1.8

3.9K 362 313
                                    

@yerimisee : Hile yaptın.

Evet eminim sen hile yaptın,bu böyle olmuş olmamalı.

Ben kazandım biliyorum imkânı yok sen kazanamazsın.

@lalamanoban : İstersen daha fazla uzatma

Kazandığım ve hile olmadığı bariz belli değil mi? Üstelik senin gibi nü fotoğraf atmadan kazandım (:

Demek ki neymiş? Çıplaklık her zaman seni birinciliğe götürmezmiş yerimisee.

Şimdi yavaş yavaş sosyal medyadan ayrıl.

Seulgi dahil herkesten gelen tebrik ve şaşırma mesajlarına cevap verip,bir yandan dağıttığım bavulumu düzenliyordum. Jungkook sabahtan busandan ayrıldığı için beraber gidemezdik. Dünkü deniz olayından sonra yüzüme dahi bakmamıştı,aramızdaki buzlar daha da artarken bu buzları kaldırmayı beceremezdim ve gerekli de değildi.

Kıyafetlerimi teker teker katlayıp bavuluma yerleştirmeyi bitirdiğimde fermuarı çekip derin bir nefes aldım. Sabahın sekizi idi ve ben iki saat öncesine kadar bir yandan tebrik mesajlarına cevap verip bir yandan bavulu hazırlıyordum. Hayatımda ilk defa bu kadar geç bavul hazırlamıştım. Yugyeom salonda beni beklerken bir yandan bir şeyler atıştırıyordu. Beni havaalanına arabasıyla bırakacaktı. Sonunda bavulu yataktan indirip çekeceğinden tutup sürükledim. Telefonumu ve kulaklığımı montumun cebine koydum. Yugyeom elindeki kahve bardağını masaya bırakıp ayağa kalktı.

"Tanrıya şükür lalisa.." Dedi nefes vererek.

"Keyfime göre bekletmedim yugyeom,her neyse. Artık çıkabiliriz"

Yugyeom başını onaylar anlamda sallayıp yanıma geldi. Dudak büzerek yanağımı sıktı. " En azından bir kaç gün daha kalsaydın."

Buruk bir gülümseme sundum. "
Çok isterdim,ama kampüs açılıyor. Ama söz veriyorum yeniden geleceğim ve bu sefer daha fazla kalacağım. Sanırım en eğlendiğim haftayı burada geçirdim. Teşekkür ederim yugyeom"

Yanağına uzun bir buse kondurup sarıldım. Gözlerim dolmaya başlarken sırası değil diyerek burnumu çekerek kollarımı bedeninden ayırdım. "Ağlama sakın!" Dedi uyarır bir ses tonuyla. Başımı onaylar anlamda sallayıp yutkundum.

Beraber evden ayrıldığımızda bavulumu ısrarla yugyeom taşıyordu. Arabasının bagajına koyup şoför koltuğuna geçtiğinde,bende yan koltuğa oturdum. Arabayı çalıştırıp havalimanına ilerledi. Telefonumu elime alıp Instagram'a girdim. Takipçi sayıma bakıp yan bir gülüş attım. Neredeyse bir milyon olacaktım. Bir oyun,beni ünlü yapabiliyordu.

Havaalanına gidene kadar yugyeom ile sohbet etmiştim. Hangi konu olursa olsun aklımıza ilk gelen cümle olsa bile ortaya atıyorduk. Arada cümlelerimiz birbirine karıştığında arabanın içinde sesli kahkahalar atıp eğleniyorduk. Yugyeom ile tek eğlencem belki de buydu. Ücretsiz mutlu olabiliyorduk.

Havaalanına vardığımızda yugyeom'da benimle beraber arabadan inip peşimden geldi. Güvenlik kontrollerinden geçip biletimi aldığımda yugyeom'a döndüm. Havalimanında birbirinden ayrılan sevgililer gibi dursak ta,biz havalimanından ayrılan küçüklük arkadaşıydık.

"Gerçekten her defasında şu vedalaşmadan nefret ediyorum" Dedi dolan gözlerini belli etmemeye çalışsada.

"Ama her defasında da geliyorum ve bu böyle devam edecek" Dedim başımı göğsüne bastırıp.

Kollarını belime sardığında,
dayanamayıp gözümden bir yaş damlayı özgürleştirip süzülmesine izin verdim. Yugyeom tişörtündeki hafif ıslaklığın tenine değdiğini hissederek çenemden tutarak göz göze gelmemizi sağladı. "Hani vedalaşırken ağlamak yoktu"

Detrimental | liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin