"Bak bizim aramıza katılmak için buradaki işleyişi bilmen gerek."
- Kendimi askerde gibi hissediyorum... Bu kıyafetlere gerçekten gerek var mı?
"Maalesef ki evet."
Aslında gerek yoktu ama eğlenmek istedim. Daha çok eğleneceğiz zaten. Ama bu astronot kostümünün içinde gerçekten komik ve utanç verici duruyordu.
Ekipten diğer üyelerde Hueningkai'ye yapılan şakadan bir haberdardı. Ona bakıp bakıp gülümsemeleri Kai'nin de gıcığına gitmişti.
- Pes ediyorum.
"Ne? Daha yeni başlamıştık. Sadece kıyafeti giydin."
- Off cidden. Ne yapmalıyım başka? Hemen şunu bitirmek istiyorum.
Soobin Kai'nin önüne geçip onu arkaya doğru döndürdü. Bir kaç engel vardı. Onların üstünden zıplamasını mı isteyecekti?
"Bir tavşan gibi zıpla Kai. Sonra da bitiririz."
- Bu bana ne kazandıracak.
"Kanguru gibi olacaksın."
- Az önce de tavşan demiştin?
"İkisi de aynı şey."
- Hayır. Aynı şey deği-
"Sonuç olarak ikisi de zıplayan hayvanlar."
Kai oflayarak astronot kostümünü çıkartıp engellerden atlamaya başladı. Yapmasının tek nedeni bir an önce daha fazla ileri gitmemesini sağlamaktı. Kai göz ucuyla Soobin'e baktı. Patlamış mısır ile onu izliyordu.
- Ah yoruldum...
"Hiç de bile."
- Orada koşan bendim. Ne anlarsın ki?
"Seninle koşabilirim. Hatta senden daha hızlı o engellerden atlayabilirim."
Kai Soobin'in bu dediğini görmezden gelip son parkuru yapmak için hazırlandı.
- Kendini beğenmiş.
Yanında bir anda Soobin belirdi.
"Denemek gerek. Başlayalım mı?"
- Öyle olsun.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
- Vay canına... Gerçekten çok iyisin.
"Evet öyleyim."
- Umarım daha fazla aşama yoktur.
"Hayır yok. Artık planı kurmamız gerek."
- N-ne planı?
"Dağa gitmemiz gerek."
- Sizin dağınız mı va- hayır yani-
"Bizim dağımız yok gerizekalı. Dağ evine gideceğiz. Aslında bizim değil. 2 günlüğüne tuttuk."
- Tatil mi yapacağız. Benim gelişimi mi kutlayacaksınız.
Soobin Kai'ye acır gibi baktı.
"Sen harbi malsın. Görev için gideceğiz. Tatil yok. Unut onu."
Ayrıca sözlerine ekledi;
"Yarın sabah 7'de çıkmış olmamız lazım. Bu yüzden şimdiden hazırlansan iyi olur. Yarın... Büyük gün."
Soobin tam arkasını dönüp gidecekken Kai onu durdurdu.
- Kötü bir şeyler seziyorum. Madem bu çetenin bir üyesi oldum. Bende bir şeyler bilmeliyim.
"Sorun da orada zaten Kai... Sorunda orada."
Soobin Kai'nin yüzüne bakmadan depoya doğru indi. Kai'de biraz kendine gelmeliydi. Diğer üyelerle sohbet etmek için aralarına katıldı.
- Ah şey selam.
Winwin: Ah millet bu Kai. Kısacası... O çocuk.
Herkesin gözünde korku vardı. Donup kalmış gibiydiler. Ama Winwin Kai'ye çaktırmadan üyelere delici bir bakış attı. Fakat Kai o bakışı fark etmişti. Winwin'in bu tarafını daha önce hiç görmemişti.
Jae: Selam ben Jae.
Asahi: Şey bende Asahi.
- Memnun oldum.
Winwin: Siz konuşun benim Soobin ile görüşmem gerek.
Kai bir sohbet başlatmak istiyordu ama diğerlerinin konuşmaktan yana bir tarafı yoktu. Hatta uzak durmaya çalışıyorlardı. Kai ayağa kalkıp gidecekken arkasında duran Soobin'i gördü.
"Kai buraya gelebilir misin?"
Çaprazında ki masaya oturdu. Winwin, Soobin ve Kai vardı sadece.
"Changbin'i öldürenleri bulduk."
- Mükemmel.
Winwin ve Soobin şüpheyle birbirlerine baktılar.
"Amaa... Baş lider bir kişi değil."
- Ne anlamıyorum.
"İşlerin başında bir aile soyu var. Huening ailesi..."
- ....
"İlk gün. Tanıştığımız ilk gün bana demiştin. Ben Huening Kai Kamal."
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lunatic ' sookai
Fanfiction- Bazen keşke ölü olsam diyorum, yıkıldım Bu yüzden terapistimi aradım Ve o dediki sen düzeltilemezsin bunu kabullen Normal olmaya çalışmaktan bıktım Hep fazlasıyla takıyorum dahada çıldırıyorum Peki ya kahrolası bir deliysem? - Şehrin sokaklarında...