Elçi

97 8 0
                                    

M.S 89 Roma
Bölüm güncellenmiştir
Yeni ismi ihtişamıydı, millattan önce binlerce sene önce kurulmuş Roma İmparatorluğunun ilk diktatör imparatorunun ismiydi Sezar.Annesi neden ona böyle bir ismi seçmişti?Dedesi Roma'da İmparatorluk dönemi sona erdiğinden ve Cumhuriyet Dönemi hüküm sürdüğü için mi isminin Sezar olmasına bu denli karşı çıkmıştı? Şimdi tüm inatlarından sıyrılmış ve yeni adın Sezar diyordu , şanlı imparator gibi şanlı olmana sebep olabilir diye eklemişti. Büyükbabası zamanla fikir değiştiriyordu .Mermer sütuna kollarını yaslamıştı, ay ışığını seyrediyordu .Ilık rüzgar biçimli ucu yukarı bakan kemikli burnundan içeri dalıyor ve taze havayı ona üflüyordu. Mavi gözleri denizin üzerinde ay ışığının ışık huzmelerinin yansıyarak yarattığı görsel şöleni seyretti bir süre .Kuzeni Agustusa yeniden gitmeli , pusulayı parçalanmadan alıp getirmeliydi .Zamana müdahele edip zamanı değiştirmesini istiyordu büyükbabası, bu akıllıca mıydı ?
"Derin düşünceler ve gece ."Ardında duyduğu sesle yakışıklı yüzünü hafifçe sola çevirdi ve arkadaşına kısaca baktı.
"Gece derin düşünceler için yaratılmış olabilir Celso."
"Aristoteles gibi konuştun. "
"İsa gibi mi konuşmamı dilerdin?"
"Roma kafayı yedi herkes tanrılarından yüz çevirip İsa denen adama inanmaya başlamış . Agustus gibi modern çağ insanlarının çoğu da Hristiyan ."
"Bizim İsayla bir derdimiz yok şu an Celso , inan ki.Zavvalı adamı çarmıha çoktan gerdiler zaten."
"Eyalet valisinin işiydi.İsa kurban edilmek üzere olan bakireyi adamlarıyla birlikte kaçırmış , insan kurban edilmesine Yahudiler karşı biliyorsun ."
"İsa'da Yahudiydi ."
"Arabistan topraklarından Akdeniz kıyılarına kütleler halinde hızla yayılması korkunç değil mi ?Yakında imparatorluğumuzun resmi dini olursa şaşmam Sezar."
"Bilemiyorum Celso , zaman gösterecek. Resmi din olmamalı , din vicdan işi biliyorsun .Sence Londraya geri dönebilecek miyiz ?1950 yılına ."
"Sanmıyorum, denedin aynadan boyut degiştiremiyorsun.Başka da yolu yok gibi .Büyük baban şimdi de buna taktı bizi göndermenin bir yolunu bulacaktır "Sessizlik meydana geldi.Ay ışığı Sezar'a vurduğunda ona cansız bir Yunan heykeli görüntüsü katıyordu.Heykeller gibi kusursuzca yontulmuştu sanki , teni mermer kadar beyaz ve pürüzsüzdü.Celso bronz tenli kollarını mermer balkonun kolonlarına yasladı ve iç çekti .
"Sence bizim Tanrımız kim ?"
"Pusulayı geri alırsak söz seni Ploton'un yanına ışınlayacağım. "
"Dalga geçme var oluşumuzun nedenini sende sorguluyorsun biliyorum.Şu parlak ayı , geceyi ,evreni göğü yeri bizleri."
"Bunları düşününce kafayı sıyıracak gibi oluyorum, almayayım .Herşeyin mantıklı bir sebebi varsa zamanı yarıp nasıl boyut atlıyoruz söylesene."
"Mantıklı sebebi olduğunu kim söyledi.Ayrıca zamanı yarmak ve boyut değiştirmek sana ve ailene bahş edilen bir yetenek, sizden başka kim boyut atlayabiliyor? "
"Bilemiyorum. "Aralarında kısa süreli bir sessizlik daha meydana geldi .O sırada evin bahçesine giren atlıya ilişti ikisinin de gözleri .Gecenin karanlığında simsiyah görünen asil atın üzerine ay ışığının hareleri düşüyordu. Üzerinde birisi vardı. Karanlıkta silüeti tam olarak seçilmiyordu, uzun bir kaftan giymişti .Dört nala hızla evin bahçesine dalması ilginçti .Bahçede patikata at koşturmaya başladı.Sezar anlamak istercesine Celso'ya baktı.Nihayet konağın kapısına ulaştığında Trakyalı bir köle onu durdurdu .
Kaftanının baş kısmını örten yerini açtı.Elinde meşale ile onu inceleyen köle karşında gördüğü güzellik karşısında şaşırmıştı. Bir kadın beklemiyordu .
"Sezara haberim var."Dedi sadece. Kızıl saçları dalgalıydı , oldukça iri kahverenkli gözleri vardı.Teni ay ışığı kadar beyazdı.
"Yanında tehlikli bir alet var mı?"Diye sordu Trakyalı.
Kadın gizlediği hançeri aniden adama doğrulttu:
"Evet yalnızca bu var."
"Gecenin bu vaktinde bu denli önemli olan nedir ?Yarın normal bir zamanda gelsen ya."
"Önemli ,vakit dalaralıyor.Atımı bağlar mısın?"Adam siyah ve parlak tüyleri olan güzel atın yelelerinden tuttu ve onu ahıra götürürken bağırdı:
"Kapıyı açın!"Kapıda bekleyen iki adam ahşap kapıyı araladığında genç kadın karşısında Sezar'ın büyükbabasını gördü.Tipik soylu bir Romalıydı.Fakat onu tipik olmaktan alıkoyan şey senato üyesi olmasıydı , yetkisiydi .Buz mavisi gözleriyle kadını kibirle baştan aşağıya süzdü :
"Gecenin bu saatinde bir Tanrı misafiri beklemiyorduk .Sen kimsin?"
"Işığın rahibesi, karanlığın gölgesi , meleğin kanadı veyahut ümitsiz bir adamın ümidi ."
"Gece gece yolunu karıştıran bir deli misin yoksa?"
"Hayır , Sezar için haber getirdim. "
"İyi, torunum terasta .Gel beraber gidelim ve görelim bakalım ."Bu kadın kimdi , torunun annesinin verdiği ismi nerden biliyordu ?Tanıyanlar onu Alanzo olarak bilirdi .Zihni bulanık bir suya dönüştü genç kadın uçar gibi merdivenlerden çıkıyordu. Ruhani bir varlık gibiydi sanki .Büyükbabası ona yetişmekte zorlanmıştı.Terasa vardığında Sezar onu bekliyordu.
Genç kadın doğrudan onun gözlerinin içine baktı.Birbirleriyle hayatları boyunca hiç karşılaşmamışken bu kadın onu nerden tanıyordu?
"Sezar."Diye fısıldadı. Dolunaya doğru yürüdü ardından , avuçlarını göğe doğrulttu ve birşeyler fısıldadı.Fısıltısıyla birlikte kaftanı yere düşmeye başladı. Beyaz uzun elbisesiyle kalmıştı. Boynunda ki anahtar simgeli kolyeyi Sezarın avucuna bıraktı.Kolye ateş almış gibi parlıyordu ve Sezarın avuç içini yakıyordu. Kadın buz gibi soğuk avuç içini, Sezarın yakışıklı yüzüne bastırdı ve bu kez yüksek sesle konuştu:
"Zaman doldu. "O sırada bedeni dalgalandı.Cildi şimdi tamamen pürüzsüz katı bir mermerdi, kızıl saçları gözlerine dolanıyordu, beyaz elbisesi düştüğünde sadece bacaklarının arası örtülüydü.Diğer eline ise elbisesinin içine sakladığı camvari taşı aldı. Kristaldi,tüm bedeni maddesel olarak karıncalanmaya ve yitmeye başladı. Bölünüyor gibiydi , bölündü ve bölündü. Bu nasıl birşeydi?Aniden güvercine dönüşen kadın göğe doğru uçmaya başladı. Artık dolunayın üzerine vurduğu bir güvercindi.Dolunaya gider gibi hızla kanat çırptı ve gözden kayboldu .
Neyin zamanı dolmuştu?
"Güvercin bir elçi mi Jüpiter aşkına!"Diye bağırdı Celso .
Zaman sanki Yaratıcının avucunda gizlenen bir kum saatiydi. Elçi göğe karışırken kum saati ters çevrilmişti bile .
Güneyden sıcak bir rüzgar esti , Sezar'ın aralık kızıl dudaklarını yaladı.
Ay, parça parça gri bulutların ardına gizlendi .Sezar bakışlarını büyükbabasını çevirdi .Mucizelere inan büyükbabası şaşkın görünmüyordu.
"Elçiyi duydun zaman doldu gitmen gerekli."Dedi yalnızca.
Gerçekleştirmesi gerek bir misyonu mu vardı şimdi ,pusulayı geri getirmek dışında. Soru dolu bakışlarını büyükbabasına doğrulttu .
O esnada büyükbabası hizmetkârlardan birine gümüş boy aynasını getirmelerini emretti .Parçalı bulutların ardına gizlenen gümüş ayın ışıkları parça parça aynaya yansıdığında Sezar aynaya yürüdü.
Değiştirmesi gereken olaylar silsilesi başlıyordu.

GEÇİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin