"Tachihara beni duymuyor musun acaba?"
Zavallı Tachihara merdivenin tepesinde sallana sallana Kouyou'nun talimatlarını dinlemeye çalışıyordu. Sonunda nişan günü gelmiş son kontrolleri yapmakla meşgullerdi. Kouyou her şeyin mükemmel olması için millete emirler yağdırıyor zavallı ajans ve mafya üyeleri verdiği talimatları uygulamaya çalışırken bi yandan korkudan sesleri çıkmazken bi yandan telaşla oradan oraya koşuşturuyorlardı.
"Ane-san dediğini yapmak için sadece merdiven yetmez ben oraya nasıl yetişiyim?"
"Bana cevap verme! Dediğimi düzgün yap. Bugün her şey mükemmel olmalı hiçbir aksilik olamaz oldurtmam!"
Tachihara son kez itiraz edecek gibi oldu ama Kouyou'nun gözlerinden çıkan ateşi görür görmez korkudan sustu. Kouyou, Tachihara'dan gözlerini Yasona'ya çevirdi. Yasona masa düzeninden sorumluydu, onun masa örtüsünü gelişi güzel serdiğini görünce bu sefer onun yanına uçarcasına gitti.
"Öyle serme daha düzgün yap ne olursun bari sen bana yardımcı ol."
Yasona elini sakinleşmesi için omzuna koydu.
"Sakin ol biraz her şey mükemmel inan bana çok stres yapıyorsun."
Kouyou kafasını tamam anlamında sallayıp derin bir nefes aldı. Bu biraz da olsa sakinleşmesine yardımcı olmuştu.
"Bir aksilik çıkmaz değil mi?"
"Çıkmayacak merak etme. Çıksa çıksa Chuuya'nın aklı başına gelip Dazai'ye tekmeyi basması olur."
"Ahh keşke ama o zamandan Mori izin vermez ya neyse."
———————————————————————
Chuuya mafya binasından çıkarken derin bir nefes aldı. Bugün nişan günü olsa da işini aksatmayı göze alamazdı nede olsa o tam anlamıyla bir işkolikti. Mori bugün ona izin vermesine rağmen reddetmiş bütün gün işiyle uğraşmıştı. Aslında bu onun kafasını dağıtma yöntemi bile denebilirdi. Nede olsa o nişanlanacağı kişi Dazai'ydi kim bilir bu akşam onu nasılda delirtecekti.
Elini cebine atıp telefonunu çıkardı, daha saat erkendi en azından nişan saatine daha doğrusu partiye çok zaman vardı bu yüzden biraz dolaşmaya üzerindeki stresten kurtulmaya çalışsa fena olmazdı. Ayakları onu sahile doğru yönlendirdi.
Sahile vardığında hafif esen rüzgar saçlarını savururken denizin miss gibi kokusunu ciğerlerine hapsetmek istercesine derin bir nefes aldı. Nişanı düşündükçe gerginliği artıyordu, içindeki his onu kemirirken cebinden sigara paketini çıkardı içinden bir dal alıp dudaklarına götürdü cebinden gümüş zippo çıkarıp sigarayı derin bir nefes çekerek yaktı.
Kendi içindeki savaşa denizi izleyerek son vermeye çalışıyordu. Gerginliği nişanlanma olsa da içini kemiren duygu o değildi sanki bir şey olacak gibi hissediyordu. Hani mutlu bir günde bir anda içinizde oluşan kötü bir şey olacak hissi işte tamda buydu. Hissediyordu kötü bir şey olacağını içinden geçirdi.
Umarım bu his sadece his olarak kalır ya da bizimkilerin birbirine dalması olsa.
Sigarası düşünceleri arasından çoktan bitmişti gerçi doğru düzgün içememişti bile izmariti yere atmak yerine cebindeki metal kaba koyup tekrar cebine koydu. Saati kontrol etti yavaş yavaş nişanın olacağı yere doğru gitmek için arkasını döndü. Karşısında kendisine bakan uzun kumral genci görmesiyle kafasında tehlike çanları çalmaya başladı. Uzun kumral gencin gözlerinde gördüğü ifade yüzünün solmasına ve sertçe yutkunmasına neden oldu. Kumral genç kendisine adım atmaya başladığı an elini cebine attı ve telefondaki açma kapama tutuşuna üç kez bastı. Bu acil durum kişilerine S.O.S bildirimi gitti.
Gitmesine ama her şey bir anda oldu sanki zaman durmuş gibiydi sahilde olan küçük çocuklardan biri birinin çığlık sesini duyar gibi olmasıyla arkasını döndü, gördüğü tek şey kumral birinin yürüdüğü ve yere düşmüş şapkaydı.
----------------------
Bu bölümü taslaklarda gördüm ve aklıma gelen şeylerle kısa da olsa devam edeyim dedim çok uzun zaman oldu o yüzden iyi yazamamış olabilirim şimdiden affola.