Pandamim

130 6 2
                                    

Evet canlarım ben Gece Arıcı!

Dünyaya hükmetmek için buradayım! Ben dünyanın hakimi olacağım!

Şaka yaptım tabikisi ben kendi kafasında takılan anormal bir kızım altı üstü.

Ya da bir uzaylıyım ya ben!
Hey dünyalı ben dostum. Hahahhah..

Belki de bir pandayımdır.
Ay yaa, keşke panda olsaydım. Ne güzel olurdu bee!
Yuvarlanıp giderdim oradan oraya..

Neyse kısaca kendimi şöyle anlatayım :
Ben Gece Arıcı, ben ne zaman, nerede, ne istersem oyum!

Bizim mahallede arkadaşlar bana Pandamim der.
Çünkü ben pandalara bayılırım. Hatta bazı geceler nesilleri tükenme tehlikesi altında diye ağlıyorum.

"Naber Pandamim?"

Gördüğünüz gibi şu yanıma kaldırıma oturan mahallemizin en yakışıklısı ve benim - maalesef ki - en yakın arkadaşım Demir'in dediği gibi ben Pandamim'im.

Siz de bana böyle seslenebilirsiniz. Hiç alınmam. Hatta mutlu olurum.

Omuz silktim.
"Ne olsun bebişim, oturdum sokağı izliyorum işte öyle." dedim sırıtarak.

Demir kaşlarını çattı.
"Güzelim, kesinlikle zekan ile dalga geçmek istemiyorum ama sokak bomboş!"

Kafamı salladım.
"Evet hayatım, sokka boş. Ama ben sessizliği izliyorum." dedim bilgece.

Demir elleriyle omuzlarımdan tutup beni sarsmaya başladı.
O "Benim Gece'me ne yaptın söyle çabuk! Sen kimsin? Bu Gece değil!" diye bağırırken kahkaha atmaya başladım.

Çatık kaşlarını mümkünmüş gibi daha da çatarken ellerini kendine çekti.
"Pandamim, iyi misin güzelim? Bak istersen kalk bir doktora gidelim." diye endişeyle sordu.

Gözlerimi devirdim.
"Off be Demir! Ne abarttın! Şurada iki dakika şairane konuşmak istiyorum onu da bana haram eyorsun be oğlum!"

Sözlerimden sonra rahat bir nefes verdi.
"Bak işte bu benim çatlak Pandamim'im." dedi rahatça.

"Ayy!" diye bağırdım aniden ve Demir yerinde sıçradı.

"Ne oldu Gece? İyi misin?" dedi telaşla.

"Ay ben sıkıldım. Kalkacam buradan. Haydi selametle." dedim ve Demir'in bir şey söylemesine fırsat vermeden yanağına bir öpücük kondurdum ve kaldırımdan kalkıp koşarak arkamızdaki beş katlı apartmanımıza girdim.

Üçüncü kattaki dairemize çıkmak için merdivenlere yöneldim. Aslında apartmanımızda asansör vardı ama ben merdiven taraftarıydım.

Altmış basamak merdiveni çıkarken hafif bağırarak şarkı söylemeye başladım.

"ŞANS MELEĞİM NERELERDEYDİN?
TAM ZAMANINDA GELDİN! (SÜPER SÜPER!).."

Tamam, bayağı bir bağırıyordum.
Ama ne yapayım ki ben? Bu güzel sesimle (!) şarkı söylerken apartmanımızdaki komşuları rahatsız etmeye bayılıyordum.

Onlar da artık bana alışıklardı zaten. Manyağın tekiyim çünkü ben ve benim manyaklıklarım bulaşıcıdır.

Örneğin şu an karşımda benimle şarkı söyleyen kapıcımız Halil Abi..
O bizim apartmana ilk geldiğinde (üç yıl önce) sessiz sakin bir adamdı. Fakat benim ile takılınca sonuç apartmanda bağırarak şarkı söylemek..!

Şarkı bittiğinde Halil Abi ile vedalaştım ve pandalı anahtarlığımı cebimden çıkardım.

Eve girdiğimde yine şarkı söylemeye başladım.
"Yalan söyleme gözleme bak
Gözleme bak bu kez gözleme bak!"

Şarkı söylerken oturma odasına girmiştim ve babam ilk önce kaşlarını çattı ama sonra bana katıldı.

"Gözlerin ela çünkü gözlerin ela!"

Babam resmen benim en en en en en en en.... iyi arkadaşımdı. Ne yapıyorsam tereddütsüz bana katılır, sorgulamadan yapardı ve ben onun bu özelliğine bayılıyorum!

Kendimizi kanapeye attığımız da annişim içeri girdi ve kafasını olumsuz anlamda sallayarak konuşmaya başladı.

"Hayır kıza mükayet olamıyordum. Ama babası da ayrı dert. Anasına bak kızını al derler, biz de babasına bak kızını al durumu var."

Babam ile büyük bir kahkaha attık. Annemi kızdırmaya bayılıyorduk ve bunu yapmak çok kolaydı. En ufak bir şeye kızabilirdi kendileri.


Odamda kulaklığımı takmış bangır bangır müzik dinliyordum ki telefonumun çağrı melodisini duymamla kulaklığı kulağımdan çıkardım.

Ateşi söndürülmeyi bekleyen arıyor..

Lütfen benim isim kaydetmeme laf söylemeyin tamam mı? Benden bahsediyoruz beybiler!

"Ateşini mi söndürmemi istiyorsun?"

Kurduğum cümleden sonra telefonun diğer ucundan ses gelmeyince yeniden konuştum.

"Lan Yaren embesili neden konuşmuyorsun?"

"Ben sadece nasıl bir arkadaşım olduğunu düşünüyordum." dedi gerçekten düşünceli bir ses tonuyla.

"Nasıl bir arkadaşın varmış peki?" ye sordum.

"Manyak, anormal, salak, blah blah blah.. Ve sonra şu sonuca vardım. Bunların hepsi ve benim bir kopyam. Seninle gurur duyuyorum ne Pandamim!" dediğimde ben de gururla sırıttım.

"Ne yalan söyleyeyim.." dedim hiç de mütevazi olmayan bir ses tonu ile.
"Ben de kendimle gurur duyuyorum!"

"Hahahhah, çok komiksin bugün yine."

"Herhalde bebeğim ben Gece Arıcı'yım ayol. Neyse sen neden aramıştın beni." dedim aniden gelen merakla.

"Biliyorsun aslında sana trip atardım. Neden aradığını sorduğun için ama bugün atmıyorum çünkü hemen hazırlanıp bize geliyorsun. Yankı bugün geliyor." dedi.

Yankı, Yaren'in - hani şu Ateşi söndürülmeyi bekleyen - kuzeniydi ve bizden üç yaş büyüktü. İstanbul'a çok iyi be çok ünlü bir tıp fakültesinde üçüncü sınıf öğrencisiydi.

" Aaaa.. "dedim." Yankı bugün geliyordu değil mi İzmir'e. Ben unutmuşum onu. "

" Offf, Gece. Unuttuğunu anlayabiliyorum. Sen hemen hazırlanıp bzie gel! Hepimiz burada toplanıcaz. "

Bir an telefonda konuştuğumuzu unutup kafamı salladım ama sonra hemen hatırlayıp" Tamam, geliyorum. "dedim ve vedalaşıp telefonu kapattık.


Yarenlerin evinde tüm Tayfa toplanmış Yankı'nın gelmesini bekliyorduk.

Koltukta rahat bir şekilde arkama yaslanmış şeftalili meyve suyumu köpürdeterek içerken Yaren konuşmaya başladı.

"Yankı ile konuştum. Gelmiş." dediği an kapı zili çaldı ve Yaren koşarak kapıyı açmaya gitti.

Yankı' nın geldiğini sesini duyup anlayınca hepimiz ayağa kalktık.

Ben kapıya en uzak köşedeydim ve anlaşılan o ki en son biz selamlaşacaktık.

Yankı' yı en son üç ay önce görmüştüm ve ne yalan söyleyeyim hafiften bir heyecanlanmadım değil yani.

Sonunda Yaren ile kavuşmaları bitince Yankı içeri girdi ve teker teker herkesle selamlaştı.
Yaklaşık beş dakikanın ardından sıra bana geldi.

Karşıma geçtiğimde görünümünün biraz değiştiğini fark ettim.
Kirli sakal bırakmıştı ve kısacık olan kıvırcık saçları şimdi uzamış ve kıvırcıklığı ortaya çıkmış alnını kapatıyordu.

Beni görünce hafifçe gülümsedi.
"Merhaba ufaklık. Seni görmeyeli ne çok büyümüşsün."

Gözlerimi devirdim.
"He Yankı, he! On santim attım." dediğimde hepimiz kahkaha attık ve Yankıyla sarıldık.

Sarılırken kulağıma fısıldadı.
"Seni özlemişim ufaklık."


UFAKLIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin