''Neden çiçekleri bunların yanında izliyoruz bir kere daha anlatır mısın Tachihara HAAA?!''
İlbahar mevsiminin gelmesiyle zerafeti ve güzelliyiğle insanları büyüleyen kiraz çiçeklerinin açma vaktide gelmişti. Herkes oturup kiraz çiçeklerinin zarafetine kapılırken Liman Mafya'sı ezeli düşmanı olan Silahlı Dedektif Ajansı ile birlikte yan yana oturmak zorunda kalmışlardı. Bunların hepsi Tachihara'nın yer tutmak için geç kalması ve tek boş yerinde dedeftik ajansının yanı olması yüzündendi. Ki en çok bu durumdan Chuuya şikayetçiydi.
''Şeyy...yani tek boş yer burasıydı...GERÇEKTEN ÖZÜR DİLERİM CHUUYA-SAN LÜTFEN ÖYLE BAKMAYIN!!!!!!''
''Tch!''
Chuuya sinirli olsada mecbur yerine Dazai'yi fazla göremeyeceği şekilde Tachihara'nın yanına oturdu. Tüm bunlar olurken tabiki diplerinde oturan ajans üyelerinden biri olan Dazai hepsini dinlemiş gözünü dahi kırpmadan kızılı izlemişti. Şuan iki tarafta tetikte gibiydi, neden olsa yan yana geldikleri zaman hep karşı karşıya savaş alanında oluyorlardı. Bu yüzden şuanlık herşey yolunda olsa da her an bu durum değişebilirdi.
''Sabret Chuuya nede olsa boş zamanımız çok olmuyor ve bunu kavga etmeden harcamak varken neden her iki tarafa da bu zamanı ziyan ettirelim?''
Kouyou bütün zarafetiyle Chuuya'nın çaprazına oturmuş kırmızı-pembe üstünde kiraz çiçekleri olan kimonosunu düzeltirken kızıl genci tamamiyle sakinleştirmek amacıyla konuşmuştu. Chuuya ona hak verip Tachihara'nın ona uzattığı şaraptan bir yudum aldı. Dazai, Chuuya'nın her bir davranışına bakıyor inceliyordu.
Kızılın üstünde normalde olan kıyafetleri yerine kırmızı-lacivert kimonosu vardı. Ellerinden çıkartmadığı siyah deri eldivenleri ve boynunda tasma şeklinde taktığı kolyesi ile bir bütündü, saçları her zamanki ışıltıyla dökülen kiraz çiçekleri arasında kendini belli ediyor hafif esen rüzgarla pembe yapraklar gibi dalgalanıyordu. Bu görüntü hem mafya için hemde çevredeki -ki buna ajansta dahil- büyülenmiş şekilde arada ona bakıyorlardı.
Bugün iki tarafında patronları yoktu o yüzden ortam azcık gergin de olsa bunu umursamayıp kendi hallerinde takıldılar.
''Dazai-san?''
Dazai kendisine seslenmesiyle Chuuya'dan gözlerini istemsizce çeksede yanındaki genç dedektife gülümsemeyle baktı.
''Efendim Atsushi-kun?''
''Şey diyecektim...deminden beri..gözleriniz Chuuya-san'dan ayrılmadı...bir sorun mu var?''
Dazai uzun süre Chuuya'ya baktığını yeni fark etmişti, ona öyle bir dalmıştı ki ne içkisini içebilmiş nede ajanstakilerle doğru dürüst sohbet etmişti. Dazai kırdığı potu takmadan yine her zamanki gülüşünü genişletip genç dedektife cevap verdi.
''Merak etme Atsushi-kun hiçbir sorun yok sadece gözlerim dalmış.''
Genç buna inanmasa da uzatmamış senpaisine içki servisi yapmıştı. Dazai kısa bir süreliğine tekrar Chuuya'ya bakıp ajansın sohbetine katıldı, arada gözü kızıla kayıyor olsa da. Chuuya sonunda ona bakmayı bırakan Dazai ile derin bir nefes alıp rahatlamıştı, bakışları öyle deliciydi ki Chuuya nefes bile zor almıştı. Normalde ona bakan gözlere alışıktı, ama Dazai'nin bakışları ona nefes bile aldıramayacak cinstendi.
Sonunda bıraktı bakmayı yoksa nefessizlikten bayılacaktım.
Chuuya'nın rahatladığını gören Kouyou gülümsedi. Dazai'nin kızıla olan bakışlarını tabiki fark etmiş ve buna azda olsa sinir olmuştu, olmasına da yine de sevinmişti. Dazai'nin, Chuuya'ya olan ilgisi görünce, nede olsa o mafyadan ayrıldıktan sonra her ne kadar Chuuya hiçbir şey olmamış gibi davransa da biliyordu ki Cuuya'nın o zamanlar kendini yalnız hissettiğini. O belli etmesede Dazai nasıl bir zamanlar Odasaku'ya düşkündüyse Chuuya'da Dazai'ye düşkündü. Ama bunu bir kere bile ne hissettirdi nede gösterdi tıpkı herşey gibi bunuda içine attı ve dışarıya hiçbir sorun yok gibi devam etti.