Bölüm 15: Ceza

483 54 13
                                    

Beni desteklemek için lütfen oy verip yorum yapın. :-*

"Eyvah, eyvah."

Pansy teselli vermek istercesine kocasının elini tutup sıktı. Ron o günkü korkusunu hala gözlerinde taşıyor, arkadaşlarının da ihaneti unutmamış, çemberdeki Gryffindor'lulara baktı. Gryffindor'lu kesim bu kötü bakışları hiç üstüne alınmamış, pis pis sırıtıyorlardı. Snape'e yakalanan her akıllı insan gibi anında ortalıktan kaybolmuş, Ron'u Snape ile baş başa bırakmışlardı. Ve hiçbiri bundan zerre kadar pişman değildi.

Ginny gözlerini devirerek abisinin bakışlarına karşılık verdi.

"Hadi ama, Ron. Snape'in gazabıyla seni karşı karşıya bıraktığımız için özür dileriz. Ama bizden biri de aynı durumda kalsaydı, sen de ortalıktan toz olurdun."

Ron bir an kardeşine kötü kötü bakmayı sürdürdü, ama kardeşinin dediklerine hak vererek kafasını salladı.

"Evet, aynen öyle yapardım."

Blaise meraklanmış, bütün Slytherin'lilerin merakla cevabını beklediği soruyu sordu.

"Ee, Severus'un elinden nasıl kurtuldun?"

Ron bir an sırıtarak bakan Severus'a döndü ve anlatmaya başladı.

- - - - - - - -

"Bay Weasley."

Ron Snape'in soğuk bir sesle kurduğu cümle yüzünden ortamın bir anda buz kestiğini hissetti ve ortamda hissettiği gerginlikten mi yoksa korkudan mı olduğunu anlamadan titredi. İçinden Merlin'e dualar etmeye başladı. Ama onu Snape'in elinden Merlin'in bile kurtarabileceğini sanmıyordu.

Kızıl saçlı delikanlı başını büyük bir uğraş sonucunda kaldırarak tam önünde dikilen Snape'in gözlerine baktı. Profesör'ün simsiyah gözleri delici bir bakışla Ron'a dikiliydi. Ron o sırada hem arkadaşlarına hem de kendine içinden küfrediyor, ama bu hiçbir şekilde ona yardımcı olmuyordu.

"Umarım neden odamda olduğunuzla ilgili mantıklı bir sebebiniz vardır?"

Ron bakışlarını tekrar önüne eğdi. Tabi ki yoktu. Snape'e oyun oynadıklarını ve cesaret gereği odasına girip şampuanı olup olmadığına bakması gerektiğini de söyleyecek değildi. Ama tabi ki Profesör'ün bir Legilimens ustası olduğunu unutmuştu.

Snape karşısındaki delikanlının cevap veremeyeceğini elbette ki biliyor, Ron'a bakarak mırıldanır.

"Legilimens."

Ron kafasını mengene gibi sıkıştıran bir güçle birlikte zar zor yanındaki masaya tutundu ve Snape onun aklından istediği sorunun cevabını aldığında legilimensi sonlandırdı. Ron kafasındaki ağrı nihayet sonlandığında derin bir nefes alarak, sonunu beklemeye başladı. Belli ki bu odadan canlı çıkamayacaktı.

Snape önünde süklüm püklüm duran delikanlıya aşağılayıcı bir bakış atarak konuştu.

"Demek odamda şampuan olup olmadığına bakmaya geldiniz, Bay Weasley."

Snape hızlı bir şekilde asasını savurdu. Ron ağzında oluşan sabun tadını hissettiğinde şaşkınlıkla başını kaldırdı.

Snape intikamını almış bir şekilde sırıttı.

"Siz ve Bayan Weasley bir hafta boyunca bu şekilde gezeceksiniz. Umarım bu ceza size beni oyunlarınızın dışında bırakmayı öğretir."

Ron itiraz etmek için ağzını açtığı sırada ağzından çıkan baloncukları farkettiğinde bir daha oyun bile oynamayacağına yemin etti.

* * * * * * * * *

"Ahahaha! İnanamıyorum, Ron! Bir hafta boyunca ağzından baloncuklar çıkarak mı dolaştın?"

Ron karısına kırgın bir ifadeyle bakarken Pansy kendini tutamadan diğerleriyle birlikte bir kahkaha daha attı.

Gryffindor kesimi- Ron ve Ginny hariç- o haftayı tekrar hatırlayarak gülerken Slytherin kısmı da bunu ilk defa duymuş, kahkahalardan yerlere yıkılıyorlardı. Snape ise kendini beğenmiş bir ifadeyle sırıtıyordu.

"İnanamıyorum yaa. Yoldaşlık'a daha önce geçmeliydik. Baksanıza neler kaçırmışız!"

Blaise gözlerindeki yaşları silerek karnını tuttu. Gülmesini tutmaya çalıştı ama tabi ki de başarılı olamadı.

Slytherin kesimi onu şiddetle onaylarken Ginny ve Ron gözlerini deviriyorlardı.

"Ne yani, ulvi amacımız için geçmediniz mi bizim tarafa? Sadece eğlence için miydi yani her şey?"

Draco Harry'nin onlara takılmasına sırıtarak karşılık verdi.

"Senin kıçını kurtarmak için Yoldaşlık'a geçtik, Potter. Yoksa senin bunu başaramayacağın çok açıktı."

Harry gözlerini devirdi.

O sırada Draco neyi öğrenmemesi gerektiğini anlayarak hızla Hermione'ye döndü.

"Bir dakika, Granger. Yani o zamanlar ben senin aklını karıştırmaya çoktan başlamış mıydım?"

Hermione oflayarak Malfoy'nun onunla ömrü boyunca dalga geçeceğini kabullendi. Draco Hermione'nin bu kadar kısa sürede aklını karıştırdığını tabi ki bilmiyordu ve genç kız bunun böyle olmasını tercih ederdi.

* * * * * * * * *

Gençler o gün oyunu sonlandırmak zorunda kalmışlar -Ron ve Ginny'nin ağızlarını açtıkları anda çıkan baloncuklara gülmekten zaten birbirlerine soru soramıyorlar- herkes odasına çekilmiş, Hermione ise yoldaşlığın kütüphanesinde her zamanki gibi oturmuş kitapları karıştırıyordur.

Okuldan mezun olduklarından değişen tek şey savaşın şiddeti ve çatışmalar olmuştur. Hala arkadaşları ve profesörleriyle bir aradadır ve onlarla omuz omuza savaşıyordur. Geri kalan vakitte ise kendini odasına veya Grimmauld'un kütüphanesine kapatıyor, kitaplara gömülüyordur.

Black kütüphanesi inanılmaz büyük ve içerik olarak çok zengindi. Ama Hermione tabi ki Hogwarts kütüphanesini inanılmaz özlüyordu. Bunu bile Dumbledore da ona Hogwarts kütüphanesinin kitap listesini vermiş ve istediği zaman bir accio ile istediği kitabı ödünç alma izni vermişti.

Hermione önünde yarısı bu kütüphaneden, yarısı Hogwarts'tan çağırılmış, İleri Düzey İyileştirme İksirleri'ne çalışıyor, kütüphanenin kapısının açılmasıyla bakışlarını oraya kaldırır.

Luna başını kapıdan uzatarak Hermione'ye baktı.

"Üzgünüm, herm. Rahatsız etmek istemezdim ama odana girdiğinde bir baykuşla karşılaştım ve mektubu bana vermeyi şiddetle reddediyor."

Sarışın genç kız kapıyı açtığında arkasından simsiyah bir baykuş hızla kütüphaneye dalarak Hermione'nin masasına kondu. Baykuş ona bacağını uzatırken, Hermione Ares'in bacağındaki notu çözerken Luna'ya döndü.

"Kimden geldiğini biliyorum, Luna. Sağol."

Genç kız Hermione'ye gülümseyerek kütüphaneden çıktı ve arkasından kapıyı kapattı.

Hermione elindeki notu açtı.

Ev, yeni görev.

Hermione gözlerini devirerek notun kısalığına baktı ve ayağa kalktı. Notu yok edip bir asa sallamasıyla kitapları düzene soktu ve not aldığı parşömeni de eline alarak kolunu Ares'e uzattı.

"Gel bakalım. Sahibin bizi bekliyor."

Ares ona bakarak öttü ve genç kızın koluna uçtu. Hermione gözlerini kapatarak Edinburgh'a cisimlendi.

Salvio Hexia (Dramione)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin