3.~Bölüm --> Hayal Kırıklığı

261 29 3
                                    

Sıcacık duşta oyalandıkça oyalanıyordum. Telefonumdan açtığım müzik beni dinlendiriyordu. Kesinlikle dünyanın ayrılmayacak tek ikilisi duş ve müzikti. En azından benim için öyle...

( ˘ ³˘)♥

Bornozumu giyip salona gittim derin oldugu için pek utandığım söylenemez.

Derin, her zaman ki gibi koltuğun başına kurulmuş televizyon izliyordu.

Ona bakarak gülümsedim;

"Selam" dedim.

"Neredeydin bu saate kadar? Su faturasının çok gelme nedeni belli oldu" diyip sırıttı.

Hahaha! Çok komikti kendimi iyice sığıntı gibi hissetmiştim. Somurta somurta odama gittim. Üzerimi giyip kitabımı okumaya başladım. Öyle dalmıştım ki saatler ilk defa bu kadar hızlı geçmişti. Gözlerim benden habersiz kapanmışlardı bile. Rüyamın en güzel yerinde Derin'in dürtüklemeleriyle uyandım. Derin bana bakarak gülüyordu. Ama nedeni neydi bilmiyordum.

"Senin için biri geldi." geldi kelimesi kafamda dolanıyordu benim için kim gelmiş olabilirdi ki.. Kafamı kaldırdığımda Merti gördüm. 

"Ne işin var! Git burdan!" diye bağrınırken gözlerim birden açılıverdi. Rüyamın içinde resmen uyanıp tekrar rüya görmüştüm. Bu ne biçim rüya!  Rüyayla gerçeği karıştırmaya başlamıştım ama son bir aydır Merte  karşı birşey hissetmiyordum. Neden ondan nefret ediyim ki? Nefrette bir duygu hatta çok güçlü bir duygu ve o bunu bile hak etmiyor.

Yatağımdan koşarak lovaboya gittim. Midemdeki herşey dışarı çıkmıştı. Ağzımı ve lavabonun kenarlarını temizledim. Aynanın karşısına geçip saçımı düzelttim ve mutfağa geçtim. Güzel bir kahvaltı hazırladım. Ama herzaman ki gibi aklımdaki düsünceler beni boğuyordu, yani düşünsenize;

Karnınızda bir dünya yaratıp büyütüyorsunuz bir de bu hayatı sürüyorsunuz. Acımasız insanlar, kıymet bilmez erkekler ve bir de gözü dışarda olanlar... Anladınız  beni değil mi?  

( ˘ ³˘)❤

Dolabın karşısında put gibi kalmıştım. Çünkü bugün ilk iş günümdü. Güzel olmalıydım, fakat elbiselerim eskisi gibi fit durmuyordu. Bu yüzden tayt üzerine fırfırlı bir bluz giydim. Şeftali tonlarında bir ruj, siyah renkte bir eyeliner sürdüm ve melek kanatlı bir kolye taktım. Kesinlikle çok zarif olmuştum yani bence. Çantamın içine bir not defteri ve bir sürü ıvır zıvır, bilirsiniz kızlar..

( ˘ ³˘)❤

Yanıma az  bir miktar para aldığım için otobüsle gitmek zorunda kalmıştım. Bugün trafik yoğunda değildi şükürler olsun! Şanslı olduğumu hissediyordum... Mutlu gibiydim. Yüzümde istemsizce gülücükler açıyordu.

( ˘ ³˘)♥

Şirkete girdiğimde Oğuz Bey'in yanına çıktım. Kapıyı çaldım ve cevabı bekledim;

''Gel!'' Kapıyı açtım ve hemen klasik konuşmaya girdim;

''Oğuz Bey günaydın!''

''Günaydın Esila.''

''Esin'' diyerek düzelttim.

''Herneyse bir önemi var mı?'' dedi. Bana göre ukalaca konuşuyordu.

'' I-ı yok'' dedim. Soğuk bir ses tonuyla konuşmuştum. Çünkü adımın karıştırılması beni cidden sinirlendiriyordu Esinle- Esilayı karıştıran ilk gerizekalının patronum olması da var tabii..Konuyu ışık hızında döndürüp;

'' Öyleyse ben biraz ortamı inceleyeyim'' dedim. O da ışık hızında bir cevapla;

'' Dün pek senin hakkında birşey öğrenemedim.Yani sorgun yeni başlıyor.'' dediğinde kendimi suçlu mahkumlar gibi hissetmiştim. Neydi bunun derdi? Poliscilik falan mı oynuyordu?

Toz Pembe ''HATALAR''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin