İkinci Defa

21 2 2
                                    

Doktor durumu kendisine şaşkınlıkla bakan aileye kısaca izah etti. Kızlarının hafıza kaybı yaşadığını ve geçici hafıza kaybı olabileceğini anlattı. Onlardan Zeynep'in hatırlaması için ekstra çaba göstermemelerini, kendisinin kısa süre içinde hatırlayacağını söyledi. Tabi bu kısa sürenin ne kadar olacağına dair hiç bir şey demedi. Anladıklarından emin olunca:
-"Zeynep'i görebilirsiniz." dedi.
Annesi ve babası gözyaşlarını silerek içeri girdi. Mert olduğu yerde kalakaldı. Ne konuşabiliyor ne de kıpırdayabiliyordu. Geçici de olsa Zeynep'in yaşanılanları hatırlayamaması kalbini acıtıyordu. Hepsinin sorumlusu kendisinden başkası değildi. Bu durum canını sıkıyordu. Mert birden kendine gelerek doktorun yanına koştu.
-"Doktor bey?" diyerek seslendi. Doktor yanına yaklaşan delikanlıyı görünce durdu:
-"Buyrun?" dedi.
-"Bende içeri girebilir miyim lütfen?"
-Maalesef, şu anda sadece yakınları görebilir."
-"Lütfen Zeynep'i görmek istiyorum."
Doktor Mert'in durumunu anlamış gibiydi. Biraz düşündü.
-"Yalnızca 5 dakika."
-"Çok ama çok teşekkür ederim." dedi Mert heyecanla.
-"Ben hemşireye haber vereceğim."
-"Çok sağolun." diyerek koşar adımlarla geri döndü.
Arkadaşlarının yanında heyecanla beklemeye başladı. Sinan Mert'in yanına geldi.
-"Hayırdır, abi?"
-"İçeri gireceğim."
-"Nasıl izin aldın?"
-"Aldım işte."
-"Süper de..."
-"Ne?"
-"Seni tanımayacak ki."
-"Biliyorum."
Kısa bir sessizlik oldu. Sessizliği bozan ağlama sesi oldu. Zeynep'in anne ve babası dışarı çıkmıştı. Annesi hüngür hüngür ağlıyordu. Büşra yanına gidip teselli etmeye çalıştı. Hemşire Mert'i çağırdı. Mert hızla hemşireyle birlikte içeri girdi. Tüm materyallerini bir kutuya koydu ve hemşirenin verdiği yeşil önlüğü giydi. Başına bone taktı ve ayakkabısının üzerine galoş geçirip bekledi.
-"Hazırsan girebilirsin." dedi hemşire.
Mert derin bir nefes aldı ve odanın kapısını çalarak içeri girdi. Zeynep boylu boyuna uzanmış pencereden bulutlara bakıyordu. Kafası sarılıydı. Vücudunun belli yerleri morluk içindeydi ve belirgin yara izleri vardı. Mert Zeynep'in o halini görünce içi bir kez daha acıyla doldu. Kahrından ölecek gibiydi. Ağlamamak için kendini zor tuttu. Yavaşça yanına gitti.
-"Merhaba." dedi usulca. Korkmasını istemiyordu.
Zeynep ona döndü. Gözlerinde boş bir ifade vardı.
-"Merhaba."
-"Beni tanıdın mı?"
Zeynep uzunca bir süre baktı.
-"Ağabeyim misin?" diye sordu.
Mert bu yanıt karşısında afalladı.
-"Hayır, senin okuldan arkadaşınım." diyebildi sadece.
-"Anladım."
-"Nasılsın?"
-"Nasıl görünüyorum?"
-"Çok güzel görünüyorsun."
Zeynep gülümsedi. Mert'te gülümseyerek karşılık verdi.
-"Kazayı hatırlıyor musun?"
-"Sence!"
Zeynep hafızasını kaybetmiş olabilirdi ama karakterinde değişen bir şey yok gibiydi. Mert bunu düşününce yine gülümsedi.
-"Doktor bana her şeyi anlattı. O yüzden karşımda kıvranmana gerek yok."
-"Tamam."
Mert ne diyeceğini bilemedi. Ona sımsıkı sarılmak istiyordu ama yapamadı.
-"Ağrın var mı?" diye sordu sadece.
-"Büyük bir kaza atlattım. Her yanım yara içinde ve sen ağrın var mı diye soruyorsun?" diye tersledi.
Mert istemsizce gülüverdi.
-"Neden gülüyorsun?"
-"Eskiden de seninle böyle didişirdik. Yani hafıza kaybı yaşamadan önce..."
-"Öyle mi?"
-"Evet."
Hemşire odaya girdi.
-"Süreniz doldu."
Mert çıkmak istemiyordu ama mecburdu. Zeynep'in gözlerine baktı.
-"Sonra görüşürüz. Kendini çok özletmesen iyi olur."
Bu sefer Zeynep gülümsedi:
-"Görüşürüz." dedi.
Mert odadan çıkarken Zeynep seslendi:
-"Hey baksana, adın neydi?"
-"Mert." dedi ve odadan çıktı.

Birkaç gün çabucak geçmiş, Zeynep taburcu olmuştu. Hafızasında hiç bir değişiklik yoktu. Anne ve babası bir dakika kızlarının yanından ayrılmıyordu. Büşra ve Mert ise okul çıkışı yanına gidip halini soruyorlardı. Mert Zeynep'in odasından çıktıktan sonra Büşra'nın yanına gidip ondan özür dilemişti. Büşra da ona kötü sözleri için üzgün olduğunu söyleyerek barışmışlardı. Okulda Zeynep'in durumunu kimseye anlatmamışlardı. Müdür, müdür yardımcısı ve öğretmenler hariç herkese hasta olduğunu söylemişlerdi. Mert ve Büşra okul çıkışı Zeynep'e gittiler. Kapıyı annesi açtı.
-"Buyrun çocuklar."
Ayakkabılarını çıkararak içeri girdiler.
-"Zeynep nasıl?"
-"Daha iyi ama hafızası bir türlü gelmedi." Annesi ağlamaklıydı. Mert araya girdi:
-"Merak etme Neriman teyze, Zeynep hatırlayacak."
-"İnşallah çocuğum. Geldiğinizi haber vereyim."
Odanın kapısını çaldı. Bir kaç dakika sonra yanlarına geldi:
-"Girebilirsiniz."
Mert heyecanla odaya girdi. Büşra hemen arkasındaydı.
-"Merhaba Zeynep. Nasılsın?"
-"İyiyim Mert. Siz nasılsınız?"
-"O-ho, kızım okuldaki tüm dedikoduları kaçırıyorsun." dedi Büşra Zeynep'i dürterek. Zeynep Büşra'nın en yakın arkadaşı hatta dostu olduğunu biliyordu ama yine de onun kadar samimi olamıyordu. Her yere boş bakıyordu sanki. Hiç bir hatırasını hatırlayamıyordu.
-"Ne zaman geleceksin okula?"
-"Bana kalsa hemen gelirim belki hatırlarım diye ama annem ve babam biraz daha dinlenmemi söylüyor."
-"Liseye ilk başladığımızda korkup eve kaçmıştık da hasta numarası yapmıştık. Şimdi ise gerçekten hastasın ama okula gitmek için can atıyorsun."
Zeynep uzunca bir süre düşündü. Bu geçmişi hatırlayamamıştı bir türlü. Mert Zeynep'in üzüldüğünü fark edince araya girdi:
-"Dışarı çıkmak ister misin?"
Zeynep'in gözleri parladı.
-"Çok sevinirim ama annem izin vermez ki." dedi suratı düştü yine.
-"Ben izin alırım. Sen hazırlan."
Zeynep yataktan çıkarak hemen hazırlanmaya başladı. Aniden kalktığı için kolu acımıştı. O yüzden daha yavaş hareket ederek giyinmeye başladı. Büşra'yla birlikte odadan çıkıp Mert ve ailesinin yanına gittiler.
-"Geç kalmayın Mert."
-"Tamam Neriman teyze.
Zeynep'in yüzünde gülücükler vardı sanki.
-"Telefonunuzu açık tutun ve açmamazlık yapmayın sakın."
-"Tamam Hasan amca."
-"Artık çıkabilir miyiz anne, baba" Zeynep sıkılmış gibiydi.
Anne ve babası Zeynep'i kucakladı.
-"Dikkat edin kızım, olur mu?"
-"Tamam baba, merak etmeyin."
Nihayet dışarı çıktıklarında Zeynep temiz havayı içine çekti.
-"Nereye gidiyoruz?"
-"Güzel bir yere." Mert'in aklına Zeynep'i öptüğü kafeye gitmek geldi. Hem belki Zeynep orayı gördüğü zaman hatırlayabilirdi. Kafe biraz uzaktaydı. O yüzden otobüse bindiler. Birkaç duraktan sonra indiklerinde Mert kendi dükkanlarını göstererek:
-"Babam burada çalışıyor, bende ara şura ona yardım ediyorum."
-"Ne güzel!"
Mert ve Büşra birbirine bakıp güldü.
-"Noldu?" diye sordu Zeynep.
-"Sen benim orada çalışmamı biraz aşağılardın."
-"Gerçekten mi? Bunun için özür dilerim."
Mert Zeynep'e uzun uzun baktı.
-"Biliyor musun, bu halini daha çok sevdim. Sen hiç hatırlamasan mı acaba?" Mert kahkaha attı. Büşra ve Zeynep de ona katıldı. Kafeye kadar yürüdüler. Mert fark ettirmeden Zeynep'e baktı ama Zeynep boş gözlerle kafeye bakıyordu.
-"Güzel kafeymiş." diyerek boş bulduğu yere oturdu.
-"Ne içersiniz?"
-"Ben kahve içerim." dedi Zeynep. Halbuki kahveyi hiç sevmezdi.
-"Ben lavaboya gidiyorum." dedi Büşra.
-"Ben de içeceklerimizi söylüyorum." diyerek orada çalışan arkadaşının yanına gitti. Arkadaşı Mert'i görünce çok sevindi.
-"Uğramıyorsun kaç zamandır?"
-"Bu aralar yoğunum. Bak ne diyeceğim, arkadaşım için küçük bir kutlama yapmak istiyorum. Hemen ayarlayabilir misin?"
-"Ayıp ediyorsun. Ayarlarım tabi."
-"Çok sağol. Ne zamana hazır olur?"
-"On beş yirmi dakika içinde hazır olur."
-"Tamam. Yalnız pasta çikolatalı olacak."
-"Ayarlarız, sen merak etme."
O sırada Büşra Mert'in yanına geldi telaşla.
-"Zeynep'in yanına Barış gelmiş."
-"Mert kafasını o tarafa çevirdi hemen.
-"Zeynep'in durumunu öğrenmemesi lazım. Kızın kafasını karıştırır Büşra.
-"Koş."
Koşar adımlarla onların yanına gittiler. Zeynep şaşkınca Büşra ve Mert'e bakıyordu.
-"Bu benim sevgilim mi?" diye sordu.
Barış Mert'e bakarak sırıttı. Çok geç kalmışlardı. Barış nasıl olduysa anlamıştı Zeynep'in durumunu. Hangi ara gelmişti de Zeynep'le konuşmaya başlamıştı. Mert sinirlendi.
-"O senin sevgilin falan değil Zeynep."
-"Neden sevgilim olduğunu söylesin ki?"
-"Çünkü yalan söylüyor."
-"Hayır söylemiyorum." dedi Barış araya girerek.
Mert, Barış'a doğru bir hamle yaptı. Büşra zor durdurdu.
-"Lan ne istiyorsun bizden?"
-" Sevgilimden uzak durmanızı istiyorum." dedi.
-"Bak hala ne diyor? Büşra bırakta şunu şuracıkta döveyim."
Zeynep şaşkınlıkla iki erkeğin tartışmasını izliyordu.
-"Saçmalama Mert." dedi Büşra kolundan sıkıca tutarak.
-"Zeynep benimle gelirsen sana her şeyi anlatırım."
Zeynep donakaldı. Ne yapacağını bilemedi ama gerçeği öğrenmek istiyordu. Kısa bir sessizliğin ardından:
-"Tamam geliyorum." dedi.
Mert hayal kırıklığıyla Zeynep'e baktı. Barış'ın suratında kocaman bir gülümseme vardı. Zeynep'in elinden tuttu ve kendisine doğru çekti.
-"Gidelim." dedi. Kapıya doğru yöneldiler.
Mert öfkeden deliye döndü. Daha fazla dayanamadı. Büşra'nın ellerinden sıyrılarak kapıya doğru koştu.
-"Zeynep, nereye gidiyorsun?"
-"Gerçekleri öğrenmeye."
-"Bu yalancıya inanıp nasıl gidersin?"
Zeynep bir an düşündü. O sırada Büşra da yanlarına geldi.
-"Madem yalancı, sen neden söylemedin de o söyledi? Sen arkadaşınım dedin, o ise sevgiliyiz dedi."
-"Anlamıyorsun Zeynep."
-"Yeter artık Mert, uzatma." dedi Barış. Mert yumruklarını sıktı.
-"Zeynep her şeyi anlatacağım, söz veriyorum."
-"Neden şimdiye dek anlatmadın?"
-"Çünkü seni kandırıyorlar." dedi Barış yine araya girerek ama bu kez Mert o kadar sabırlı olamadı. Yüzüne sertçe yumruk attı. Barış yere düştü. Yerden hızlıca kalkarak Mert'in yüzüne bir yumruk da o attı. Mert geriye sendeledi. Birkaç garson gelip kavgayı engellemeye çalıştı. Dudağındaki kanı silen Barış:
-"Seni çok pis benzeteceğim. Gel lan buraya." diye bağırsa da garsonlar izin vermedi.
-"Yeter!" diye bağırdı Zeynep. Hepsi dönüp ona baktı.
-"Yeter artık!" Gözyaşları içinde kafenin kapısını açtı.
-"Kimse peşimden gelmesin." diyerek dışarı çıktı.
Mert Zeynep'in peşinden gitti.
-"Zeynep, dur."
-"Mert, gider misin lütfen?"
-"Gidemem çünkü kaybolursun."
-"Git dedim."
-"Bak sana her şeyi söyleyeceğim."
-"Söyle o zaman."
Mert biraz düşündü. Nasıl başlayacağını bilemedi. Derin bir nefes aldı:
-"Sen Barış'a aşıktın, bendense nefret ediyordun ama sonra biz birbirimize aşık olduk."
Mert detaya girmek istemedi. Kafasını daha fazla karıştırmaya gerek yoktu. Zeynep şaşkındı. Bir süre şaşkın şaşkın Mert'e baktıktan sonra gülmeye başladı. Gülmesi, kahkahaya dönüştü.
-"Sen ve ben aşık olduk öyle mi?"
-"E...E-vet."
Mert neye güldüğünü anlamamıştı.
-"Ben sana aşık oldum öyle mi?" diyerek gülmeye devam ediyordu.
-Komik olan ne?"
Mert şaşkınlığını gizleyemedi.
-"Sen benim tipim bile değilsin ki. Ne aşkından bahsediyorsun?"
-"Biz aşıktık diyorum."
-"Buna inanmamı beklemiyorsun herhalde."
Mert kaşlarını çattı. Zeynep yine aynı ukalalığı yapıyordu. Mert öfkelenmişti ve öfkesine yenik düşerek Zeynep'i kolundan tutup kendine doğru çekti ve hiç yapmayacağı şeyi ikinci kez yaptı. Zeynep'i dudaklarından öptü.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 10, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SANA AŞIK OLDUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin