Okulun bahçeye adım atamadan biri karşıma çıkıp
"Merhaba." dedi. Ben de
"Merhaba." diye mırıldanıp yoluma devam ettim. Edemedim. Bu sefer sözleri değildi engel olan, kolumdan tutmasıydı. Tam 'ne oluyor be!' diyip çirkef yanımı gösterecekken gözlerime takılan sima ile yerimde çakılı kaldım. 'Seni bulacağım.' demişti. 'Küçük bir kız gibi kaçmasaydın yenilmiştin.' , 'Karşıma çıkma cesareti göster, korkak!' Bu- bu- bu Çağrı. Çağrı Korhan...
"Bir dakika beni dinler misin?" Yalvaran sesimle konuştum.
"Lütfen kimseye söyleme!" Bir numaralı rakibinde seni dinleyecek Hale. Aferin sana, akıllı kız seni. Açığını arayan rakibin, eline geçen her fırsatta seni aşağı çekmek isteyen biri dinleyecek. Tabi, çok zekiyim(!).
"Neyi?" Nasıl neyi? Bu ne biçim soru? Ne saçmalıyorsun be?
"Benim kız olduğumu." Parmağıyla saçlarımı işaret etti.
"Söylemesem de zaten fark ediliyor." Ha? Peki bana neden abi diyorlardı? Ne saçma sapan birisiniz siz ya. Ergenlerden ne bekliyorsam? Hata bende.
"E o zaman bana neden erkek gibi davranıyorsunuz?" Yani, sonuçta küfürlü konuşan mı dersiniz. 'Abi şeyine kurban' diyen mi dersiniz. 'Senin için cinsimi değiştim gel beni al' diyen sorunluları, 'Senin için sevgilimi yaktım abi' diyen psikopatları saymıyorum bile.
"Beş dakika bile dolmayan diyalogumuzdan mı çıkardın bunu?" Beş dakika mı? Beş yıl olmasın o? Oğlum biz senelerdir konuşuyoruz, tanışıyoruz. Bir dakika lan! Yoksa...
"Beni tanımadın mı?" Yani, bu da bir fikirdi. Sonuçta kafamı kapüşonlu ile kapatıyordum. Yüzümü görmüyorlardı. Sesimi de değiştirdiğimi varsayarsak...
"Hayır aslında evet. Yani, ımm..." Saçmalaman bir yana, 'ımm...' ? Ay çok tatlısın. 'Hale ne diyorsun?' Ne bileyim. İşte bunlar hep sınav stresi. Hadi her şeyi geçtim bu çocuk beni nasıl buldu ya? Beni tanımıyor ama buluyor. Voah! Çok havalı.
"Beni tanımıyorsun..." diye mırıldanıp tebessüm ettim.
"Aslında Mithat hoca seni bulmamı istedi. Hale' ydi değil mi?" Elini uzatıp konuşmasına devam etti. Uzattığı eline bir bakış atıp tekrar gözlerine baktım.
"Ben Çağrı. Sana bilgi vermiştir umarım." Elini sıkıp hemen geri çektim. Bu farklı bi duyguydu. Yıllardır seni kovalayan rakibinle el sıkışmak. Sanki anlaşma yapar gibi.
"Hayır. Hangi konuda?" Sesim onunkinin aksine çok sakin ve düz çıkıyordu. Sanki ben değilde o kimliğini saklıyor gibi.
"Imm... İstersen kantinde veya bir kafede konuşalım." Ha ha (Hale burada gülüyor ☺ ) . Tamam anladım. Kesinlikle bu çocuk beni tanıyor ve herkese ifşa etmek niyetinde. Yemezler canım. Ama 'ımm' 'laması çok tatlı. 'Hale orada mısın?' He... İç çektim. Yeme!
"Şimdi sınava gitmeliyim."
"Ama on dakika bile sürmez." On dakikaya kimse kimseyi gösteremez değil mi? Gösteremezse doğru söylüyor, tanımıyordur. Solumdaki kötü Hale 'İnşallah canım ya(!)' derken onu kulak ardı ettim.
"Benim on dakikam bile yok. Hadi eyvallah." Hay ağzıma... Eyvallah ne ya? Oyundan kalan alışkanlık. Şimdi diyecek 'Bu nasıl kız?'. Ve tam taram taraaam. Puf -bir duman oluşur ve spiker konuşur- , oyuncu Umut bulundu!
Şok şok şok!
Kendisi kız çıktı.
Dahada şok!
Saçları upuzun. Hangi şampuanı kullanıyor acaba?
Veee kaçınılmaz reklam teklifleri. Oradan dizi, film. Altın Portakal, Oradan da Oscar. Ay müthiş!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyuncu (The Gamer)
Ficção Adolescenteİki korkak kalp birlikte atmaya karar verirse nolur? Peki iki profesyonel oyuncu birbiriyle kapışsa... İki zeka yarışsa ama kazananı belli olmasa... Hadi hepsini geçtim iki inatçı, kurnaz ve bir o kadar da akıllı olan bu gençler bir araya gelirse...