Arkadaşlar Latin karakterini değiştirdim. Medyada Latin var.
Umarım hoşunuza gitmiştir.
Ve bölümü uzun tutmaya çalıştım.
Keyifli okumalar😍🌼
★
Sabah uyandığımda baş ucumda Barkın ı görmeyi beklemiyordum. Ayakta durmuş beni izliyordu.
"Kalktığına göre konuya girebilirim."
"Hı?"
"Baban seni bana sattı. Bende seni aldım. Çünkü sevdiğim kadın babanın elindeydi."
"N-ne?"
"Sana söylediğim üç yıl meselesini hatırlıyor musun Latin? İlayda üç yıldır babanın esiri altındaydı. Seni kendinden uzak tutmak için ve senden kurtulmak için seni bana sattı. Seni alırsam , bana İlaydayı geri vereceğini söyledi. Ben de kabul ettim. Sonuçta sevdiğim kadını bir daha kaybetmek istememiştim. Bu arada sana yakın davrandım. Kaçmaya çalışma ve beni zor durumda bırakmak gibi bir hata yapma diye. Şimdi sevdiğim kadını aldım. Sen de istersen burda kalmaya devam edebilirsin. Yada istersen seni ayrı bir eve götürebilirim. Tabii eğer tek başına kalmak istersen."
"Şey... Sevdiğin kızı geri almana sevindim. Ve.. ve ayrı eve çıksam iyi olur. Sizi de yalnız bırakmış olurum hem. Malum hasret felan giderirsiniz." Dedim kaşlarımı yukarı aşağı oynatarak.
Gür bir kahkaha attı ve gelip bana sarıldı. "Teşekkür ederim küçük kız. Beni ona kavuşturduğun için."
Bende kollarımı ona doladım. "Teşekkür ederim büyük adam. Beni bu güne kadar koruma altına aldığın için , ve bana baktığın için. Aynı zamanda olamayan babam olduğun için."
Birkaç dakika daha o şekilde kaldıktan sonra ayrıldık ve aşağı indik. İlayda kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın!" Dedim bağırarak. Arkasını döndü ve gülümseyerek "günaydın Latin." Dedi. Bende ona gülümsedim.
Hep beraber masaya oturduğumuz da Barkın konuşmaya başladı. "Ayrı eve ne zaman çıkmayı planlıyorsunuz küçük hanım?" ilayda Barkın ın sözleriyle şaşırdığını fazla belli ediyordu.
"Ne ayrı eve çıkması? Ben Latin in burda kalmasını istiyordum." Sesi hüzünlü çıkmıştı. "Merak etme iloş gelirim ben ara sıra buraya. Benden kurtulmak o kadar kolay değil."
Söylediklerim onları güldürmüştü.
"Evini hazırlattım. Ali abi seni okul çıkışı götürecek. Eşyalarını da evine yollattım. Bu arada saçların beline geliyor. Kestirmek istersen okuldan önce kuaföre gidebilirsin. Uzun saç sevmediğini söylemiştin."
"Herşey için teşekkür ederim. Ama saçlarımı kestirmicem. Bı değişiklik yapıp uzatmaya karar verdim."
"Tamam. Hadi hazırlanda okula bırakayım seni."
"Tamam baba!"
Küçük bir kahkaha attı ve beni yanına çekip belime sarıldı. Bende kafasına sarıldım.
"Hadi hadi hazırlanacağım ben. Oyalamayın beni."
Dedim ve odama gidip formamı giydim. Uzun siyah saçlarım mavi gözlerim ile tezatlık içindeydi. Saçlarımı ikili tavşan kulağı gibi topladım ve siyah kabarık tokaların içinden geçirdim. Çilekli dudak balmı sürüp biraz da rimel sürerek kirpiklerimi şekillendirdim. Ayakkabımı giyip telefonumu ve çantamı alıp aşağıya indim.
"Barkın baba!" Evet? Ne var yani? Artık Barkın a baba diyecektim. Buna o da izin vermişti. Sonuçta aramızda 9 yaş vardı ve ben ona abi demek istemiyordum. En azından bana babalık yapıyordu."
Yüzünde bir tebessüm ile dışarı çıktı. "Geldim küçük patlama hemen."
....
Okulun önüne gelince Barkın ı yanaklarından öptüm ve okula girdim.
Bahçede yürürken önüme benden uzun kumral tenli kahverengi saçları ve yeşil gözleri olan bı çocuk belirdi. Yanından geçmeye çalıştım ama izin vermemişti.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
"Fazla tatlısın. Acaba benim mi olsan?" Dedi ukalaca sırıtarak.
Tam ağzımı açıp çemkirecektim ki arkadan gelen kadifemsi sesle yerimde donakaldım.
"Sanırım fazla geç kaldın , yiğit Demirel. O benim!"
Bu boranın sesiydi. Arkamı dönemiyordum. Utanmıştım. Çok fazla..
Bora'nın ağazından;
Dünden beri latin'i düşünüyordum. Onun yanında ilk günden kendimi fazla huzurlu hissetmiştim. Annem gibi kokuyordu. Huzur kokuyordu , şefkat kokuyordu. Mmm. Sanırım bir de çilek kokuyordu.
Okula geldiğimde yiğit latin'in önünde durmuş ona birşeyler söylüyordu. Latin'in bu durumdan hoşlanmadığı bariz belliydi. Kaşlarımı çatarak onlara biraz daha yaklaştım. Şuan seslerini duyabiliyordum.
"Fazla tatlısın. Acaba benim mi olsan?"
Ne?
Latin?
Senin olacak?
Vay orospu çocuğu.
"Sanırım fazla geç kaldın , yiğit Demirel. O benim!"
Bunları derken Latin e yaklaştım ve elimi beline sardım. "Ona yaklaşmasan iyi edersin!" Latin'in belinde olan elimi hafifçe öne doğru ittim ve yürümesini sağladım. Gülmeyi sevmezdim. Ağır başlı ve sinirli biriydim. Kimseye yüz vermez ve kızlardan tiksinirdim. Ama Latin de başka bir şey vardı işte. Beni ona çeken birşey..
Okula girdiğimizde bütün gözler bize dönmüştü. Tabii doğal. Sonuçta yanıma hiç kız yaklaştırmmam ve yanıma gelenleri tersleyerek kovardım. Ama şimdi Latin i belinden tutmuş sürülüyordum. Tam bir ironi..
Aklıma yiğit in Latin ile konuşması gelince yine bir nefret doğdu içimde. Latin in belini sıktım ve onu okulun bodrumuna doğru indirmeye başladım.
Latin'in ağzından;
Bora beni okulun bodrumuna indirdiği de gözlerim korkuyla açılmıştı.
Kapalı alan ve karanlık korkum...
Bora beni savururcasına bir odanın içine ittiğinde düşmekten son anda kurtulmuştum.
"B-bora neyin var? Birşey mi oldu?"
Bora başını hızlıca benden tarafa döndüğünde başımı yere eğdim.
Fazla öfkeli bakıyordu. Ve.. nefret dolu?
Uzun adımlarla bana doğru gelmeye başlayınca geriye doğru adım atmaya başladım. Tâki sırtım duvara değene kadar.
Kollarını iki yanıma koydu ve başını bana doğru eğdi. Boyu benden fazla uzundu. Ve fazla yapılıydı.
Barkın dan daha uzun ve ondan daha kaslı.
"Onunla konuştun mu?"
Sesi kendini sakin tutmaya çalıştığını ele veriyordu.
"B-ben sadece ne yapmaya çalıştığını sordum. O önüme geçince. S-sonra hiçbir şey konuşmadım yemin ederim."
Bora hiçbir şey demeden yüzüme bakmaya devam etti. O an su sesi işittim. Yağmur başlamıştı.
"B-bora ben.." derken fazla gürültülü bir gök gürültüsü sesi yayıldı etrafa. Ve ben korkumdan öne atılıp bora ya sarılmıştım.
Vücudum titremeye başlamıştı. Boranın kaslarının gerildiğini hissedebiliyordum.
Birkaç dakika sonra kendine gelmiş olacak ki ona sarılmama izin verdi ve kollarını belime doladı.
Bölüm sonu 🌼♥️
