Sabah gizli araçta uyandım. Ayağa kalkıp metal tabanda yürümeye başladım. Büyük ana kısma geldim ve düğmelere bakmaya başladım. Hepsi tozluydu ve heryerde örümcek ağı vardı
- burayı temizlememiz gerek
Dedim. Muhafızlar da bana temizlik malzemelerinin olduğu odayı gösterdiler. İçeri girdim. Kovanın içi örümcek ağı ile doluydu. Burada ne kadar yıldır duruyordu bunlar? Gerçekten heryer çok kirliydi. Kovayı aldım ve araçtan dışarı çıktım. Yakınlarda olan bir göletten su aldım ve geri dönüş için tepeyi tırmanmaya başladım. Tepeyi tırmandıktan sonra araca girdim. Viladanın sapını tuttum ve ıslattım. Biraz sıktıktan sonra etrafı temizlemeye başladım. Saadece su ile bu iş zordu fakat yapmam gerekiyordu. Etrafı temizledim ve ana odaya geldim. Tuş takımlarını da silmeye başladım. Tozlar aşındıkça harflerin yanında minik harfler oluşmaya başlamıştı. Duraksadım ve daha hızlı silmeye başladım. Tüm harfler oluşuyordu. Hepsi oluştuktan sonra viladayı yere fırlattım ve harfleri okumaya başladımQ i n i m G e z e g e n i S e n i B e k l i y o r S e ç i l e n K i ş i S e n s i n
E v r e n i K u r t a rYine bir uyarı. Tuşları temizleyince aynı bu yazı çıkıyordu. Okuduktan sonra viladayı elime alıp temizliğe devam ettim. Temizlik bitince görünmezlik pelerini ni takıp en yakın marketten erzak almaya gittim. Pelerini çıkaramazdım. İçeriye bir müşterinin arkasından girdim, alacaklarımı aldım ve parayı kasanın bir kısmına koydum. Hırsızlık yapmamıştım. Saadece gizli almıştım. Dışarı çıktım ve acele ile gizli araca doğru yola koyuldum. Tepeyi tırmanırken etraftaki dallara takılmamak çok zordu. Ağaç kökleri, dallar, devrilmiş ağaçlar ve büyük otlar. Çıkıyordum ve elim çok acıyordu. Erzakları daha fazla tutabileceğimi zannetmiyordum. Biraz güç ve kuvvet toplamaya çalıştım. Kendimi teselli etmeye çalışıyordum. Ta ki o ana kadar. Ayağım bir köke takılmıştı ve geriye doğru düşüyordum. Elimdeki poşetler teker teker boşalıyordu. Saçlarım hafif esen rüzgarın arasında savruluyor, içimde kaynar sular dökülüyordu. Üzerimdeki pelerini tuttum. Kollarımı kenetledim ve başımı öne eğdim.
Yuvarlanıyordum.
Etraftaki dallara tutunmaya çalıştım. Tutunamıyordum. Ellerim acıyordu, kafam da taşlara çarpıyordu. Her dala tutunmaya çalışmamda ellerim çiziliyordu ve hiçbir dala tutunamıyordum. Yuvarlandım ve daha çok yuvarlandım. Quinim gezegenindeki günlerim canlanıyordu. Tüm vücudum ve hislerim tek teori olarak şunu söylüyordu
Öleceğim
Bu his beni daha da korkutuyordu. Yuvarlandım. Aşşağı, aşşağı aşşağı. En sonunda tüm sarsıntım kesildi. Kafam acıyordu ve ellerim yanıyordu. Yolun ortasındaydım ve gözüm hafif açıktı. Etrafı bulanık görüyordum. İki far gördüm ve gözlerimin ağırlığı dayanamadı ve çöktü. heryer karardı. Başımda ve ellerimde büyük bir acı vardı. Gözlerimi açtım. Hemen tepemde lamba vardı. Kafamı kaldırdım ve etrafa baktım. Biri orada mutfak kısmında mırıldanıyor ve birşeyler yapıyordu. Koltukta yatıyordum. Dirkildim ve etrafı izlemeye başladım. Mutfaktan salon gözüküyordu. Arkası dönük yemek yapan bir oğlan vardı. Belinde önlüğünün düğümleri vardı. Birşeyler doğruyordu. Koltukta oturup bir süre onu izledim. Tezgahtan birşey almak için arkasını döndüğünde uyandığımı gördü ve hemen yanıma geldi
- uyanmışsınız. İyi misiniz?
Dedi. Etrafa baktıktan sonra ellerime bakıp
- bilmiyorum
Dedim. Ayağa kalkıp mutfaktan su getirdi. Suyu içmeye çalışıyordum fakat boğazımdaki düğüm buna engel oluyordu. Yudum yudum suyu içtim ve
- teşekkür ederim. Fakat, bana ne oldu?
Hiçbir şey hatırlamıyordum. Genç bana baktı ve
- ben de bilmiyorum araba ile yoldan geçerken yerde öylece yatıyordun. Hemen arabadan indim ve seni yanıma aldım. Sayıklanıyordun. Eve geldik ve koltuğa uzandın. Birşeyler sayıklıyordun fakat hiçbirşey anlamadım. Sonra koltukta uyuyakaldın. Ben de uyandırmadım. Sık sık yanına gelip nabzına baktım
Dedi ve elime baktı.
- ellerin, çok kanamışlar
Dedi ve gözünü kafama çevirdi. Kafam kanıyordu ve hemen önlüğünü çıkarıp kafama bastırdı
- kafan kanıyor!
Dedi ve beni ayağa kaldırdı
- haydi yürü hastaneye gidiyoruz
Dedi ve beni arabasına bindirip hastaneye götürdü. Hastaneye girince doktor aynı doktordu ve
- gene mi sensin? Bu kaçıncı yarışın?
Dedi ve aynı zamanda kafama baktı.
Gene dikiş atılmalı dedi. Dikiş atılırken yanımdaki genç elimi tuttu ve
- canın acırsa elimi sık
Dedi ve elimi kavradı. Dikiş atılırken gerçekten onun ellerini tutup çok sıkıyordum. Onun da canı yanıyordu gağliba. Doktor dikişi bitirince canımın yanmaması için uyuşturucu vermişti. İlacı alıp genç ile hastaneden çıktık. Arabada onun evine giderken
- ismin ne?
Dedi. Ben de ani olarak
- Melomx
Dedim. O da gülerek
- benim ismim de jinmin tanıştığıma memnun oldum melomx
Dedi. Ben de gülerek
- ben de
Dedim ve gülümsemeye devam ettim. Eve vardığımızda kapıyı açtı ve içeri girdi. Kapıyı kapadım ve arkasından ilerledim. Direk olarak mutfağa girdi ve yemeği yapmaya devam etti. Ben de gidip koltuğa oturdum. Bir süre sonra yanıma geldi ve elindeki iki tabağı masaya bıraktı
- aç mısınız acaba?
Dedi ve elindeki tabakları masaya koydu. Ona bakarak
- evet
Dedim ve tabaktaki çatalı alıp yemeye başladım. Tabak bitince onun tabağına baktım. O da bitirmişti. Ben de onun tabağını alıp mutfağa gittim. Tabakları yıkadıktan sonra içeri geçtim ve
- hayat hikayen nedir?
Dedim. Bana baktı ve
- annem ile babamı kısa süre önce kaybettim. Bu ev benim küçüklüğümdür. Evde tek yaşıyorum. Yaşım 21.
Dedi ve koltukta parmaklarını oynamaya başladı
Ben de ona
- benim hayat hikayem karmaşık. Şimdi sana birşeyler anlatacağım fakat şaşırmak yok tamammı?.
Dedim. O sırada muhafızlar
rkcr - bir insana hayat hikayenimi anlatacaksın?
Dedi. Ben de kendimden emin bir şekilde konuştum
- quinim
Dedim. Oğlan şaşırdı ve bana baktı.
- sen bir hayruhmusun?.
Dedi. Şaşırdım. O da mı hayruhtu?
- evet
Dedim ve bana bakıp gülümsedi
- ben de quinimliyim!
Dedi ve ellerimi tuttu
- gezegendekiler nasıllar?
Dedi. Ben de gülümseyip
- çok iyi
Dedim. Ve daha sonra
- seçilen kişi benim. Dünyayı kurtarmak için buraya gönderildim.
Dedim. Bana baktı ve biraz düşündükten sonra
- ben buraya dünya muhafızı olarak gönderildim. Dünyada olup biteni krala iletiyorum
Dedi ve daha sonra
- ben de sana yardım edebilirim
Dedi. Ona bakıp uzunca düşündüm.
Tüm olasılıklar olumluydu. Yalnız çıkmam gerekmiyordu. Yemini ettikten sonra herşey en iyisi olabilirdi. Ona bakıp
- olabilir
Dedim. Ayağa kalktı ve
- burada bekle
Dedi. Yukarı çıkıp geri hemen indi. Elindeki şeyi bana gösterdi.
İLETİŞİM TELEFONU.
İşte bu çok güzeldi. Elindeki şeyi açıp krala haber gönderdi. Kral da görüntümüzü görmek için bizi aradı. İkimizi yan yana görünce çok sevindi. Kafalarımız jinmin ile birleşikti. Bize bakıp
- tesadüf eseri birbirinizi buldunuz demek
Dedi. Ve asıl soruyu sordum
- kralım jinmin ile bu maceraya çıkabilirmiyim?
Dedim. Bana baktı ve bir süre düşündü. Ve daha sonra
- hey jinmin, bu kıza iyi bak
Dedi ve gülmeye başladık. Bu maceraya beraber çıkacaktık. Jinmine de yemini ettirdikten sonra herşey tamamdı. Ona da iki muhafız verdi ve uyuma vakti geldi. Koltuğa yattım ve jinmin de odasına çıktı. Sabahı beklemek tek kalan şeydi.To be continued
Uzun bir bölüm ve uzun kurgular. Bu macerada iki kafadar var. Evreni kurtarıp canlıları kurtaracaklar. Yemini her ikisi de etti. Macera asıl şimdi başlıyormuş, tüm quinim onları anar...........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WORQUNİM YEMİNİ
FantasyWorquinim yeminini 20 yaşımda öğrendim, ben seçildim ve bu yemini bozarsam hayattan silineceğim. Uzayda kimsenin göremeyeceği bir gezegende hayalet ruhlar yaşıyor ve onlardan biri benim. Dünyaya gelmem gerekiyordu çünkü söylentilere göre WORQUNİM he...