soobin

403 54 5
                                    

3 ay sonra,

"A-anne lütfen aç şu telefonu.."

Genç adam gece sokaklarında ağlayarak koşturuyordu. Bir yandan kaçırıyor bir yandan da birisinin telefonuna cevap vermesi için yalvarıyordu.

"Siktir!"

Adam: Hey yakalayın! Kaçıyor!

Soobin elinden geldiğince...ya da ayaklarından geldiğince hızlı olmaya çalışıyordu. Ailesi cevap vermediğine göre en yakın arkadaşı Changbin'i arayabilirse Changbin ona yardım edebilirdi. İlk önce peşindeki adamlardan kurtulmalıydı.

"T-tamam evet buraya saklanabilirim."

Adamlara izini kaybettirmeyi başarmıştı. Hemen bir inşaatın arkasına geçti.

"Evet... işte böyle. Changbin aç şu lanet telefonu."

Ve sonunda beklediği sesi duyabilmişti.

- Alo?

"Dostum yardımın lazım! Şuan o adamlar yine peşimde ve ben.. a-alo? Changbin neden ağlıyorsun? Dostum bak yardımın-"

- Pes et..

"Ne diyorsun dostum iyi misin?"

- Bitti Soobin.. adamlar kapımın önünde.. şimdi de oraya doğru geliyorlar. Beni arayarak yerini belli ettirdin dostum. Ve.. ve benim için burada bitiyor.

Changin ve Soobin çocukluk arkadaşlarıydı. Bir süre sonra Seul'a birlikte taşınıp eğitim hayatlarına devam edeceklerdi. Ama yaptıkları bir hata yüzünden 8 aydır kaçan Soobin ve Changbin için yolun sonu muydu?

- Beni oraya kapatacaklar tamam mı? Endişelenme. Bir yolunu bulup-

" TANRI AŞKINA KAÇ ORDAN! O-ORAYA GELİYORUM."

- Eğer gelirsen işimiz biter. Şuan kapı daha fazla dayanmayabilir. Bir yolunu bulup o kafesten de çıkacağım.

- Hayır Changbin. Seni oradan bir şekilde kurtaracağım. Sadece her ne olursa olsun beni bekle tamam mı? Geleceğim dostum söz veriyorum... Hayatta kalalım.

- H-hayatta kalalım..

Telefon bağlantısı kesilmişti. Soobin ne yapacağı hakkında bir fikri yoktu. Changbin telefon yüzünden yerini tespit ettiklerini söylemişti. Telefonu alıp metroya doğru koşmaya başladı Soobin. Vardığında fark ettirmeden telefonunu başkasının cebine koydu. Planı işe yarayacaktı. Yaramak zorundaydı. Hemen metrodan çıktı. Saat geç olmaya başlamıştı.

Soobin yaklaşık 2 saattir nefes nefese koşuyordu. Hava soğuktu. Üstünde ısınması için ceket haricinde bir şey yoktu. Daha önce girmediği ve hatta görmediği sokaklara girdiğini fark etti.

"Şimdi nereye düştüm ben? Hangi cehennem burası?"

Büyük binanın yanındaki duvara çöktü. Kapüşonunu başına doğru çekti. Cebinden yiyecek bir şey veya para çıkmasını istedi. Ama her zamanki gibi boştu. Bir yandan Changbin'e zarar gelmiş olabileceği düşüncesi onun aklını oynatmasına sebep oluyordu. Bıkkın bir nefes verirken yukarıya doğru baktı. Gördüğü tabela onun sırıtmasına sebep olmuştu.

( Seul Deliler Hastanesi)

"Hah..belki de bu çöplüğe aitimdir?"

Soobin daha fazla burda durmaya devam ederse yakalanabilirdi. Ayağa kalktı. Bir kez daha hastaneye göz gezdirdi. Pencerelerden biri dikkatini çekmişti. Biraz daha kenardan içeriye bakmaya çalıştı... Bir süredir onu izleyen gençle karşılaştı..

"Ya kahrolası bir deliysem?"

(Lunatic: Akli dengesini kaybetmiş, deli, çılgın.)

Lunatic ' sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin