Takipe hala devam ediyorduk. Jinmin kısa süre önce uyanmıştı ve aracı o sürüyordu. Yaklaşık olarak 4 saattir yol alıyorduk. Ve hala ayrobim i takip ediyorduk. Onlar önde biz arkada ilerliyorduk. Onlara çarpmamak için biraz yavaş ilerliyorduk. Canım sıkılmıştı ve camdan bakmaya başladım. Şehre girdiğimize dair bir gösterge vardı. Etrafta ağaçların arasında, yolun kenarlarında reklam panoları vardı. Bir süre daha ilerleyince yerleşim yerleri başlamıştı. Aşşağıda binlerce bina, yollarda cafeler, insanlar, sokak hayvanları ve elinde balonla gezen palyaçolar. Şehir içine girene kadar bu şeyler devam etti. Biraz daha şehrin ortasına girince neredeyse heryer bina ile doldu. Hiç boş yer yoktu. Araç bir binanın üzerine doğru durdu. Biz de hemen yan binaya doğru durduk. Araç durdu ve birden binanın çatı kapısı açıldı. Muhtemelen ayrobim görünmezlik pelerini ile binaya girmişti. Onları takip etmeyi düşünmüyordum. Oturup aracın harekete geçmesini bekledik. Bekledik, bekledik, bekledik. Fakat araçta hiç bir hareketlilik olmadı. Ben
- neden bu kadar uzun sürdü?
Jnmn - hiçbir fikrim yok
- bari kaçmaya çalışmasalar
Jnmn - ne dersin gidelimmi?
- geç bile kaldık
Hemen pelerinleri giydik ve araçtan uçarak indik. Muhafızlar bize bu gücü veriyordu. Aşşağı doğru indik. Kapıdan girme kısmı en zor işti. Kapının açıldığını görürlerse gerçekten geldiğimizi anlarlardı. Bu yüzden yanımda aldığım bir elmayı araca doğru fırlattım. Araç hareket eder gibi olmuştu. Umarım dikkati dağılmıştır.
Jnmn - haydi girelim hemen
- tamam haydi kolumu tut
Kolumu kavradı ve kapıyı yavaşça geçebileceğimiz boşluk kadar açtım.
- nefesini içine çek
Jnmn - ned-
Kelimesini bitirmeden onu içeri çektim. Sonra da kapıyı yavaşça kapattım. Bilgisayara baktım. Araç fark etmemiş olmalı. Harekete geçmedi. Biz de yavaşça aşşağı süzüldük. Aşşağıda patron adamlar ile beraber bir masada oturuyordu.
A( ayrobim) - şu andan itibaren o kızı bulma çalışmaları başlasın. Gözcüler ağaç sığınağında kapının kendi kendine açıldığını görmüş. Biz kızı değil o bizi takip ediyor! Onu bulacaksınız. Ve bana diri getireceksiniz. Onu kendi ellerimle ben öldreceğim. Şimdi büyük ormana gideceğiz. Kız belki de ormana bizi takip etmeye gitmiştir.
Dedi ve arkasını döndü. Ne yapacağımızı bilemedik. Kenara doğru yapıştık. Onlar da yanımızdan geçtiler. Hemen arkalarına takıldık ve kapıdan çıkarlarken biz de beraber çıktık. Hemen acele şekilde araca bindik. İçeri girdik ve
J - desenee yol daha daha uzadı
- evet. Şimdi de neyin nesi bilinmeyen bir yere gideceğiz
J - eğer bizi görürlerse ne olacak?
- muhtemelen tahtalı köy.
J - ölüm....
- evet
J - peki. O zaman dikkatli çok dikkatli olmamız gerek
- evet
J - araç hareket etmiyormu?
- hayır
J - o zaman biraz basketbol oynayalım.
İki kağıdı aldı ve buruşturdu. Daha sonra birini bana verdi ve camın önünde bir kısmı işaretledi.
J - 3,2,1 atış
Dedi ve topu isabet ettirmeye başladı.
- basketbol bizim gezegende karhay toplamaya benziyor
J - doğru
Gülerek atmaya başladık. Atıp geri alıyorduk atıp geri alıyorduk . En sonunda ikimizin de kağıdı tokuştu ve bir düğmeye çarptılar. İkimiz de birbirimize bakarak hemen hangi düğme olduğunu anlamadan geri bastık. Birbirimize baktık ve
- o, neyin düğmesiydi?
J - g-görünmezlik m-modu
Gözlerimi fal taşı gibi açtım ve jinmine baktım.
- şaka mı!
J- değil!
Camdan baktık ve daha sonra bilgisayara baktım. Araç bizi görmüş olmalı ki bize yaklaştı. Hemen koltuğa oturup aracı sürmeye başladım. Son hız basıyordum. Jinmin duvara kenara yapışmış
J - aaaaaaaaa!
Diye sesler çıkarıyordu. Bana doğru yürümeye başladı ve yanımdaki koltuğa oturdu. Ve
- jet hızı düğmesine bassan olmazmıydı!
Dedi. Elim titreyerek düğmeye uzandım. Oo tanrım elimi koparsaydım keşke!
J - ışınlanma düğmesi demedim! Jet düğmesi dediiiiiim!.........Evet. Elimi tam hizalayamadığım için ışınlanma düğmesine basmıştım. Bir süre sonra ikimiz de uçmaya devam ettik. Daha yavaştık ve son derece garip olan bir şey de bir ormandaydık. Daha doğrusu yeşil tepeler, ağaçlar ve minik heykeller.
Birbirimize baktık ve
- olamaz!
J - oldu bile korkak kız. Elini niye titrettin!
- benim ne suçum var?
J - ne söyleyimmi? Bizi bir ormana ışınladın! ve bil bakalım burası neresi?!
- n-nere
J - ayrık ağızlı ayrobimin bahsettiği ormanlık arazi!
Evet. Dev gibi bir araziydi ve burası ayrobimin anlattığı araziydi. Etrafa bakındım. Etrafta dev heykeller vardı. Hemde dev gibi. Jinmin söylenmeye devam ederken bilgisayara baktım.
- JİNMİN!!!
J - ne! ( sinirli)
- bilgisayara bak!!!
Bilgisayara kafasını çevirdi ve gözlerini açtı. Etrafta bir sürü sinyal vardı. Ve bu sinyaller ayrobiminki ile aynıydı.
J - yok artık. Adam kopya mı çıkartmış bunlar ne!
- ben ne biliyim!?
Bir sinyal de arkamızdaydı ve bize doğru hızla gelmeye başladı. Jinmin beni kaldırdı ve dikkatlice hız düğmesine bastı. Hızlı bir şekilde ilerledik. Araç benim sürdüğümden de hızlı gidiyordu. Birden kumanda bir o yana bir bu yana sallanmaya başladı. Ve bizde. Sallandık, sallandık. Midem ağzıma gelmişti. Sallandık ve yavaşça durduk. Kendime gelmeye çalıştım. Midem, başım ve gözlerim ağrıyordu. O sırada yavaş bir şekilde
- bitti mi sarsıntı?!
J - galiba
Dedi ve yere doğru düşüşe geçtik. İkimiz de ne olduğunu anlamadık. Saadece birbirimize bakarak bağırıyorduk. Jinmine doğru koştum ve elini tuttum. Birbirimize bakıp " düşüyoruz" diye bağırıyorduk. Daha sonra sarsıntı bitti. Yere çakıldık. Hafif cızırtı sesleri ile gözümü kapattım. Ve kendimi baygınlığın ellerine teslim ettim.To be continued
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WORQUNİM YEMİNİ
FantasíaWorquinim yeminini 20 yaşımda öğrendim, ben seçildim ve bu yemini bozarsam hayattan silineceğim. Uzayda kimsenin göremeyeceği bir gezegende hayalet ruhlar yaşıyor ve onlardan biri benim. Dünyaya gelmem gerekiyordu çünkü söylentilere göre WORQUNİM he...