3.3

1.5K 227 61
                                    

Rosé - Fix You Cover

" Işıklar seni evine yönlendirecek. "

---

O gün geliyor.

Bahçede kocaman bir konser verilecek ve tüm ekipmanlar birer birer dizilmiş. Sahne kurulmuş, her çocuğun oturması için sandalyeler özenle dizilmiş. Oyuncaklar, her birinin sandalyesinin üzerinde. Küçük çocukların mutluluk çığlıkları kulaklarıma doluşuyor girdikleri tatlı oyuncak kavgaları yüzümde hafif bir gülümseme bırakıyor.

Ama ben, gidemiyorum.

Birsürü çocuk, kenarda onlara göz kulak olan bakıcılar, ellerinde kahveyle sahneyi izleyen doktorlar ve en arkada ikimiz için yer tutmuş Jennie. Konserin başlamasına dakikalar kalmış gelemeyeceğimi bilsede yerimi hiçkimseye vermiyor.
Sonra başını kaldırıyor, göz göze geliyoruz. Öyle bir gülümsüyor ki o an yemin ederim içimden sadece ağlamak geliyor.

Kemoterapi saatime denk geldiği için gidemiyorum, herkes orada. Rosé elindeki gitarı ayarlarken göz ucuyla etrafı kontrol ediyor fakat bulamıyor istediğini.

Derin bir nefes veriyorum.

Başını kaldırıyor, gözleri pencereleri turluyor teker teker. Tam benimkiyle buluşacakken irisleri, kapım açılıyor.
Gözleri bile henüz değmemişken tenime hemşire tuttuğu gibi bedenimi sürükleyerek çıkarıyor odamın içinden.

Benim için geliyor bugün buraya, çocukların arkasına sığınsada ben buna inanmıyorum. Böylesi olsun diyorum içimden, kendimi dolduruyorum içime her nefesimde onu çekiyorum.

Konser başlıyor sonra Taehyung'un sert sesiyle yerimde huzursuzlaşsamda sonra o araya giriyor. Her şey bulanıklaşıyor ve duyduğum son ses onun güzel sesi oluyor.

---

Yastığım sırılsıklam uyandım yine. Gözlerim açılmamak için yemin etmiş. Büyük ihtimal konser bitmiş hiçbir ses duymuyorum çünkü.

Şansıma lanet ettim bir kez daha. Böyle bir gün de orada olamadığım için. Ruhuma değil bedenimdeki kusurlara kızdım.

Ne olurdu şuan burada olmak yerine onun yanında olsaydım. Onunla beraber o mikrofonu kavrayıp birlikte şarkımızı söyleseydik. Serumumu söküp atsaydım yerinden, elime bir gitar verselerdi. Ayaklarım, bateride ritim tutsaydı. Şarkı söyleseydim, herkes anlasaydı. Ne olurdu? Ne olurdu Tanrım? Ne olurdu şuan ıslanan yastığımın yerinde başımı yasladığım bir koyun olsaydı?

Acı. İşliyor ilmek ilmek içime. O kadar işliyor ki artık benim adım oluyor.

Gözlerimi yavaşça açmaya cesaret ettiğimde elinde iki tane ayıcık tutmuş Jennie karşıladı beni.
Birini yanıma koydu. Ardından kendininkini gösterdi. Zorlukla gülümsedim. " Chaeyoung dağıttı." dedi." Her ne kadar büyük olsakta ikimiz içinde aldım. Rosé, bunu çok istedi. "

Biri pembe diğeri mavi ayıcıklara baktım. " Sana kendisi vermek istedi seni göremeyince bana verdi işte. "

Sessizce onu dinlemeye devam ettim.

" Ağladın değil mi yastığın ıslanmış yine. " dolan gözlerini silip yatağımın demirlerinden destek aldı. " Neden ağladın konser o kadar da güzel değildi ki."

O kadar saf değilim, diyemedim.

Sonra aramızdaki konuşmayı bölebilecek en güzel şey böldü. Chaeyoung elinde tuttuğu gitarı, hafif nemli saçları ve tütülü kırmızı elbisesiyle karşımdaydı.

Jennie ayağa kalktı sonra hiçbir şey demeden odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Haber vermemişti bu sefer. Onu Jennie getirmişti, biliyordum.

O an ağlamam gerekti ama ben ağladım. Yüzündeki o masum bakışlarla çökmüş bedenimi izlerken kendimi dizginlemeden dakikalar boyu sadece ağladım. Güzelliğine ağladım önce daha sonra beni her seferinde mahcup hissettiren bu hareketlerine ama bir acıdan ağlamadım.

"Ağlamasana." dedi. "Buradayım işte, sen ağlarsan ben..." iç çekti. " Sana nasıl şarkı söylerim?"

Duyduğum şeyle ağlamam daha da şiddetlendi ama sonra Rosé ellerini terden sırılsıklam olan saçlarıma çıkarınca birazda olsa dizginlemeyi denedim.

"Ağlama." dedi. "Dememiş miydin sadece sen gel diye geldim işte. Diğerleri kimin umrunda? Bundan daha iyisi mi var?"

Başımı sağa sola salladım.

Haklıydı.

Bundan daha iyisi olamazdı.

Elini saçlarımdan çekip gözaltlarımda biriken yaşları sildi ve ardından o ince parmaklarıyla yanaklarımı okşadı usulca. Gözlerim, gözlerine takıldı. Hafif aralık dudaklarını birbirine bastırıp ellerini yüzümden çekti ve sandalyeye oturarak gitarını eline aldı.

Ardından yüzüme baktı son kez ve gözlerini yumdu. O an aklıma, şarkı söylerken Taehyung'u izlediği geldi.
Şarkı dudaklarının arasından dökülüyordu ama zihni tek bir kişiye tutsaktı. O şarkı boyunca gözlerini yummamıştı. Taehyung şanslı bir adamdı. Chaeyoung'un sevgisini tatmıştı bir kere. Bu bile yeterdi.

Bana bakmayacağını bildiğim için kafamı pencereye çevirdim. Gözlerimi yumdum ve o şarkıyı söyleyinceye kadar bekledim.

"Bu şarkı senin için. " dedi. Gözlerimi açmadım.

" Elinden geleni yaptığında fakat başaramadığında..."

" İhtiyaç olanını değil fakat istediğini aldığında..."

" Çok yorgun hissettiğinde ama uyuyamadığında..."

"Tüm bu zıtlıklara sıkışıp kaldın."

Gözlerimi daha sıkı yumup Jennie'nin getirdiği oyuncağa sarıldım. O sırada tekrardan ağlamamak için kendimi zapt etmeye çalışıyordum.

Başaramıyordum.

" Gözyaşları yüzünden süzülmeye başladığında..."

" Yerini asla dolduramadığın o şeyi kaybettiğinde..."

" Birini sevdiğinde..." yutkunduğunu hissettim. " Ama boşa çıktığında..."

" Daha kötüsü olabilir miydi? "

" Işıklar seni evine yönlendirecek. "

" Ve yakacak kemiklerini. "

" Ben ise seni iyileştirmeye çalışacağım."

Şarkı bittiğinde ve yerini derin sessizlik aldığında sıkı sıkıya yumduğum gözlerimi açtım. Sonra
gözlerim yavaşça ona kaydı.

O, beni izliyordu.

Bunun daha ötesinde bir bitiş cümlesi de olamazdı.

---

Bu bölüm hakkındaki görüşlerinizi çok merak ediyorum aynı şekilde kurgunun gidişatı hakkındaki düşüncelerinizide. Burayı boş bırakmayın olur mu?

Tüm sevgimle.

silent song | rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin