo uyan!
Jinmin in söylentileri ile gözümü hafif araladım. İlk başta herşeyi bulanık görüyordum. Hafifçe doğruldum ve arkama yaslanıp başımı geriye doğru yasladım. Jinmin de yanıma geldi ve
J - algıların açık mı? Duyuyor musun? , görüyormusun? Veya hissediyormusun?
Dedi ve yanağımı sıktı. Acı ile ıkındım. Ban baktı ve güldü
J- tamam tamam sağ salimsin
Dedi ve yanıma oturdu. Ona baktım ve
- ne zaman uyandın?
Dedim. Bana yorgunluk ile baktı ve
J - bilmem
Dedi. Yanımızda saat vs. Araçlar olmadığı için zaman kavramı da yoktu. Jinminin kafasında siyah lekeler, hafif çizikler ve morluklar vardı. Kendi ellerime ve bacaklarıma baktım. Kolum kanıyordu. Ama abartılacak kadar değil. Hafif çiziklerin arasında biraz da lekeler vardı. Kafamı yasladığım yerden kaldırdım. Ve jinminin koluna baktım.
- kolun yarılmış
Dedim. Güldü ve gözlerini kapattı. Ve
J - garip gözüken şey saadece o mu?
Dedi ve hafif arkasına döndü. Kafasından kanlar damlıyordu. Ayağa doğruldum ve üzerimdeki ceketin kolunu yırttım. Bana döndü ve
J - kafam çok acıyor
Dedi . Ben de ona
- gerçekten iyi değilsin
Dedim. Kafasına yavaşça bastırdım ve etrafa bakınıp çantamı aradım. Çantamı çalılıkların arasında bulunca içindeki damla ve kremi çıkardım. Yanına doğru ilerledim. Yere çömeldim ve kafasını bana doğru eğmesini bekledim. Kafasını eğdi ve
J - canım çok yanacakmı?
Dedi. Ben de ona
- acıyabilir belki
Dedim ve damlayı damlattım.
J - ooof kafaaam!
- daha dur canım damla damlattım. Sıra kremde
Dedim ve yarığın etrafına kremi sürdüm. Bağırdı ve kolumu tuttu
J - lütfen daha fazla sürme
Dedi hüzünlü bir sesle. Güldüm ve
- tamam tamam ne tatlı canın varmış senin de
Dedim ve çantama geri koydum. Ayağa kalktım ve
- şimdi ne yapacağız?
J - etrafa bakalım fakat görünmezlik pelerinini giy
Dedi ve pelerini aramaya başladı. Yerde pelerini buldu ve silkeledi. Yakasına baktı ve
J - bu seninki
Dedi ve yanıma gelip bana verdi. Kendininkini aramaya başladı. Kendininkini de bulduktan sonra pelerini geçirdi ve
J - neredesin?
- ben buradayım sen neredesin?
J - e ben de burdayım
Dedi ve güldü. Sonra
J - çukur kısma doğru gel
Dedi. Ben de çukur kısmına doğru ilerledim. Çukura gelince jinmine çarptım ve
J - elini ver
Dedi. Elimi onun eline vermek de biraz zordu.
J - elini yerdeki çiçeğin üstüne doğru tut
Dedi. Ben de tuttum ve onun eline deydim. Elimi sıkıca tuttu ve
J - en ufak bir görünürlükte bizi bulurlar. Bu nedenle yavaş ve sakin hareket edelim
Dedi. Ben de ona
- evet aksi taktirde tahtalı köyü gezme ihtimalimiz artar
Dedim ve onun benim elimi sıkışına karşılık ben de sıktım. Yavaş adımlarla ilerlemeye başladık. Ağaçların aralarından geçiyor, otların içine girip çıkıyorduk. Ağaçların arasında ilerleyip dururken bir su sesi duyduk. İleriye doğru ilerleyince akan bir dere gördük. Akan dereye doğru yaklaştık ve akan derenin kenarına oturduk. Ve bir süre dereyi izledik. Daha sonra derenin çevresinden dolandık ve tepeleri çıktık. Tepeyi çıkarken birden yerde bir hareketlilik hissettim. Ara sıra sesler geliyordu. Ben de jinminin elini sıkarak
- galiba yanlız değiliz
Dedim. Jinmin de
J - neden?
Dedi. Ben de yere bakarak
- sesler geliyor
Dedim. Durmadı ve
J - sana öyle geliyordur mx ilerlemeye devam
Dedi ve ilerlemeye devam etti. Fakat onun görmediği şeyi ben görmüştüm. BİR YILAN. Jinmine doğru yanaştım ve
- jinmin yılan!
Dedim ve dememle yılan bana saldırdı. Ayağımı ısırdı ve kafasına attığım taş ile korkup kaçtı. Jinmin bana doğru eğildi ve hızlıca pelerinlerimizi çıkardı ve
J - sana birşey yaptımı
Dedi. Ben de ayağımı işaret ettim. Hiç durmadan ayağımdaki zehri emmmeye başladı. Zehirin olduğu kısım yavaş bir şekilde kızarıyordu. Jinmin emmeye devam etti. Emiyor tükürüyor, emiyor tükürüyordu. En sonunda kızarıklık indi. Zaten hayruh olduğum için beni bir hayruhtan başkası öldüremezdi. Ayağa kalktım, fakat ayağım uyuşuktu. Ben de tökezleyerek yürümeye başladım. Jinmin koluma kuvvet vererek beni yürüttü. En sonunda tepenin en tepesindeydik. O sırada yere bakan gözlerimiz gökyüzüne doğru çevrildi. Güneş batıyordu. Etrafta ise birsürü gizli araç vardı. Daha doğrusu gizli olmayan araçlar. Havada birsürü araç uçuyordu. Aşşağıda ise minik evler yani yerleşim yerleri, hayvanlar, bitkiler ve hatta dev bir de heykel kule vardı. Jinmin ile birbirimize bakıp şu soruyu sorduk
JMX - biz hangi gezegendeyiz?

To be continued

WORQUNİM YEMİNİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin