2- herkes gibiydin gözümde

705 77 50
                                    

"Jimin, akşam sahile ineceğiz. Geliyor musun?"

Beni gidecekleri yerlere pek çağırmadıkları için heyecanlanmıştım. Yüzümde büyüyen tebessümü, sesime yansıtmamaya çalışarak sorumu sordum.

"Kimler var?"

Karşı taraf bir süre sessiz kalıp herkesi saydığında onu onaylayıp telefonu kapattım. Evdekilere haber verdikten sonra telefon ve cüzdanımı alıp çıkmıştım. Yine aynı yere, arka sokağa yürüdüm.

Kimse yoktu burada. Yunhee bana arka sokak demişti. Etrafımı biraz daha inceledim. Belki de saklanmışlardı.

"Yunhee! Jiwook! Neredeyseniz ortaya çıkın!"

Boş sokaktaki tek ses yankılanan sesim ve cırcır böceklerinin sesiydi. En iyisinin onları aramak olduğunu düşündüğümde, cebimden telefonumu çıkarıp, tanıdık isme tıkladım.

Uzun süre çalıştı. Tam kapanacakken telefon açıldı.

"Neredesiniz Yunhee? Arka sokakta olacağınızı söylemiştin bana."

Telefondan gelen kıkırtı seslerine ilk önce anlam veremedim. Bir şeyler mırıldanıyorlarken orada sadece Yunhee'nin olmadığı belliydi. Belki de gerçekten oyun oynuyorlardı bana.

"Hadi Yunhee ortaya çıkın artık. Karanlık, korkuyorum."

Karşı taraf yine gülüp 'yan sokaktayız' demişti. Sonra telefon bir anda yüzüme kapandı. Telefonu kapatıp cebime koydum. Yan sokağa geçmek için en kısa ve en korkutucu yol, apartmanlar arasındaki duvardan atlamaktı. O yolu düşünemiyordum bile. Yanımda biri olmadıkça oradan geçemezdim.

Ben de uzun yolu seçtim. Onların yanına gitmeye değerdi. Ben sokağın başındaydım ve önümde upuzun, hafif yokuşlu bir sokak vardı. Bir de bu sokağı yürüyüp diğer sokağa inecektim. Vakit kaybetmeden yürümeye başladım.

...

Yürümekten ayaklarım biraz acımıştı doğrusu. Hem hızlı hem de büyük adım atmaya çalışınca böyle olmuştu. Sokağın sonundayken aklıma anca gelmişti. Burada olduklarını söylemişlerdi fakat kimse yoktu. Biraz daha baktım yine mi saklanmışlardı?

Tekrar telefonumu açıp tuşa bastım. Bu sefer Yunhee'yi aramayacaktım. Dün herkesin numarasını aldığı gibi, benimkini de alan Jungkook'un ismine tıkladım ve kulağıma götürdüm. Açmasını sabırsızlıkla beklerken ilk önce meşgule attı. Bir daha aradım. Bana oyun oynuyorlardı. Bir kaç çalışta açıldığında konuşmaya başladım.

"Neredesiniz Jungkook? Ben Yunhee'yi aradım fakat bu sokakta da değilsiniz."

İlk önce arkadan bir kıkırtı duydum.

Yunhee'nin kıkırtısı.

Moralim cidden bozulmuştu. Benimle dalga geçiyorlardı resmen. Asılan suratım karşıdan bir cevap beklerken, karşı taraf gecikmemişti.

"Arka sokaktayız. Asıl sen neredesin?"

Alayla söylemişti. Bu kadar salak değildim. Gözlerimin dolmasına engel olmasam da telefondaki kişiye son kelimelerimi söyleyip telefonu kapattım. " Tamam, geliyorum."

Gitmeyecektim. Zaten orada bile değillerdi. Yüksek ihtimalle hepsi çoktan sahile inmişti. Hayal kırıklığıyla uzun yolu nasıl hemen yürüdüğümü bilmiyordum. Arka sokaktaydım. Evet, kimse yoktu. Sokağın aşağısından hemen karşımda olan evimin yolunu tuttum.

Daha önce böyle bir şey yaşamadığım için her an ağlayacak gibi hissediyordum kendimi. Sinirlenmiştim onlara, aynı zamanda üzülmüştüm kendime. Dolan gözlerimi bahçede oturan ailemden saklayarak içeri girdim. Sanırım ağlamak iyi gelecekti.

...

Ertesi gün olduğunda bu güne daha pozitif uynmayı seçmiştim. Bugün her şeyin güzel olacağını umarak uyanmıştım. Kahvaltımı yaptıktan sonra diğerlerine mesaj atmıştım. Bu tür konularda artık Yunhee'yi aramamayı seçmiştim. En azından beni seven ve iyi birisi olan Kai hyunga mesaj atmıştım.

Her gün denize iniyorlardı ve genellikle onlarla gitmezdim. Gitsem bile onları izlemekle yetinirdim. Onlarda hiç çağırmazlardı beni, sen de gir denize diye ikna etmeye çalıştıklarını hiç görmedim. Fakat bugün farklı bir gündü. Bugün denize girmek istiyordum.

Telefonumdan titreme sesi geldiğinde sabırsızlıkla mesaja baktım. Yüzümdeki gülümsemem anında büyümüştü. Bugün denize gideceklerini ve benim de gelmemin iyi olacağını söylemişti hyungum.
Mutluluğuma engel olamayarak olduğum yerde zıpladım. Oynadıkları nefes tutma yarışları ve denizin dipinden yengeç bulma yarışlarına katılabilecektim.

Hemen gidip mayomu altıma giydim. Üstüme bol bir tişört geçirdikten sonra en sevdiğim simidimi yanıma aldım. Yüzmeyi bilsem de, boğulmaktan deli gibi korktuğum için simit almıştım. Simit yokken kendimi güvende hissedemediğim için panikleyip boğulmaktan son anda kurtulduğumu hatırlıyorum. O gün  benim için gerçekten felaketti.

Havlumu da hazırladığımda nerede olduklarını biliyordum zaten. Telefonumu yanıma almayacaktım. Evde bırakıp gitmek en iyisiydi.

Kısa bir yürüyüşün sonunda alt yoldan arka sokağa geçtiğimde oradalardı. Kalabalık. Dünden önceki kadro.

Demek ki onlara Jungkook ve Yoongi de katılacak diye düşündüm. Yanlarına gittiğimde herkes kendi arasında konuşuyordu. Yanlarına geldiğimi gördüklerinde ilk önce bana garip garip baktılar. Daha sonra gözleri elimdeki simide kaydı.

"Ben geldim."

Tebessüm edip onlara teker teker göz gezdirdim. Benim burada olmama şaşırmaları normaldi sanırsam. Çünkü onlarla denize daha önce hiç yüzmek için gitmemiştim. Elimdeki koca deniz gözlüğüm ve diğer elimdeki büyük simidim onlara garip gelmiş olmalıydı.

"Merhaba Jimin. Bu nedir?"

Kai hyung sorduğunda gülümsedim.

"Hyung. Kendimi güvende hissetmek için. Normalde yüzme biliyorum yani."

Tekrar gülümsediğimde kimsenin gülümsemediğini fark etmiştim. Gülüşüm solduğunda, Yunhee'nin alaylı bakışlarını yeni fark etmiştim.

"Güvende mi? Kai, biz bebek bakıcısı falan değiliz. Niye çağırdın ki yani? Şimdi peşimize kuyruk olacak."

Konuşurken bana iğneleyici bakışlarını attı. Gözlerim dolmuştu. Neden bu kadar ağır konuşmak zorundaydı? Benim üzüldüğümü de bilmesine rağmen..

"Jimin? Ağlama bebeğim yaa."

Kai hyung bana yaklaşıp sarıldı. Çok kötü hissetmiştim kendimi. Kimse, özellikle de ben hak etmiyordum bu sözleri. Hak edecek hiçbir zararım olmamıştı ki.

Herkes suspus kesilmiş bizi izlerken gözlerden rahatsızdım. Kai hyungun omzundan Jungkook ile gözgöze geldiğimizde gözlerimi kaçırıp Kai hyungdan ayrıldım.

"Sorun yok Kai hyung. Ağlamıyorum bak."

Zorla gülümsemeye çalışıp Kai hyungun beni omzunun altına almasını izledim.

"Tamam! Gerginlik yok. Şimdi denize gidip güzelce yüzmemize bakalım tamam mı?"

Herkes onayladığında denizin yolunu tutmuştuk.

O zamanlar sadece herkes gibiydin gözümde.

you didn't care about me''jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin