BÖLÜM 4 // KAÇIŞ //

138 7 5
                                    

"Saçmalama ben daha çok gencim. Evlenmek gibi bir planım yok."

" Ya öyle değil beni Jessie'nin evine götürsen yeter."

" Yaa öyle mi ? Ben de şey zannettim ㅋㅋ."

" Öf aklın fikrin orada!."

" Tamam ben de seni seviyorum öptüm."

Telefon kapanır (dıt dıt dıt!!)

" Ben de seni seviyorum mu? Ahh cidden saçma ! Saçma ! "

O halde benim çanta hazırlamam gerekiyor. Yataktan kalktım bir kaç adım attım, sol tarafta olan dolabın kapağını açtım, üst raf da duran valizimi aldım. Askıları indirdim ve bir kaç badi, bir kaç pantolon ve bir kaç da etek aldım.. Zaten takı almak gibi bir planım yok! bir de okul kıyafetlerimi aldım. Babamın hesabına bağı Kredi kartı bir de kimlik.. ve hazırım. " Bakım eksik bir şey var mı? Okul çantamı almam lazım sanırım, kitaplar evet kitap ve defter gerekiyor bana." Biraz düşündüm ve almama kararı aldım.. Çünkü Chan muhtemelen motorsiklet ile gelecek o kadar şeyi alamam." Nedir ki en kötü ihtimalle Jessie babası ile konuşur, bana yeni kırtasiye malzemesi alırdık.
Akşam oldu hava yavaştan kararıyor, gün ise artık gök yüzünü terk edercesine gidiyordu... Telefon çalması ile irkildim, masa da duran telefona elimi uzattım. Arayan tabiki Chan ;

" Efedim."
" Hazır mısın prenses."
" Benim bir adım var! Neyse.. evet hazırım ne zaman geleceksin? Ve konum geldi mi?"
" Geldi de bu konum yanış sanırım.."
" Kontrol ettim ben doğru geldiğine emin misin?"
" Hastaneye giderim diye düşünmüştüm."
" Ne alaka!?"
" Senin tek adresin benim kalbim de o yüzden."
" Saçmalama ya hadi neredesin sen ?"
" İşte attığın adresten biraz aşağıda bekliyorum. Tam evin önü olmasın diye."
" Tamam bekle geliyorum"

Kapattım

Bir süre yürüdüm ve tam söylenmeye başladım ki, karşımda simsiyah bir araba, bir an için korktum. "Bu da kim babam yeni araba mı aldı acaba?"

' Kapı açıldı inen kişi Chan'

" Gelmeyecek olmamdan korktum. Beni bu ıssız ve köhne yarde bir başıma bırakacaksın diye."

" Senin araban mı var ?"

" Yani tam benim sayılmaz."

" Ne yani çalıntı araba ile mi gideceğiz? Senin yaşın yetiyor mu ki araba kullanmak için ? Biraz aşağı anlayışın bir sokak mı ? Sana niye güvendim ki ben ?"

" Bak sakin ol. Çalıntı değil babamın şirket araçlarından birisi, yetme konusuna gelince torpilli bir insanım, biraz aşağı derken de yani araba ile bakınca az geldi gözüme, ve bana güven.. pişman olmayacaksın."

"Bu konu'da şüphelerim var beni mazur gör."

"Önemli değil. Bu arada Jessie nerede yaşıyor?  mantıken onun da konum atması lazım... değil mi?

" Beni ilk gördüğün yer.. oraya gitmemiz lazım. Yani merket'e."

" Anıları mı hatırlamak istiyorsun ? Hayır öyleyse ben senin tekrar kolundan tutup koşardım. Market falan ne gerek var akşam akşam ?"

"Chan saçma saçma konuşma istersen hıh ? Markette değil üzerinde yaşıyorlar."

" O zaman ben valizi bagaj'a koysam iyi olur."

Bence de der gibi bir bakış attım.. sonra da arabanın ön tarafından dolaşıp ön koltuğa oturdum. Çok geçmeden Chen yanıma geldi, oturdu.
" Araba sürme konusunda sana güvenemiyorum."

" Güzel. Ben de kendime güvenmiyorum. O halde gidelim." Demesi ile araba hareket halini aldı. İçin ürperiyor, bu çocuk ne böyle on parmağı on marifet mi ? Araba sinyal vermeye başladı (biiip biip!)

" Neler oluyor ? "
Bana baktı gülümsedi ve sol elini sağ olzumun yanından geçirdi kemeri narin bir şekilde göğüs kemiklerim de ve belimde hissettim (tık)
/kemer girme sesi gibi düşünün gençler/
Tık sesine aydınlandım

" Bana söylesen ben de takardım."

"Ama bu kadar güzel bir his olmazdı. Yani tabi benim için her ikisi de güzel de sen..?"

"Nee? Ne ben! Senden hoşlanmıyorum kendine gel!"

" Yoo hoşlanıyorsun ki bunu en iyi sen biliyorsun."

" Şhh bu saçmalığı nerenden uydurdun ? "

" Dani öyle olmasa ilk beni mi ararsın? hadi itiraf et.."

" İlk seni aradığımı da nerden çıkardın! Diğer arkadaşlarım meşkûldü gelemedi diye bakıyorum da hayli popon tavan yapmış!"

" Öyle olsun. Geldik in!"

" İn mi? Ne kadar da kabaca!!!"

" Az önce kibar chan'a denediğin şey kalmadı. Demek ki böyle bir dil ile iletişim kuruyorsun. Hem niye evden kaçtığını bile söylemedin. Ne oldu ?"

" Şimdiye kadar öğrenmedin şimdi de gerek yok! Taksicilik oyunu için de teşekkürler! Ne kadar borcum var?"

" Saçmalama senden para alacak değilim."

" O halde ben bahşiş vermek istiyorum."

" Valizini kendin alır mısın ? Ben mi yardım//

" Gerek yok ben alırım."

"Biliyor musun yardım etmeye karar verdim.."

" Ya istemiyorum!"

"Ama ben edeceğim." Benim elim olan yeri tuttu, valizi almak için bile benim elimi kullanıyor gibiydi, o kadar kızdım ki ona çantamdan çıkardığım bir miktar parayı araba camından içeri attım. Ardıma bile baklmadan yürüyordum..

" Bu iş burada bitmedi Dani !! Sana söylüyorum!!"

Bir hışım ile ardımı dönüp " bağırma herkes uyuyor"  dedim. O da gülümsedi ve "yarın görüşmek üzere cadı kız." Tekarar ardımı dönüp 'sus artık yürüyen kusur' dememek için bir sebep bunun bana. Yok değil mi :).. bilmiyorum.

Kapıyı çaldım. Jessie uzarinde kahverengi ayı figürlü bir pijama ile kapıya çıktı. Beni görünce ki mutluluk gözlerinde belirdi. " Kuzum ne oldu bu saatte?"

" Sorma jessoya her şeyi anlatmak için sabırsızlanıyorum. Şununla başlayalım ben deli değilim ve deli yerine konuldum." Yarım saat kadar tüm herşeyi detaylı bir şekilde anlattım. Babası da kaptı ardından bizi dinliyormuş, kapı açıldı yüzü bana dönük bir şekilde; "Dani kızım senin adına çok üzüldüm ama anneni yaptığı bu şey de affedilir gibi değil!"

" Sormayın efedim ben çok tuhaf hissediyorum. Sizden başka da gidecek bir yer gelmedi aklıma. Gece gece rahatsiz ettim, özür dilerim. Yarın bir yar bulacağım kalmak için."

" Asıl evden gidersen rahatsız oluruz kızım, kal işte. Jessie  seninle odasını daha şimdiden paylaşmış bile."

" Çok teşekkürler efedim iyi geceler."

" İyi geceler kızlar. Umarım güzel rüyalar gerçek olur.. kötü kabuslar bulut olur.. iyi geceler."

Jessie; bunu her gece söyler ben kendimi bildim bileli.

" Güzelmiş.. babam yokluğunu fark etti mi acaba?"

" İllaki fark etmiştir. Yani eğer annen buna da müsade ederse."

" Babam daha hala mesaide de olabilir."

" Olabilir tabiki arkadaşım içini rahat tut."

" Jessie iyiki varsın ya. Sen olmasan ben ne yapardım?"

" Hee illaki ağlayalım yani. Sus ya sus!"

BANG CHAN 🍀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin