Sır

119 10 2
                                    

M.Ö 1200
Orman , tıpkı bir ressamın tablosundan firar etmiş eşsiz bir tabloyu anımsatıyordu ilk bakışta .Devasa ağaçları dans ettiren rüzgar , ağaçların doğa rengi yaprakları ,yaprakları yaran damarlar ve binbir çeşit farklı kokulu rengarenk türde ki çiçekler, nehirin kenarında su içen uzun boynuzlu geğik ve biraz ileride bir ceylan sürüsü , gökte süzülen kırlangıçlar ve apaçık ,bulutsuz parıltılı, mavinin en güzel tonu olan gökyüzü gibi herşey birbiriyle uyumlu ve dengedeydi .Doğanın muhteşem dengesi , vahşi yaşam ve doğal olan herşey insan ruhuna iyi gelirdi .Doğa eskiden avcı toplayıcıların eviydi .Böylece doğanın ruhu olduğuna inanılırdı , her canlıya değer verilir ve sadece hayatta kalmak için avlanılırdı , ağacın dallarına zarar verilmez ,dere kenarında ki yosunlar yolunmaz ve çiçekler hoyratça koparılmazdı.
Nehirin metrelerce ötesinde ki berrak temiz suda yıkanıyordu .İlk önce bedenin alt kısmını suya girdirdi .Büyük göğüsleri ve parlak beyaz teni hala suyun yüzeyindeydi .Ardından bir adım daha atmasıyla dere derinleşti .Tüm vücudunu su kapattığında , kuşların kanat çırparak uzaklaştıklarını gördü .Kelebeğin bir tanesi derenin tam karşısında ki yabani gülleri kokluyordu ,doğa ananın bereketi için şükretti ve kırmızı dudaklarında güzel bir gülümseme meydana geldi.
Bir süre ılık suda yıkandı , çıkmak üzereyken kükremeyi işitti .Yırtıcı hayvan kükremesiydi.Aslan veya kaplan olduğunu sesinden tahmin etti .Hızla yüzerek kıyıya ulaştı ve ıslaklığına aldırmadan bir çırpıda giyindi ve
kadın  kükreyişi bir kez daha  duyunca koşmaya başladı.Derin derin soluklar alıyordu,yeşil çalılıklar bacaklarını çiziyordu, yalın ayakları sızlıyordu.Güneş tam tepede yükseliyor , aslan daha güçlü kükrüyor, ağaçlar kendi aralarında fısıldaşır gibi konuşuyor kuzeyden gelen rüzgar yeşilliği hareketlendiriyordu .Rüzgâr kadının yüzüne çarptı, kadın koşmayı sürdürdü. Aslan peşindeydi.
Sarı kral , ani bir sıçrayışla siyah saçlı kadının önünü kesti.Kadın çığlık attı,çığlığını rüzgar ormanın derinliklerine taşıdı. Kar beyaz teni sapsarı kesildi,titredi.
Aslanın iri bedenini kararlılıkla kadına ilerledi.Sonra iri ağzını araladı.Keskin yırtıcı dişlerinin arasında bi anahtar taşıyordu.Birseyler anlatmak ister gibi kükredi.Kadın bir kez daha titredi.Kadına daha da yaklaşıp dişlerinin arasından anahtarı kadına uzattı.İlginçti anlamsızdı.Kadın demir anahtarın ne olduğunu bile bilmiyordu.Demir madenin varlığından bile habersizdi.Titreyen ince uzun parmaklarını yine de aslanın ağzına uzatıp anahtarı aldı.Aslan bu kez kükremedi , tehditkar olmayan bir şekil de göz ucuyla titreyen kadını süzdü.Sonra ani bir şekilde kadına arkasını döndü.Kadın ıslak demir anahtarı avucuna bastırdı.Aslan gözden kayboldu.Kadın bayılacak gibiydi, yeşilliğin üstüne çöktü ve az sonra anlamak için elindeki şeyi süzdü, havaya kaldırarak güneşin altında inceledi.
Güneşin sarışın teni paslanmış demir anahtarın üzerine düştü. Anahtar toprak rengini kaybedip, sararmaya  ve kadının parmaklarını yakmaya başladı. Güneşle aynı renge ulaşan demir anahtar şimdi tıpkı hasat edilmemiş yaz tarlaları gibi sapsarıydı. Sıcaklığı ,kadın onu avucuna bastırdığında eski haline döndü.Kadın derince iç çekip bakir ormanı terk etmek üzere koşmaya başladıavuçlarının arasında ki anahtar varlığıyla onu endişelelendiriyordu.
Herşey yeni başlıyordu.

GEÇİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin