bir gün fark edilecek olmanın umuduyla
🧚🏻♀️
"beni hanginiz bırakır?"
soruma karşılık yüzüme çevrilen bakışlara göz gezdiriyorum. kahvaltı masasından kalkalı 20 dakikaya yakın oluyor. sıcak restorandan çıkmış, şehrin gözlerimiz önüne serdiği manzarayla karşı karşıyayız. sigaralar yakılmış. içmeyenlerimiz var, onlar da bir kenara çekilmiş yağmuru dinliyorlar. günlük hayatın keşmekeşi şu dakikalarda uğramıyor dimağlarımıza.
sessizliği bölüp dudaklarımdan dökülen sigara dumanının arasında sorduğum soru, bir süre cevapsız kalıyor. herkes kafasında planlarını yaparken seulgi'den aradığım cevabı alıyorum. "geçerken bırakırım."
başımla onaylıyorum. yağmur hala çiseliyor, güneş zaman zaman buğulu gülüşünü gösteriyor, günüm gittikçe güzelleşiyor.
jeon'la buluşacağım anı kolluyorum.
bugünün unutulmaz olmasına ihtiyacım var.
shuha, soojin'e çilekli sakızlarından veriyor. aramızda bu illetten en nefret eden kişi belki de o. kollarını sevgilisinin beline dolayıp boynuna ufak bir buse bırakırken gülümsüyor. her ne kadar sevmese de; sessizliğini koruyor. herkes kendi hayatından sorumlu. birlikte büyümüş sayılmayız ancak birlikte öğrenmiş gibiyiz her şeyi. birkaçımız epeydir tanışıyoruz. hayatımda edindiğim değerli şeyler, biriktirdiğim güzel insanlar var. birçok pazarımın güzel hislerle başlamasını sağlayan bu grup büyük çoğunluğu oluşturuyor.
sigaraların tükenişi, akan zamanı durdurup anın tadını çıkaralım derken gitme vakti gelip çatıyor. anı durduramayız belki, yalnızca kabulleniyor ve bizi karşılayan olayları kucaklamayı öğreniyoruz. sanki önceden anlaşmış gibi hareket ediyor, araçlara geçiyoruz, erken dağılacağız bugün. yalnız ben konuştuğumuz üzere seulgi'nin motoruna atlıyorum. çekici ve eğlenceli olduğu kadar anlayışlı bir kadın seulgi. bize annelik ettiği zamanlar saymakla bitmiyor. minik atışmalar, gülücükler derken yola çıkıyoruz. şehre gelene kadar serin olan hava binaların arasında yumuşuyor. montumun önü açık ama önümde oturan beden yakıcı rüzgarın bana ulaşmasını engelliyor. müteşekkirim ona, hayatımın şu son çeyreğinde yanımda olabildiği için. minnettarlığımı fazla yansıtamasam da onun hissettiğini biliyorum.
"nerede bırakıyorum seni?" diye soruyor. düşünüyorum biraz. kesin bir yer kararlaştırmadığımız zihnime doluşuyor. yalnızca "rıhtımda" diyorum bu nedenle. ona doğru yola çıkmışken bastırdığım heyecanım tekrar cereyan ediyor. içim kıpır kıpır. çenem seulginin omzunda, yukarı bakıyorum.
göğün bulutlara esir düştüğü hava müsait değil gibi görünüyor bazılarına ancak asıl şimdi ortaya çıkıyor denizin güzelliği. fazla kişi bilmiyor bunu bu şehirde. çok şey kaybediyor insanlar, farkında değiller neleri kaçırdıklarının.
ben hayatı eksik yaşamaktan hoşlanmayan bir adamım. etrafımdakilerin de bu ufak ayrıntılara şahit olmasını istiyorum.jeongguk'la burada buluşmamız da bir nebze bu sebepten. ona bu gezegendeki her güzelliği göstermek, onu da doyasıya yaşatmak istiyorum.
🔗
seulgi beni rıhtıma yakın bir yerlerde bırakıyor. ona sıkıca sarılıp ettiğim teşekkürün ardından telefonumu kontrol ediyorum. zira hala nerede buluşacağımızı biliyor sayılmam. en son konuştuğumuza sadık, 'rıhtımda' diyor jeongguk. iskelenin sol taraflarında olacağı yazıyor. içim kıpır kıpır. bir sevinç dalgası tüm bedenimi yakıyor adeta. oldukça sakin görünüyor, bozuntuya vermiyorum ancak bugünü nasıl geçireceğimiz ile ilgili hiçbir fikrim yok. günümüzün sürprizlere son derece açık olması, jungkook bir yana, ellerimi titretiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vague: taekook
Fanfictiongülümsemesi gördüğüm en güzel gülümseme. öğrenci taekook, genç, zamansız bir aşk?