Dışarıdan gelen bir sesle uyandım. Bu ses ne kadar anlık olsa da beni korkutmaya yetmişti. Beni kaçıran adamlar gelmiş olabilirdi. Ani bir refleksle doğrulup, adamın odasına girdim. Odasında yoktu. Ya adamlar, zavallı adama zarar verdilerse? Emin olmak için dışarı çıkmam lazımdı. Eğer onlarsa beni yakalayabilirlerdi. Ellerim buz kesilmişti ve öyle titriyordumki doğru düzgün düşünemediğimi fark ettim. Eğer keskin bir alet veya sert bir şey bulabilirsem kendimi savunabilirdim. Çekmecelerden başlayarak tüm odaya baktım ama giysi ve resimlerden başka bir şey bulamadım. Bir kadının resmi vardı her yerde. Yastığının altında bile. Odadan çıktığımda sesler hala kesilmemişti. Ocağın yanında bir odun gördüm. Fazla büyük değildi belki ama, en azından yardımcı olurdu. Odunu alıp sessiz adımlarla, etrafıma bakıp ilerliyordum. Evin arkasına doğru bir şeylerin hareket ediyor olduğunu görüp kısa süreli, titredim. Kendimi toparlayıp oraya biraz daha yaklaştığımda, hareket eden şeyin beni dün evine alan adamın odun kırmakta olduğunu gördüm. Derin bir oh çektikten sonra iki gündür üzerimde olan tişörtüme sarılıp adamın yanına gittim. Adam beni görünce baltası havada kalmıştı. Her halde beni, dün anlattığım mafyalardan biri sandı. Birkaç saniye sonra bakışlarını kırdığı odunlara geri döndürdü. Dün uykum durmadan bölündüğü için çok yorgundum. İki rüya görmüştüm ve bu rüyalar uyumama engel olmuşlardı. İlk rüyamda, beni kaçıran dört mafyadan ikisi kavga ediyorlardı. Sonra biri diğerinin alnına silahı koyuyordu. Tam o sırada alnına silah koyulan adamın yerine ben geçiyordum. Adam beni vuruyordu ve yerine geçtiğim adam sadece izliyordu. Sonra adam beni vuruyordu ve kanlar içerisinde yere yığılıyordum. Gözleri yukarı kaymıştı ve bedenim bembeyaz olmuştu. Sonra son hamleyle başımı yana çevirdiğimde yerine geçtiğim adam da, kanlar içerisinde yatıyor ve bana bakıyordu. Sonra gülümsüyordu. Uyandığımda terler içerisindeydim. Evde biraz gezinip, pencereden kimsenin gelmediğini gördükten sonra tekrar koltuklara yattım ve biraz sonra uyudum. İkinci rüyamda bir ormandaydım ve yol arıyordum. Bir kadın beni buluyor ve garip sözler söyleyip beni uçurumdan itiyordu. Uyandığımda yerdeydim, koltuklardan düşmüştüm. Uyuyamayacağımı anladığım için pencerenin yanındaki sandalyeye oturup sabah olmasını bekledim. Belki de ben bütün bunları yaşamayacaktım. Eğer babam o mafyanın öldürdüğü adamın davasına gitmeseydi, davayı kazanmasaydı burada olmayacaktım. Ya da beni onların önüne atmasaydı. Babam davadayken benim de oraya gelmemi istemişti. Dışarıda beklememi. Dava sürerken ben dışarıda bekliyordum ama tanımadığım adamlar beni izliyorlardı. Bir şeyler konuşuyorlardı bana bakarak. Yani beni kaçıran adamlardandı onlar. Babam davayı kazanmıştı ve mafyanın tüm paralarını mahkeme kararı ile müvekkiline vermişti. O zamandan beri takip ediliyordum. Okula giderken beni kaçırmışlardı. Orada olan adamın telefonunu unutmasını fırsat bilip polisi aramıştım. Ama şimdi çok farklı her şey. Şimdi yaşamak bile istemiyorum, yoruldum ben. Ailem bile beni önemsemezken, başkalarından bir şey beklemiyorum artık. Ama bu adam beni kurtardı yine de. Eğer evine almasaydı, onlar tekrar bulabilirlerdi beni. Peki o neden burada, tek başına?
"Siz buraya nasıl geldiniz?"
Bu sözüm üzerine adamın gözleri doldu. Yaptığı işi bırakıp bana baktı. O kadar yorgundu ki, yaşlı olmamasına rağmen yüzü çok kırışıktı. Nasıl unuturum? Adam konuşamıyordu. Neden gözlerinin dolduğunu anladım.
"Ben çok özür dilerim, konuşamadığınızı unutmuşum. "
Adam hala konuşmuyordu. Elindeki baltayı odunun üzerine koydu. Elini cebine götürdü ve bir resim çıkardı. Birkaç dakika ona baktı ve sonra bana döndü.
"Bu benim kalbim." Adam konuşabiliyordu.Gözlerimi adama dikip uzunca bir süre şaşkınlığımın gitmesini bekledim.Sonra gözlerimi adamın gösterdiği resme çevirdim. Bu evin içinde fazlaca olan bir resimdi. Hep aynı resimdi ama bir sürü vardı. Bu kimdi? Ben ağzımı araladım ama adam benden önce konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımı Değiştiren Gün
Чиклит"Peki, öldür beni. " Adam bu dediğime şaşırmış olacaktı ki birkaç saniye donup kaldı. Anlaşılan beklediği bu değildi. Arkada duran 3 adam da gülmeyi bırakmış, olanlara dikkat kesilmişlerdi. "Beni anlamadın sanırım, aptal çocuk. Seni emiri veren kişi...