Bölüm 28: Öpücük

511 57 36
                                    

"Dur, dur, dur. Ne yani, şimdi dan diye çekip öptün mü kızı?"

Draco kendini beğenmişçe sırıtarak kaşlarını çatmış olan Ron'a baktı.

"Evet, Weasley. Ve belirtmek isterim ki, üçüncü yumruğa da daha var. Yani Granger benim onu dan diye öpmeme beklediğiniz gibi bir tepki vermedi."

Hermione, Malfoy'un sözlerine gözlerini devirdi.

Bu sırada asık bir suratla Pansy'ye dönen Ron mızmızlandı.

"Ben seni bir anda öptüğümde tokat yemiştim ama."

Pansy gözleri yaramazca parlayarak gülümsedi ve Ron'un yanağından bir makas aldı.

"Bizimle onları mı karşılaştırıyorsun, Weasley? Sen beni öptüğün için, ben sana tokat attım. Draco Granger'dan yumruk yediği için onu öptü. Sanıyorum ki, Draco'da biraz mazoşistlik var. O yüzden de karşılaştırma yapmanı hiç önermem."

Draco ona havadan bir öpücük atan arkadaşına gözlerini devirdi.

Bu sırada büyük bir sabırla hikayenin devam etmesini bekleyen Ginny, sabırsızlıkla pofladı.

"Hadi ama. Hikayenin devamını tek merak eden ben olamam. Susun artık!"

Sonra da hışımla Hermione'ye dönerek kötü kötü baktı.

"Umarım kaçıp gitmek gibi ya da öpücüğü inkar etmek gibi bir salaklık yapmıyorsundur. Yoksa elimden çekeceğin var."

Hermione endişeyle dudağını ısırarak Ginny'ye baktı. Eyvahlar olsun!

Yardım dilenircesine kocasına döndüğünde, Draco onu omuzlarını silkerek cevapladı.

"O günün intikamını bir şekilde alacağımı biliyordum. Ama bunu benim için Ginny'nin yapacağı hiç aklıma gelmemişti."

Hermione ona kötü kötü baktı ve derin bir nefes alarak Gryffindor cesaretine sığınarak anlatmaya devam etti.

* * * * * * * *

Hermione şokla elleri havada kalakaldı. Şu anda tam olarak ne oluyordu?

Ne olduğunu anlayana kadar yavaş yavaş gitmeye karar verdi. En son ne olmuştu? Elinde tavuk ve sebzeler vardı. Malfoy ona yumruğu hatırlatmıştı. Sonra? Hermione şu anda ne olduğunu anlayarak şokun içinde bir daha şoka girdi.

DRACO LUCİUS MALFOY onu öpüyordu!

Ne?! Kim?! Neden?! Niçin?! Nasıl?!

Eğer Hermione gibi zeki bir kızın iç sesi bile böyle bir saçmalama halindeyse, vay halimize!

Hermione bir şok halindeyken, öbür tarafta Malfoy düşünmeyi bir kenara bırakmış, yıllardır beklediği anın tadını çıkarıyordu.

Belinden tuttuğu kızı daha da kendine çekerek ufak bir nefes aldı ve öpmeye devam etti. Hermione de bu sırada azıcık da olsa şoktan kurtulmuş, bu konu hakkında daha sonra düşünmek için kendine söz vermiş, havada kalan kollarını Malfoy'un boynuna sararak ellerini ipek saçlara geçirdi.

Malfoy, Hermione'nin ona daha da yakınlaşmasıyla hafifçe inledi ve elleriyle genç kızın yüzünü kavrayarak onu derince öpmeye devam etti.

Kaç saniye, kaç dakika, kaç saat ya da kaç asır öpüştüklerini bilmedikleri bir süre sonra, nefessizliğe dayanamayıp ayrılmak zorunda kaldılar.

Malfoy alnını Hermione'nin alnına dayayarak derin derin nefesler aldı. Gözleri kapalı, genç kızın yüzüne vuran nefeslerini hissediyor, hala demin olan şeye inanamıyordu. Kendi hislerini bir kenara attı, bunları düşünecek daha çok vakti vardı. Önemli olan Hermione'nin ona vereceği tepkiydi.

Gözlerini açtı. Hermione'nin yüzünü ilk defa bu kadar yakından görecekti. Bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Belki de eline bir daha geçmeyecek bir fırsattı.

Hermione nefeslerini düzenlemeye çalıştı. Ne tepki vereceğini, ne söyleyeceğini kesinlikle bilmiyordu. Malfoy'un ilk hareketi ondan beklediğini biliyordu. Her şey ona bağlıydı.

Gözlerini açtı. Bir anda mavi-gri gözleri bu kadar yakından görünce nefesi tekledi. Sarı uzun kirpikler genç adamın gözlerini çevreliyor, gözlerine gizemli bir hava katıyordu.

Hermione gözlerini yavaşça demin onu öpen dudaklara indirdi. Şimdi ne yapmalıydı?

Mantıklı mı düşünmeliydi, yoksa kalbini mi dinlemeliydi?

Mantığı ağır basmadan önce anın tadını çıkarmaya karar vererek elini Malfoy'un yanağına koydu ve dudaklarını tekrar birleştirdi. Bir saniye daha düşünseydi, belki de bunu yapamazdı.

Malfoy Hermione'nin onu tekrar kendine çekmesiyle kendine sadece 1 saniye şaşırma izni verdi, hemen sonrasında genç kızı belinden sıkıca kavrayıp kendine yapıştırdı. Sol eliyle onu belinden tutarken, sağ eliyle Hermione'nin yanağını okşadı. Elinin altındaki yumuşak tenin keyfini çıkardı.

Bir süre sonra Hermione geri çekilerek kendine nefes alma izni verdi. Malfoy onun kendinden ayrılmasıyla bir an kendisini eksik hissetti, ama hemen sonra kendini toparladı. Şu an düşünmesi gereken çok önemli bir şey vardı.

Bu, Hermione'nin ona verdiği cevabı mıydı? Kendine sevinme izni verebilir miydi? Sonunda yıllardır beklediği gün gelmiş miydi? Genç adama çok gerçekçi gelmese bile, bir an aklına Hermione'nin de onu sevdiği ihtimali geldi. Ama bir an sonra bunu beyninden sildi. Kendini umutlandırmak istemiyordu.

Hermione kendini geri çekip Malfoy'dan ayrılarak aralarına biraz mesafe koydu. Bu mesafe şu anda çok gerekliydi. Çünkü mantıklı düşünmesi gereken bir zaman dilimindeydi.

Hermione nefeslerini düzenleyip ayrıldıklarından beri gözlerini inatla kaçırdığı Malfoy'a yan gözle baktı. Sarışın genç adam onun tam tersine kesinlikle gözlerini kaçırmadan genç kızı inceliyor, herhangi bir tepkiyi bile kaçırmak istemezcesine gözlerini ona dikti.

Hermione bir an durakladı ama hemen sonra hafifçe öksürüp sesini oturttu.

"Gitmeliyim."

Malfoy'a göz ucuyla bile bakmadan cisimlendiği için Malfoy'un şok olmuş ve incinmiş bakışlarla ona baktığını görmedi.

Eveeet, bayadır beklediğimiz bölüm geldi. Yine ve yeniden heyecanlı bir kısımda bıraktım. Merak ettirmeyi çook seviyorum. *kötükahkahaatar*

Umarım beğenmişsinizdir... :*)


Salvio Hexia (Dramione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin