JiminHer yıl geldiğim yazlıktayım artık. İçimde her yıl ki gibi minik bir heyecan. Arka sokağa girdiğimde içimi bir heyecan kapladı. Bütün kış göremediğim arkadaşlarımın hepsi burada. Hepsiyle pek yakın olmasam da, beni kendilerinden küçük görüyor olsalar da buradaki tek arkadaşlarımın oldukları için onlara minnettarım.
Kalabalık grubun yanına vardığımda tanıdıklarıma selam verdim. Grupta tanımadıklarım da var çünkü. Yeni gelmiş olmalılar. Benim gibi diğerleri de onlara bakıyor. Kalabalık gruptan oyun oynayacağımızı duyunca daha çok mutlu oluyorum. Çok özlemiştim bu arka sokakta oynamayı.
Her ne kadar yaşım geçmiş olsa da, burada ki herkesin yaşı geçmiş olsa bile herkesin, eski günlerde ki gibi içinde bir çocuk yatıyordu. Tıpkı eskiden oynadığımız gibi saklambaç oynamayı seçmişlerdi. Ebenin kim olacağına henüz karar verilirken sokağın başından en yakın arkadaşlarımı görmemle onlara el salladım. Yeni gelenler de onlara kafasını çevirmişti.
Yunhee ve Jiwook yanımıza vardığında gülümseyerek onlara baktım. Yanımda tanıdıklarım olduğu için biraz daha rahattım şimdi.
"Tanıştıralım. Bunlar Jungkook ve Yoongi. Yunhee ve Jiwook. Tanıştığınıza göre oyuna başlayabiliriz."
Adının jungkook olduğunu öğrendiğim çocuğa şimdi dikkat etmiştim. Boyu uzundu ve yüzü gayet yakışıklıydı. Ebeyi çoktan belirlemişlerdi, Jiwook saymak için duvara geçti. Kaldırımda oturan Yunhee'yi kaldırmak için kolundan tuttum.
"Hadi gel sen de oyna."
Yunhee yüzünü asıp elindeki telefona daha çok odaklandı.
"Çocuk musunuz siz yaa. Yürü git Jimin. Çok istiyorsan sen oyna."
Peki. Olabilirdi. Oynamak istememesi kendi kararıydı. Jiwook hala saymaya devam ederken koşarak bahçelerden birine girip kafamı eğdim. Burada beni kesin bulamazdı. Dizlerimi biraz daha kendime çektim. Acaba diğerleri nereye saklanmıştı..
"Hey. Burada ne yapıyorsun?"
Bu kişi yeni gelen çocuktu. Jungkook du sanırım? O da benim gibi dizlerini kendine çekmiş, yuvarlak gözlerini bana dikmişti. İşaret parmağımı dudağıma tutarak sus işareti yaptığımda hala bana boş boş bakıyordu.
"Saklanıyorum."
Adının Jungkook olduğunu öğrendiğim çocuk yüzündeki alayla şaşkınlık karışımı ifadeyi bana sunduğunda kendimi gülmemek için zor tutmuştum.
Uzun bir süre jiwook herkesi bulmuş gibiydi. Tek bakmadığı yer burasıydı.
"Hadi sen çık da ben kazanayım. Burada oturmaktan ayağım uyuştu."
"O kadar istiyorsan çıkabilirsin. Ben kazanacağım."
Jungkook adlı çocuk derince offlayıp başını dizlerine koydu. Kararlıydım. Çıkmayacaktım. Yaklaşık 10-15 dakika geçtikten sonra hala jiwook'un bizi bulamamış olması enteresandı. Cidden sıkılmıştım artık.
"Ben çıkıyorum. Çok sıkıldım burada."
Ayağa kalkıp üstümü silkeledikten sonra bahçe kapısından çıkıp sobelenmeyi bekledim. Fakat kimse ayakta değildi. Hepsi kaldırıma dizilmiş oturuyordu.
"Ne oluyor?"
Şaşkınlıkla onlara göz gezdirdim.
"Sizin ortaya çıkmanızı bekliyoruz. Oyun çoktan bitti. Siz çıkmayınca iki tür daha oynadık ve sıkıldık."
Ağzımı şaşkınlıkla açmıştım. Yani ben orada Jungkook ile boşuna dipdibe kalmak zorunda mı kalmıştım?
"Ne oldu? Ben kazandım değil mi?"
Jungkook da üstünü silkeleyerek, benim çıktığım bahçe kapısından kendini dışarı attı. Diğerleri ona durumu izah ettiğinde bu durumu pek takmadığı belliydi. Doğru ya. 17 yaşında birisi neden saçma bir çocuk oyununu takardı?
"Biz Jungkook ile yukardaki basketbol sahasına gideceğiz. Gelecek olan varsa gelsin."
Çoğu kişi onlarla gitmek istememişti. Aslında ben de gitmek isterdim fakat garip kaçabilirdi. Hem buradaki arkadaşlarımı bırakmak da istemiyordum.
"Siz gidin Yoongi. Biz sanırım sahile inip dolaşırız."
Hyuna konuştuğunda herkes onları onaylamıştı. Küçüklüğümden beri sahile gitmeyi de severdim ben. Denize girmeyi değil, sadece denizdeki kumlardan yürümeyi. Arada denize girdiğim de oluyordu tabii.
Hep birlikte ayaklandığımızda yunhee'nin yanında durmaya çalışsam da benden uzaklaştı. En yakın arkadaşımdı o buradaki. Ailelerimiz yakın arkadaştı. Fakat o benden pek hoşlanmazdı. Nedenini ben de bilmiyordum. Buna rağmen yine ve yine kendi haline bıraktım. Elinden hiç düşürmediği telefonuyla yürümeye devam etti.
Arkadaş grubu önden giderken ben de onları arkalarından sahile kadar takip ettim. Genellikle kalabalık olduğumuzdan hep ben onların arkasında yürürdüm. Dönüp eve gitsem veya kaçırılsam haberleri dahi olmazdı.
Sahilde uzun süre yürüdük. Benimle bir kelime bile etmeyen arkadaşlarımın konuştuğu her şeyi dinledim. Umurlarında olmasa bile ortaya laf atmaya çalıştım. Benim dediğim şeyleri, söylediğim esprileri kimse umursamadı. Bırakın gülmeyi tebessüm bile ettiklerini görmedim. Bunu bilerek yapıyorlardı farkındaydım. Yaşımın onlardan sadece bir yaş küçük olduğunu ve onlardan hiç bir farkım olmadığını bir türlü anlatamamıştım onlara. Hep yaş, engelim olmuştu. O grupta benim görüşlerim benim önerilerim her zaman umursanmamayı seçmişti.
Akşam olduğunda eve tek başıma gidemeyeceğimi söylesem de yine aynı tavırları sergilemişlerdi. Buna karşılık olarak sadece onların yanından sessizce ayrılıp, boş ve karanlık sokaklarda tek başıma, korka korka eve dönmüştüm.
En büyük pişmanlığımsın.
Keşke hiç tanışmasaydık❃.✮:▹❤◃:✮.❃
Oy vermeyi unutmayalım🥺
Düzenli olarak bölüm atacağım 3-4 günde bir :))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you didn't care about me''jikook
Fanfiction'jikook "Beni görmemene rağmen neden hala seni seviyorum? Aradan yıllar geçmişken, neden senden soğuyamıyorum?" -jimin -02.05.21