Friends, 'Final' bölümü.
- 2 hafta sonra -
Aramıyordu.
Aradığımda telefonuna bakmıyordu.
Geri dönmüyordu..
Aradığımı bile bile, cevapsız aramalarıyla dolu telefonunu göre göre, bana yanıt vermiyordu.
Kucağımda olan yastığımı biraz daha göğsüme çekerek bacaklarımla sıkıştırdım. Karşımdaki gardrop artık benim gözlerime alışmıştı. Bir bakışla saatlerce dalıp gidiyordum çekmecelerle dolu olan gardrobuma. Yeni düşünme bölgesi olmuştu âdeta gözlerim için.
Onunla en son 2 hafta önce konuşmuştuk. 2 haftadır ne sesini duyuyordum, ne de uzun ve kemikli parmaklarının her bir harfte hızla hareket ederek oluşturduğu cümlelerini görüyordum.Beni özlediğini söylemişti en son konuşmamızda. Üstelik deli gibi özlediğini..
O zaman neden aramıyordu?Benim tanıdığım Taehyung, birşeyi gerçekten isterse yapabilecek potansiyelde bir adam. O zaman neden yapmıyordu?
2 sebep vardı;
Ya onu yanlış tanıyordum,
Ya da o bunu yapmak istemiyordu.Dolmaya başlayan gözlerimi yastığa gömdüm. Ağlamak istemiyordum. İçimdeki umutlar yaşları bir türlü serbest bırakmıyordu. Sanki eğer çıkarlarsa herşey bitecek gibi hissettiriyordu. Bunu istemiyordum.
Odamın kapısı yavaşça açıldığında, yavaş ve uyuşuk bir şekilde kaldırdım başımı.
Gelen Namjoon'du.
"Jimin. Yemek yiyeceğiz hadi gel. Şuraya bak yaşam alanın sanki burayla sınırlıymış gibi. Sa-"
"Aç değilim ki.."
Elini kapı kulpundan çekerek bir adım yaklaştı.
"Ne demek 'aç değilim'? Şu hâline bak aradığında açmadığı günden beri ne yediğin tartışılır. Çok zayıfladın Jimin, bizi korkutuyorsun."
Yanağımı yastığıma yaslayarak suratını inceledim.
Bizim evde de ne çok yakışıklı varmış."Aç değilim ama.. Hem belki ararsa diye ben en iyisi burada durayım. Yemek yerken sesim kötü çıkabilir telefonda."
Omuz silkerek yavaşça konuştuğumda, üzgün bir ifade ile bedenimi süzmüştü.
"Açsın biliyorum ama ben yine de söyleyeyim. Acıktığında mutfağın yerini biliyorsun."
Kafamla yavaşça onaylayarak gidişini izlediğimde, yastıkla biraz daha bütün olmuştum.
"1-2 hafta demiştin Taehyung.. Günde en az 3 kere arayacağım demiştin." Yastığıma işaret parmağım ile şekiller çizdim. "Beni deli gibi özlediğini söylemiştin Taehyung."Yavaşça bir kıkırtı bıraktım naftalin kokulu yastığıma.
"Ayrıldık da benim mi haberim yok sevgilim?"Gözlerim yavaş yavaş kapanırken, onun yüzü canlandı yine karanlık zihnimde. Âdeta güneş gibi aydınlatıyordu kalbimi.. zihnimi.. tüm hücrelerimi.
Derin bir nefes vererek parmaklarımı oynatmaya devam ettim yastık üzerinde.
Hayal alemime gitmek için sabırsızlanıyordum. Çünkü Taehyung'u görecektim. Onun o dudaklarından düşmeyen kare gülümsemesini.
Ya da kepçe kulağını mesela..
Ah, onlarla oynanması çok zevkli.Kapım tıklandığında gözlerimi araladım. Kapı kolu indirilip içeri Jungkook girdiğinde, bakışlarımı suratına çıkardım.
"Jim biz dışarı çıkıyoruz, Seokjin'in kulaklığı bozulmuş. Sen de gelmek ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friends | vmin
Teen Fiction》Taehyung ile arkadaşlığımız giderek değişik bir hal almaya başlıyordu. ▪♡ '010320