@azediala 'DA DEVAM EDİLMEKTEDİR YENİ BÖLÜMLERİYLE.
"Merhamet bir Artun'un en kutsal özelliğidir. Ancak derler ki; Artun'un merhametini yok edersen, onu özlersin."
Yüzyıllar boyunca üç büyük kıtaya hükmeden Artun hanesi, kral 2. Bayran ve kraliçe 1...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
↷♛↶
Deniz Tanrısı Mihel'in öfkesiyle kabaran dalgalar birkaç gündür durgun, deniz ise barış doluydu ve bu Kuzey için hiç de normal değildi. Öfke saçmadığı bir gün bile olmayan Mihel, mutlu olmalıydı. Günlerdir sakin olan denizi başka bir nedene bağlayamazdı Doğu'ya yelken açmış Kar Tanesi mürettebatı.
Denizlerde geçirdikleri yeni bir güne Mihel'in öfkesiyle uyanmadıkları için keyifliydiler ve bunu kutlamadan geçmeyeceklerdi elbette. İşlerini bitirir bitirmez, mürettebatın her bir üyesi bir fıçı dolusu birayı tek başına bitirmeye niyetliydi. Fıçılar boşalacak olsa bile sorun değildi. En fazla yeni bir köyü yağmalamak zorunda kalırlardı ki bu, yapmayı en çok sevdikleri işlerden biriydi.
Ve belki de yanlarına alacakları şey sadece bira dolu fıçılarla sınırlı kalmayabilirdi. Doğrusu birkaç evi soymak ve yanlarında eğlenebilecekleri kadınlar getirmek de pek hoş olurdu.
Kırmızı elmasından bir ısırık alarak ufku seyre dalmış çilli çocuk için geçerli değildi elbette bunların hiçbiri. Sırtını, dayadığı yerden çekip ayağa kalkarken güverteden manzaranın ne kadar güzel ve sonsuz olduğunu düşünüyordu.
Kendini bildi bileli bu mürettebatla birlikte aynı gemideydi. Etrafında olup bitenlerin farkına ilk vardığında da buradaydı, şimdi de. Kaptanın ona söylediklerine göre gözlerini dünyaya açtığı günden beri göz alıcı mavi gökyüzünün altında ve berrak mavi okyanusun üstündeydi. Ne okyanusun, ne de gökyüzünün bir sonu yoktu ve geçmişiyle ilgili bilgisizliği de, arasına sıkıştığı iki mavinin sonsuzluğu kadardı.
Elmasından bir ısırık daha alırken başını çevirip yerleri temizleyen işçilere ve ardından da gözcüye baktı.
Kar Tanesi'nin gittiği yer, soğuk ve sert Kuzey topraklarıydı. Gitmelerindeki amaç basit ve oldukça zahmetsizdi. Sadece birkaç evi yağmalayarak yanlarında getirecekleri fıçı dolusu yeni içkiler, değerli eşyalar ve kadınlardı.
Mürettebat bu işlerle meşgulken, onlara en ufak katkıda bulunmayan isimdi Kayra. Daha onlu yaşlarının başındaydı ve zihni olabilecek her türlü kötülükten uzaktaydı. Kar Tanesi'nde geçirdiği uzun zaman boyunca şahit olduğu birçok kötü anı vardı ancak tüm bunlara rağmen hâlâ masum bir delikanlı olarak yetişmeye devam ediyordu.
Bir korsan olmanın amacını anlamıyor ve özellikle geçerli bir nedene bağlayamıyordu. Özellikle çocuğu olan kadınların zorla alıkoyunmasına üzülüyordu. Ah, o kadınlar... Ne zaman onlardan biri mürettebattan birinin eğlence malzemesi olsa, bunca zaman ona sahip çıkan bir annesinin olmadığını hatırlar ve o kadınların arkalarında bıraktıkları çocuklar için üzülürdü. Annesiz, babasız, yapayalnız büyümenin acı duygusunu tatmamıştı belki ancak kalbinde dolduramayacağı o boşluğu hissediyordu her gece milyonlarca yıldızın altında.
