Merhaba önceki bölümü okumayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. Bu bölümü de umarım beğenirsiniz ve yorumlarsınız. İyi okumalar 🖤 💜
''Ahh sevgili damadım gelmiş ''
Göz açıp kapayıncaya kadar yanımıza gelmişti Jungkook'un annesi. Kadının bir sırrı falan olmalıydı az önce evin içindeydi ve ışınlanmış gibi yanımızda belirmişti. Selamlamak için dudaklarımı aralamıştım ki
'' Birbirinize bu kadar yakın olduğunuzu bilmiyordum, ah ne güzel. Yakışıklı damadım hamile müstakbel eşini evine de bırakırmış'' diyerek laflarımı ağzıma tıktı.
Jungkook annesinin sözleri karşısında mahcup olmuş biçimde bana bakmıştı, sıkıntı olmadığını göstermek adına ona küçük bir gülümseme sundum. Ardından bize imalı bir şekilde bakmaya devam eden annesini cevapladım '' Merhaba efendim, Jungkook'la görüşmem gereken bir mesele vardı, onu konuştuk. Şimdi eve bıraktığıma göre dönmem gerek, görüşü-'' dememe kalmadan
''Buraya kadar gelmişsin, yemek yemeden dönmeyi düşünmüyorsun herhalde'' dedi.
Kesinlikle düşünüyordum, hele babasıyla karşı karşıya gelmek bugün isteyeceğim son şeydi.
''Aslında, geri dönmem gerek. Patronum bekliyor '' diyerek Yoongi hyungdan özür diledim. Seni yalanlarıma kattığım için üzgünüm hyungum.
Israr edeceği belliydi fakat gitmeliydim, Jungkook bunu anlamış olmalıydı ki aramıza girdi.
'' Anne, Seokjin'in gerçekten gitmesi gerek, hem patronu çağırıyormuş duymadın mı ? '', kadın hala ikna olmuş gözükmüyordu, biraz düşündükten sonra
''Pekala şimdilik izin veriyorum ama bu demek oluyor ki önümüzde ki müsait olduğun bir günde yemeğe geliyorsun, hem malum daha konuşacak çok konumuz '' diyerek cevabımı bile beklemeden geldiği gibi eve döndü. Garip bir kadındı gerçekten.
''Annemin kusuruna bakma '' diyen Jungkook'la düşüncelerim dağıldı. Gülümseyen bir suratla cevap verdim ''Önemli değil, hadi sende içeri gir ben artık gideyim'' diyerek kontağı çalıştırdım. El sallayarak geri geri gitmeye başladı aynı şekilde ona el salladım ve gaza bastım. Çıkışa doğru sürerken aynadan ona baktığımda hala bana bakıyordu gülümseyerek yoluma devam ettim.
Arabada konuştuklarımızı tekrar tekrar düşündüm yol boyunca. Evlenme teklifi etmiştim ama aslında bu tanışmak içindi. Beni kendine çekiyordu, ondan etkileniyordum bunu inkar edemezdim ve o da benden etkileniyordu tüm bunların yanı sıra baba olacaktım. Bunu hala karayamasam bile bu gerçekti.
Tüm bu düşünceler içinde mekana gelmiştim. Yoongi hyungun arabası buradaydı demek ki çıkmamıştı. Onunla konuşmam lazımdı, sabah sıkıntıyla odayı terk etmişti bana sinirli olduğunu biliyordum, konuşup her şeyin düzeleceğini söylemem gerekiyordu.
Mührün olmadığı kapıdan yani çalışanların kaldığı ev kısmından giriş yaptım, koridor karanlıktı merdivenlere yönelip aşağı baktım ışık gözükmüyordu, odasında olsa lambası buraya yansırdı. Üstte kata çıkan merdivenlere yönelip teras olmasın umdum. Terasın kapısı aralıktı kesinlikle buradaydı.
Sessiz adımlarla çıktım terasa, masanın yanında olması gereken sandalye en uca çekilmişti, sırtı bana dönük şekilde Yoongi hyungu görmem çok zamanımı almamıştı.
Oraya doğru ilerlerken cebimden sigaramı çıkardım hava kararmıştı fakat çok geç değildi. Dudaklarımın arasına kondurduğum sigaram çakmağımla alevlendi, çıkan sese aldırmayan Yoongi hyung geldiğimi anlamış olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
break up with your boyfriend 'jinkook'
Ciencia Ficción'Çek ellerini erkek arkadaşımın üzerinden' diyen çocuğa dik dik bakmayı sürdürdüm, farkında değil miydi erkek arkadaşı beni bırakmıyordu asıl. 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun ?' diyerek konuşmayı sürdürdü, hayır kim olduğu umurumda değildi am...