I solemnly swear
I am up to no good
İyi okumalar ✌🍸
***************************************
Ah hadi ama cidden mi?
"Cidden mi anne? Çok sevindim."
Ne demezsin. Anneme sahte şekilde sırıtırken annem devam etti.
"Ben de öğrenince senin çok sevineceğini tahmin ettim. Remus ile çok yakın arkadaştınız değil mi?"
"Ne demezsin."
Suratımda ki sahte sırıtmamla yanıtladım sorusunu. Annemlerin zoru ile görüştüğümüz eski komşumuz olan Remus ve ailesi dört sene önce buradan taşınınca Remus ile ben de birbirimizi hiç görmeyeceğiz diye çok sevinmiştik. Remus, ezik, inek, tipsiz, tombul birisiydi. Benim gibi mükemmel birisi ile arkadaş olmaya layık değildi ki neyse ki o da bu konuda benimle aynı hisleri paylaşıyordu. Birbimizden tam anlamıyla nefret ediyorduk ama annemlere oyun oynuyorduk. Aslında tam nefret değildi. Nadir de olsa eğlendiğimiz anlar olurdu ama birbirimizi pek sevmezdik.
"Yine eskisi gibi komşu olucaksınız."
"Ne zaman gelicekler?"
"Pazartesi günü okula başlayacağına göre bu hafta sonu gelirler."
"Anladım. Neyse anne ben odama çıkıyorum. Bugün basket oynadık da yorgunum."
"Tamam. Yatmadan önce duş al!"
Arkamdan bağıran annemi takmayarak merdivenlerden çıkıp odama gittim. Cidden yorgundum. Çünkü cidden bugün basketi biraz fazla kaçırmıştık. James takım kaptanı olarak gergindi. Başarıyı fazla önemseyen birisiydi ve bu yıl son yılı olduğu için hiç bir maçı kaybetmek istemiyordu. Ben ve Peter da zaten takımda olduğumuz için antreman saatleri dışında bile neredeyse her gün basket oynuyorduk. Regulus da takımdaydı,yani benden bir yaş küçük olan küçük kardeşim. Normalde o da katılırdı ama bugün arkadaşları ile buluşmuştu. Okul açılalı sadece bir hafta olmuş olmasına rağmen yazdan beri neredeyse her gün basket oynuyorduk.
Bugün okulun son günüydü yani cuma günü. Bizde hemen eve gelip çantaları bırakmış ve sahaya gitmiştik. Saat şu an gece yarısına yakındı ve biz daha yeni dağılmıştık, James yüzünden. Annem de ben gelir gelmez Lupin ailesinin geri geldiğini ve eskisi gibi bizim yan eve taşındıklarını söylemişti. Uzandığım yatağımdan kalkıp balkonuma çıktım. Arasında bir metre bile bulunmayan karşısında ki karanlık balkona baktım. Cidden artık rahat rahat balkona bile çıkamayacaktım. Remus eskiden bu odadaydı. Tekrar bu odaya taşınacağını biliyordum. Çünkü bu oda bu evlerde en güzel odaydı. Remuslar taşındıktan sonra buraya başka bir aile taşınmamıştı. Çünkü bu evi hiç satmamışlardı. Kiraya da vermemişlerdi. O zamandan beri bu balkon karanlıktı ve rahatlıkla buraya çıkabiliyordum. Cebimden çıkartıp bir sigara yaktım. Dumanı dışarı üflerken artık rahat rahat giyinemeyeceğimi bile hatırladığımda suratımı buruşturdum. Sigarayı hızlıca içip duşa girdim. Uzun saçlarımı ıslak bir şekilde bırakıp üstümü giymeden direk yatağa bıraktım kendimi.