BÖLÜM 6// HAYAL KIRIKLIĞI ㅠㅠ//

114 6 3
                                    

Önce kendi kendime konuşma! tamam mı Dani? hadi sus, sus niye mal-mal gülüyorsun ki? gülme ahh tamam ben sus artık!

Hazırladım. Aşağıya doğru gitmek için kapı konunu asıldım ki ; huh !?

" Kızım sen bu saate neden seungmin'in odasındasın? "

Ahh bu Jessie'nin babası... ne demeliyim ki, üzerinde de onun tişörtü var. Ne desem boş, adam beni çok yanlış anlatacak...

" Şey efedim ben spor için erken uyandım. Seungmin de gel bereber yürüyelim dedi de, ben bu yüzden onun spor kıyafetini ödünç aldım."

" İyi kızım günaydın ben de merketi açacağım. Dönüşte merket'e uğrayın, ben size kahvaltılık vereceğim."

"G-günaydın. Tabi uğrar alırız."

Dedim. Umarım beni öyle bir kız zannetmez, ben zaten başkasını seviyorum.. yani sanırım.

Aşağı indim kapının önünde oturmuş beni bekliyordu, geldiğimi fark dahi etmedi. Önünde geçtim, ayakkabılarımı görmesi ile başını yukarı kaldırdı, gülümsedi. " Gelmeyeceksin zannettim."

" Yok seni burada bırakamam..:)"
" O halde istikamet, sahil."
"O halde peki."

Biraz aşağıya doğru yürüdük, ah o her zaman ki güzel sahil. Suyun yüzeye vurma sesi, uçuşan kuşlar, mis gibi temiz hava... Huzur için başka neye ihtiyaç olabilir ki? Çok rahatladım bu yürüyüş esnasında. Bir saat aralıksız yürüdük, ve en sonunda bir bank'a Seungmin kendini attı âdeta. Yüzüne güneş vuruyordu, hiç rahatsız görünmüyor. Tıpkı benim gibi huzur dolmuş gözlerinin en içi.
"Toparlan bakalım koca adam! Ben de oturmak istiyorum."
Cidden de toparlandı oturuşuna biraz çeki e verdi. Gözlerini önce açıldı bana dik dik baktı sonra kapattı ve ağzı kulaklarına kadar çıktı.
" Hey özür dilerim Dani." Biraz mahcuptu ara vermeden konuşmaya başladı.
" Senin varlığını unuttum bir an için... hatta aslına bakarsan kendi varlığımı da unuttum. Ve bundan pişman değilim. Seninle bunu daha sık yapalım, ama biraz daha burada oyalanacak olursak okula geç kalacaksın."
Salak ve sırıtık şekilde onu dinlerken oylayın ciddiyetini kavradım. Büyük bir panikle;
" aah evet okul!! Ben okula geç kalamam, hem de böyle bir gün! Hadi gidelim."

" Tamam kızım sakin ol yetişeceksin. Merak etme, bak ben efsane bir kestirim biliyorum. İstersen 10 dakika içinde evde olabiliriz. Ne dersin ?"

" 10, 10 dakika evet !! 10 dakika içinde evde olmamız lazım!"

Elimi tuttu koşmaya başladı ne olduğunu anlamaya veya sormaya fırsat bile kalmamıştı.

" Yaklaşık 5 dakika'dan fazladır koşuyoruz yolu bildiğine emin misin ?"

"Evet tabiki, ya sen bana güveniyor musun ? Güvenmiyor musun ? Onu söyle."

" Yani stabil desek."
İki elimi de yukarıya tuttum, dirsekler bükük, omuzlar da hafif yukarı çıkıp indi.

" Güzel cevap o zaman sağa dön devam et."

" Sağa mı ? İyi de orası orman yolu karmaşık bir yer. Bence gel uzun yoldan gidelim en kötü ilk iki dersi kaçırmış olurum."

" Bu gün önemli demedin mi sen az önce. Peki sen bilirsin kısa yol varken en uzun yolu tercih etmek. Biraz tuhaf olur ama yarım saat sonra görüşürüz o zaman. Ben bu yoldan gideceğim. Geleceksen oyalanma!"

" Peki tamam geliyorum."

Yarım saat sürmedi bile 18 dakika sürdü tüm o yol, evet gerçekten yetiştim, üstelik duşa girmek için vaktim bile vardı..
Bu olayı çok sevdim. Daha bilmediğim kaç böyle kısa yol var kim bilir. Kapının önünde durduk bana döndü sırıtık bir şekilde " ne dedim ben sana bak yetiştin."
Mahcup ve utangaç bir ses tonu ile
" sana, inanmadığım için üzgünüm seungmin."
Sonra ellerimi TT yaptım, yanaklarıma koydum ve eung eung diye ses çıkardım.. böyle düşününce aptalca ama o an için güzeldi...
Tek kaşı havaya kalktı sonra gözleri büyüdü
" Üzgün olmanı gerektirecek bir şey yapmadın. Ve cidden ben de olsam bana inanmazdım. Sonuçta bilmediğim bir yolu tercih etmek zordur." Tam arkasını döndü kapıyı açmak için ve tekrar söze girdi "Dani ?"
"Efendim?"
"Bana güvendiğin için teşekkürler."
Sadece güldüm. Kapıyı itti
" önden sen geç. Geç kalma."
" Tamam. Teşekkür ederim yürüyüş için."
" En yakın zamanda tekrar olması dileğiyle."
İçeriye girdim çoktan kahvaltıya oturulmuş ve Jessie önden kalkmış...
Odamıza doğru yön değiştirdim, kapıyı ittim.
" Sonunda geldin! Kaç saattir nerdesin sen? Meraktan geberdim..ve ayrıca sen neden 'seysey'(seungmin) ile yürüyüşe çıktın ? Bir de bana haber vermemek ne yaa!?"
Tam söze girecektim ki müsade etmedi, gözleri büyüdü adeta...
"Dur!! Dur bir saniye !!! Neee! O üzerinde duran tişört kuzenime mi ait??? Yok artık!"

" Ama bir konuşturmadın ki kızım biraz sus! Aşağıda annen var o duyacak başka bir şey zannedecek! Bak jesso sabah kalktım sen daha uyuyorsun tabi o sırada, lavaboya gittim ve Seungmin ile karşılaştım. Tabi sizin için normal, çünkü evde onun varlığını biliyorsunuz. Ben bilmiyordum sen de söylemedin bana... Aslında bunlar hep senin suçun! Niye mızıkçı kuzenin geldi de söylemedin? Söyleseydin böyle olmazdı değil mi? Okulda devamını anlatırım duşa girmem gerekiyor."

Duştan çıktıktan sonra acele bir şekilde okul üniformamı giyindim, saçlarımı düzleştirdim, hemen hemen hazır gibiyim artık... Son dokunuşlar ve tamam. Koridora tekrar çıktım, Jessie'yi göremiyordum 'acaba nereye gitti?' sorusu aklımı tırmalarken.. solumda duran kapının ardından ses geldi; " hazır mısın Dani? çıkalım artık." Bu kesinlikle Jessie'nin sesi eminim.
"Evet hazır şekilde seni bekliyorum. Bu arada servis kaçta gelecek?"
Koşarak yanıma geldi öne eğildi sol eli ile iki göğüsünü tuttu biraz nefes aldı sonra da gülümsedi..
" 3 dk önce servis geldi ben sen hazır değilsindir diye seslenmek istemedim. çantanı al gel çıkıyoruz!"
" Ne kadar da düşünceli bir arkadaşsın jessom ya.. senin yüzünden geç kaldık!"
Odadan çantamı aldım. Merdivenlerden aşağı doğru koşar adım kapıya ulaştım, açtım ve karşımda iki tane araba... Bunlardan birisi servis, ama diğeri Bangchan'a ait olan o siyah araba. Bir an için yerin dibinin de dibine girdim, arkamı döndüğümde Seungmin ve Jessie de arkamda duruyordu. Elim ayağım birbirine girdi arabanın kapısı açıldı ve inen kişi Chan!!
" Günaydın birincik sevgilim."
Gözlerim büyüdü şaşkın bir sekilde; " Ne!?"
Jessie dünden bu işe hazırmış gibi lafa daldı.
" Aah ne kadar da güzel demek biricik Dani'mizi bu şekilde ağırlıyorsun..ee arabada bize de yer var mı ?"
Hızlıca dirseğim ile Jessie'ye vurdum! " Kızım ne diyorsun sen ? Salak salak konuşma Jessie bak servis şoförü bizi bekliyor. Hadi bin arkadaşım, hadi sen de Seungmin.. hadi.."
Derken zaten zor ikna ettiğim Jessie'nin canına minnet olacak bir şey gerçekleşti..

"Aslında araba da herkese yetecek kadar yer var. Hani gelmek isterseniz?? Bence gelin."

" Saçma saçma konuşma Chan!"

Çoktandır bizi bekleyen şoför de bir anda lafta buldu kendini..
" Çocuklar eğer gelmek gibi bir niyetiniz yoksa ben gidiyorum malûm 20 çocuk yetiştirmem gerek!"

Chan tekrar araya girdi ve şoföre yönelik bir şekilde
" Özür dileriz beyefendi siz lütfen devam edin.."

Şoför başını salladı ki bu kez de Seungmin araca el kaldırdı.
" Abi bekle ben tanımadığım birinin aracına binek istemiyorum bu yüzden sizinle geleceğim"
dedi içeri bindi, kulaklık taktı resmen sabah yanıma olan kişi bana Chan yüzünden sırt döndü.. hayretler içerisinde olanları izliyordum tâki Chan bana kol atana kadar. Bangchan'a bakar bakmaz araç hereket etti, ve geç kalmamak için bu duruma düştüğüme inanamadım.
Sonra sinirli bir ses tonu ile : " Sen ne yaptığını zannediyorsun! Beni arkadaşlarım içerisinde rezil etmeye ne hakkın var ki? Senden buraya gelmeni isteyen oldu mu? Chan bu yaptığın çok kabaca. Üzgünüm ama senin arabana binmek gibi bir planım yok! Yürü Jessie giriyoruz!"

BANG CHAN 🍀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin