Gözlerimi yavaşça açtım. Nerede olduğumu anlayamadım bir-iki dakika boyunca. Hafızam sıfırlanmış gibiydi. Sonra kulağıma su sesleri geldi. Evet, önümde deniz vardı. Hava aydınlık ve soğuktu. Her yerim uyuşmuştu. Kafamı kaldırıp baktım. Burada uyumuştum. Olduğum yere oturup önümdeki manzaraya göz gezdirdim. Gün yeni yeni doğuyordu.
O anda bir önceki günden görüntüler doluştu aklıma. Kalbimde bir sızı hissettim. En son dün uykuya dalmadan önce hissetmiştim bunu. Ellerim buz kesmişti. Bacaklarımı hareket ettiremiyor olduğumu fark etmem uzun sürmedi.
Duygusuzca cebimdeki telefonu çıkarıp açtım. Annem... Onlarca kez aramıştı. Aynı şekilde teyzemler de aramıştı. Kai hyung, hyuna, jungkook?
Jungkook? Beni neden aramıştı?
Zar zor kalktım yerden. Birkaç kişinin yürüyüş yaptığını gördüm sadece. Kimsecikler yoktu. Sahilin çıkışına yürürken de ifadesizdim. Tükenmişlik hissediyordum. Fazlalık. Daha önce hiç hissetmemiştim bunu. Sanırım ölmek istiyordum. İlk defa.
Kimse seni sevmiyor! Diye söylüyordu kafamın içindeki ses. Kimse seni istemiyor! Bu dünyadan git artık!
Şiş gözlerim ve ben, o sahili terk edip evime yürüdük. Nefesim daralıyordu. Neden? Soğukta durduğum için olabilir miydi ki? Başım dönüyordu.
Eve kadar zorlukla yürüdüm. Midem bulanıyordu. Çok fazla. Dayanamıyorum. Gözümden yaşlar akmaya başladığında evin sokağına girmiştim. Çok kuvvetli bir ağlama sesi geliyordu. Bir kadın ağlıyordu ve karmaşa.
Uzaktan gördüğüm kalabalıkla gözlerimi kısıp bakmaya çalıştım. Göremiyordum. Gözlerim kararmıştı. Yaklaştım ve yaklaştım. Bilinçsizce. Odama gidip ağlamak isterken bir haykırış doluştu kulaklarıma.
"Jimin?! O bayıldı!"
Gerisi yok.
....
Kalabalıktan yükselen ağlamalar ve bağırışlar, çaresiz bir annenin haykırışlarından başka bir şey değildi. Oğlu... Bütün bir gece gelmemişti eve. Nereye giderdi?
"Jimin'im benim küçük bebeğim! Nereye gidebilir o?! Ha söyleyin?? Siz görmediniz mi onu?!!"
Komşuları ve oğlunun arkadaşları orta yaşlı kadını sakinleştirmeye çalıştı. Kadının kardeşi,
"Hadi arasanıza arkadaşınızı! Ne duruyorsunuz?? Küçük Jiminie kim bilir nereye gitti... Benim güzel yeğenim..."
Bütün bunlar olurken, Jungkook ifadesizce kadını izledi. Yüzü ifadesiz olabilirdi. Fakat içi öyle değildi. Gerçekten bir sızı vardı içinde. Belli etmese de. Yine de ifadesizdi ve kolu Yunhee'nin omzundan ayrılmıyordu.
"O savunmasız! Bir erkek olsa bile... Koca bir adamla başa çıkamaz o! Zayıf bir çocuk o kendini koruyamaz!! Benim oğlum.. Duygularını bile kolay kolay belli edemez.. Geceleri odasında ağlardı da bana belli etmezdi.. "
Kadın çaresizce ağlamaya devam etti. Polis gelmişti, aramışlardı her yeri. Küçük çocuktan hiçbir iz yoktu.
"Jimin?! O bayıldı!"
Bir ses..
Jimin kalabalığın önünde yere yığıldığında bir anda insanlar dağıldı ve çocuğun başına toplandı.
"Jimin! Jimin'im.. Yavrum! İyi misin annem! Uyan bebeğim, uyan!"
Jimin'in annesini zarzor uzaklaştırırlarken, arkadaşlarından birisi ambulansı aradı.
Bu sırada yunhee ifadesizce Jungkook'un kolunu tutup gitmesini engelledi.
"Bırak kolumu Yunhee. Durumuna bakacağım."
"Bayıldı işte! Neyine bakacaksın? Şimdi ambulans gelir zaten, boşver."
Jungkook yine de endişelenip yerde yatan çocuğa göz gezdirdi. Kafası kanıyordu. O anda kalbi yandı. Anlamasa da kalbi ağırlaştı.
"Açılın da çocuk nefes alsın. Hah! Bakın ambulans da geldi."
Kuvvetli sesiyle sokağı ayaklandıran araç, kalabalığın önünde durdu. Hemen bir sedye ile çocuğu araca taşıdılar.
Jungkook.. Onun gözleri dolmuştu.
"Hadi gel gidelim Jungkook~ "
"Nereye?"
"Hmm... Eğlenceli bir şeyler yapmaya mesela?"
Jungkook şokla kıza baktı. Başka bir zaman olsa onaylayabilirdi onu. Tanrısına dua etti. Sabır diledi sadece. Jimin o haldeyken kızın aklının böyle şeylerde olması..
"Hayır Yunhee. Evlere dağılmak en iyisi. Jimin'in durumu kötüyken düşündüğün şey bu olmamalı."
Yunhee somurtup arkasına döndü. Bütün işlerini o çocuk bozuyordu.
"İyi! Ben gidiyorum!"
Yunhee gitti. Jungkook onu durdurmadı. İlk defa.
Evinin yolunu tutarken aklındaki tek şey Jimin'di. Jimin. Jimin. Jimin. Onun yere yığılırkenki hali aklından gitmiyordu. Ağlamıştı. Tamamen yıkılmış bir halde gelmişti. Gözleri ölü gibi bakıyordu. Hissiz gibi.
En son yere başını çok sert çarptığını görmüştü. Yer betondu. Ne kadar acıdığını düşündü. Ya ona bir şey olursa diye düşündü. Gözünden bir damla yaş düşerken.
Jimin küçüktü, hem yaş hem de bedenen onlardan küçüktü. Geceyi sokakta geçirdiğini düşündü. Çok üşümüş olduğunu düşündü. Beyaz tenini düşündü. Üstündeki ince hırkayı düşündü.
Düşündü ve düşündü. Ağlarken düşündü. Çocuğun günler önce onu düşünerek aldığı şeyleri düşündü. Jimin onu önemsemişti. Jimin ona değer vermişti.
Jimin ona değer vermişken... Onun burada oturması ne kadar doğruydu peki? Jimin hastanede can çekişirken onun sadece oturması. Ani bir kararla annesinin yanına gitti.
"Anne. Beni hastaneye bırakabilir misin? Arkadaşım Jimin... O yaralandı."
"Tamam oğlum. Sen hazırlan çık dışarı, şimdi geliyorum."
Aceleyle dışarı çıkıp arabanın önünde bekledi. Annesi geldiğinde birlikte binmişlerdi arabaya. Düşündü. Düşündüğü tek şey Jimin'di.
.......
Jungkook odasına attığı ilk adımda olayları kafasında tartmaya başlamıştı. Daha az önce hastaneden gelmişlerdi annesiyle. Jimin'in annesini zar zor sakinleştirmişlerdi. Sakinleşen kadın iki-üç kelime de olsa Bayan Jeon ile konuşmuştu. Jungkook hastanedeyken bir çok şeyi düşünmüştü aslında. Bunların en başında Jimin vardı... Kolunda serum, soluk teniyle ölü gibi yatan Jimin'i ilk gördüğünde kalbi acımıştı. Daha önce olmamıştı bu. Kalbinin sızısı bütün vücuduna yayılmıştı sanki. O an Jimin için endişelendiğini anladı. Pek tanımasa da, samimiyeti olmasa da endişelenmiş olmasına kendisi bile şaşırmış olmalıydı ki bu duyguları anlayamıyordu.
Jimin'in saçlarının yastığa dağılışı bile dikkatini çekmişti. O an ilk defa birisinin melek gibi olduğunu düşünmüştü. Bunu bir çok kez düşünmesine rağmen tek gerçek olanı bu olmalıydı. Bu melek içini kıpır kıpır ediyordu.
Odasına girdikten hemen sonra penceresine yöneldi. Bugünün yorucu geçtiğini düşündü. Diyeceksiniz ki sadece arabayla hastaneye gitti ve geldi? Hayır. Öyle olmadı. Jungkook ruhen, kalben, bedenen...en yorulduğu günü yaşamıştı.
Hastanedeyken benim uyuduğumu düşünüp yanıma geldin. Kokundan sen olduğunu anlamıştım Jungkook. Dakikalarca yanımda durdun, annen çağırınca ise gittin.
Üzgünüm. Seni hala affetmiş değilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you didn't care about me''jikook
أدب الهواة'jikook "Beni görmemene rağmen neden hala seni seviyorum? Aradan yıllar geçmişken, neden senden soğuyamıyorum?" -jimin -02.05.21