14- sana tutuldum

600 73 51
                                    

2 yıl sonra ~

Park Jimin 18
Jeon Jungkook 19...

.....

"Jimin, oğlum. Şu bavulları taşımama yardım et bakayım."

Annemin seslenmesiyle yanına gidip ağır bavulları kaldırmaya çalıştım. Her ne kadar 18 yaşıma basmış ve yetişkin bir birey olmuşsam da kollarım güçsüzdü. Anneme somurtup bavulların tekini sürükleyerek merdivenlerden çıkarmayı başardım. Düşecek gibi olduğum her seferde derin nefesler alıp devam etmiştim. Hem havanın sıcaklığı hem de bavullar beni bunaltmış olacak ki terli vücudumu koltuğa attım. Oturduğum yerden alçak tavanlı ve dağınık evde gezdirdim gözlerimi.

Evet tam tamına 2 yıldır uğramıyorduk buraya. Teyzemler bir kaç kere kontrol etmeye gelseler bile uzun zaman sonra kalacaktık işte. Tahmini olarak bütün yaz buradaydık. Bütün yaz..

Bu sürede çokça şey yaşamıştım aslında. Mesela geçen sene buraya gelmediğim için kai Hyung'un soracağını düşünmüştüm. Sormadı. Daha sonra numarasını değiştirdiğini öğrenip ikinci bir hayal kırıklığına uğradım. Burada iyi anlaştığım tek insan olan kai hyungun, şuan benim burada olduğumdan haberi bile yoktu. Gerçi kimsenin yoktu. Geçen sene bile sadece kai hyungun sormasını beklemiştim zaten. Diğerlerinden söz etmiyordum bile.

Ayağa kalkıp anneme biraz daha yardım ettim. Geri kalan işi kendisi yapabileceğini söyledikten sonra yanından ayrılıp bahçeye çıktım. Haftaya bir kaç akrabamızın da buraya kalmaya geleceğini söylemişti annem. Zaten teyzemler kesin geliyordu fakat bu akrabaları tanımıyordum. Bahsettiklerine göre benden bir kaç yaş büyük oğulları vardı. Kuzen sayılabilirdik. Bu yüzden heyecanlanıyordum. Belki o burada kaldığı sürece arkadaşım olabilecekti.

Ayaklarıma bakarak bahçede tur atarken telefonumun titreşimini hissetmiştim. Kim olabileceğini hiç düşünmedim aslında. Kim neden beni arayabilirdi ki? derken ekranda tanımadığım bir numara görmüştüm. Biraz bekledim, açmakla açmamak arasında kaldıktan sonra açmaya karar verip anında kulağıma götürdüm.

"Efendim? Kimsiniz?"

Cevap beklercesine konuştum. Kim olduğunu oldukça merak etmiştim..

"Ah, jimin? Ben hyuna. Sizin arabanızı gördüm. Geldin değil mi?"

Şaşkınlıkla açılan ağzımı kapatıp, cevap vermek için tekrar açtım. Böyle bir şey beklemiyordum. İki yıl sonra beni ilk soran kişi cidden hyuna mıydı? Hyuna sessiz bir kızdı aslında. Bana bir zararı dokunmasa da mesafeliydik hep. Neden bir anda arayıp sorduğunu anlayamamıştım. Numarası bile kayıtlı değildi ki! Samimi olmadığımız buradan bile anlaşılıyordu.

"Evet geldim. Şey um.. Neden sormuştun?"

Biraz kaba olmuştum belki sorarken. Ama mesafeyi ortaya koymam gerekliydi. Bu yüzden içimden geldiğince davranacaktım. Gereksiz samimiyet kurmayı istemiyordum. Heleki bu kişi/kişiler yazlıktansa.. Yıllarca üzülmüştüm. Buna rağmen hiçbir şey olmamış gibi davranıp kendimi yıprattım. Değdi mi? Kesinlikle hayır. Daha çok üzüldüm aksine.

"Bize katılmak ister misin diye soracaktım. Ben, sunhee ve jungkook takılıyoruz."

Cevabını dikkatle dinlerken, bütün dikkatimi dağıtan, beni yakıp yıkan o isimi işitmiştim. Nefeslerim hızlanmıştı. Beynimden vurulmuşa döndüğüm bir kaç saniye sonrası kendime gelerek, hala hyuna'nın telefonda olduğunu hatırladım. Boğazımı temizleyip cevabım için hazırlandım. Elbette gitmeyecektim.

"Kusura bakma ama daha yeni geldik ve anneme yardım etmem gerekiyor. Bir sonrakine gelirim."

Aptal kafam. Hem yalan söyleyip hem de kendimi batırmıştım aynı anda. Gözlerimi sıkıca kapatıp hyuna'nın cevap vermesini bekledim. Bir kaç mırıldanmanın ardından,

you didn't care about me''jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin