5

24.5K 246 112
                                    

Dudağımı ısırdığında acı ile inledim ve Barkın ı üzerimden itmeye çalıştım ama tık bile etmemişti.

Sonunda dudaklarını dudaklarımdan çektiğinde bir süre yüzümü inceledi.

Daha sonra koltuk altlarımdan tutarak beni havaya kaldırdı ve yatağın sol tarafına yatırdı. Kendisi de sağ tarafıma yattı ve ellerini belime dolayarak kendine çekti. Aramıza biraz da olsun mesafe açmaya çalışmıştım ama buna izin vermedi. Ben de daha fazla direnip onu sinirlendirmemek için direnmelerime bir son verdim ve gözlerimi kapatarak uykunun beni karanlık kollarına atmasını bekledim.

Güneşin rahatsız edici sıcak ve keskin ışınlarının yüzüme temas etmesi ile gözlerimi istemeye istemeye açtım.

Birkaç dakika yatağın içinde öylece durduktan sonra , yavaşça arkamı döndüm. Barkın yatakta yoktu. Odadan da herhangi bir ses çıkmadığı için onun odada olmadığına kanaat getirdim. Yerimden yavaşça doğruldum ve yatakta yan dönerek bacaklarımı aşağıya doğru sarkıttım. Birkaç dakika da öyle bekledikten sonra yerimden usulca kalktım ve gardolaba doğru yürümeye başladım. Dolabı açıp içindeki kıyafetleri şöyle bir süzdüm.

Sonunda mini gri seten bir şort, üstüne de gri askılı yarım bir atlet giydim.

Aynanın karşısına geçtim ve kendimi şöyle bir süzdüm.

Saçlarımın boyası geçmeye başlamıştı. Zaten geçici boyaydı. Bir aylık ömrü vardı ve doğal olarak geçmeye yüz tutmuştu.

Saçlarımı taradım ve siyah kalın tasma kolyemi de taktıktan sonra kapıyı açtım ve merdivenlerden aşağıya doğru yürümeye başladım. Salona indiğimde etrafa göz gezdirdim. Barkın burda da değildi.

En sonunda mutfağa girdim ve masada oturan Barkın , ve onun tam karşısında oturan sarı saçlı kızı gördüm.

Bu kız da kimdi ki?

Mutfağa girmemle birlikte ikisinin de bakışları bana döndü.

Barkın beni önce güzelce yermiş gibi bir güzel süzdü , daha sonra gözleri gözlerimle buluşunca da gözlerindeki hoyratlığı görmem bir oldu.

Sonra sarı saçlı kıza şöyle bir baktım. Mini pembe bir elbise giymişti. Ayağındaki ince topuklukarı saymıyorum bile. Sonunda gözlerimi gözleri ile buluşturduğumda bana iğrenircesine baktığını gördüm.

Hadi ama! Nedir benim bu sarı boklardan çektiğim!!

Tam masaya doğru yürüyercektim ki sarı kafalı konuşmaya başladı.

"Ah! Merhaba tatlım. Sen hizmetçi olmalısın."

Bu sözlerden sonra hiç bir şey demeden barkın'a baktım. O da bana bakıyordu. Gözlerimi sarı kafaya çevirdim ve tek kaşımı kaldırarak konuştum.

"Aynen. Hizmetçiyim ben. İstediğin birşey var mı?"

Bu sözlerimle Barkın kaslarını çatarak sinirli bir şekilde başını bana doğru döndürdü. Ben de ona umursamaz bir şekilde baktım ve geri sarı kafalıya çevirdim gözlerimi.

Ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı. Tam önümde durdu ve konuşmaya başladı.

"Senin gibi seviyesiz ve giyinmeyi bilmeyen saygısız birinden birşey istemeyecek kadar seviyeliyim tatlım. Senin seviyene inemem."

Bir dakika bir dakika. Ne dedi bu sarı kafalı?
Seviyesiz?
Ben?

Ona boş bir bakış attım ve ayakkabısının topuğuna sıkı bir tekme atarak kırılmasını ve onun düşmesini sağladım.

O yerde acı ile kıvranırken , benim dudaklarımda ise büyük bir keyifle sürdürdüğüm gülümsemem vardı.
Tek elimi cebime koydum ve ona doğru eğilip tek dizimin üstünde durdum.

"Aşağıdan yukarıya inilmiyor zaten bebeğim."

Sonrasında kız sinirli bir şekilde bana ve Barkın'a baktıktan sonra hızlı adımlarla evden çıktı , ve çıkarken de kapıyı gürültü ile kapattı.

Başımı yavaşça Barkın a çevirdim ve birkaç saniye sonra aynı anda kahkaha atmaya başladık.

Barkın yerinden kalkıp yanıma geldi ve kollarını belime dolayarak beni kendine çekti. "Hırçın kızım benim."

Ona baktım ve küçük bir tebessüm ettim.

Kahvaltı ettikten sonra Barkın geri yukarı çıkmıştı ve ben de büyük bir kaseye baharatlı cipsimi dökmüş televizyonun karşısındaki koltukta serile serpe yatmış cips kasesi kucağımda öylece Elite izliyordum. Birkaç dakika sonra yukarıdan simisyah takım elbisesi ile Barkın girmişti.
Yanıma geldi ve kucağımdaki kaseyi alıp ortadaki masaya koyup beni kendine çekti ve alnıma bir öpücük kondurdu. "İşlerim var. Dışarıya çıkıyorum. Ve sen de uslu bir kız olup evde oturuyorsun. Anladın mı?"

Bu sözleri ile yüzüm asılmıştı.

"Ama ben evde sıkılırım ki."

Bir süre yüzüme ezberlemek istercesine baktı.

"Ama senin evde kalman gerekiyor?"

"Ama ben sıkılıyorum evde!"

"Ama seni yanımda götürürsem iyice sıkılırsın?"

"Ya ama... Off tamam!."

Kollarını göğsümde bağladım ve başımı diğer tarafa çevirdim. Beni daha dün babamdan alan adama trip atıyordum. Harika.

Bir anda kolumdan tutup kucağına oturttu. Bir elini açık bacağıma diğerini ise enseme koydu ve beni kendine çekip öpmeye başladı. Dudakları dudaklarımı esir alıyor , sanki hiç bırakmak istemezmiş gibi öpüyordu.

Hiç kıpırdamadım ve karşılık dahi vermeden durdum öylece. Birkaç saniye sonra bacağımı acıtırcasına güçlü bir şekilde sıktı."Bana karşılık ver latin!"

Bacağım sızlıyordu. Kızaracağına emindim.

Alt dudağımı dudaklarının arasına aldığında ben de beceriksizce dudaklarımı kıpırdatmaya başladım.

Büyük ellerini bacaklarımdan popoma kadar sürterek çıkardı ve popomu avuçlarının arasına alarak yoğururcasına sıkmaya başladı.

En sonunda dudaklarını dudaklarımdan ayırdığında alnını alnıma yasladı.
"Evde kalmalısın küçüğüm."

"Ama niye ki?"

"Çünkü öyle olması gerek."

"Peki.. okula gidebilecek miyim?"

Bir an yüzüme ezberlemek istercesine baktı.

"Gideceksin. Ama başka bir okula."

Başımı onaylar anlamda aşağı yukarı salladım.

"Tamam

Bölüm sonuuuuğ🌼

ARSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin