Bugün yeni ve en güzel gün! Çünkü annemin iş yerinin hazırladığı balo mu parti mi ne birşey vardı her neyse oraya gidecektik işte. Ama ben öyle yok hanım hanımcık elbiselerdir abiyelerdir giyemem, alışkın değilim. Ne giymeliydim ki ben? 1dakika ben anneme sorayım. Dedim, ama demeseydim çünkü annem evde yok, abim erken arkadaşlarıyla kahvaltıya gitti. Kardeşim ya uyuyodur, ya da hayalî ÇAY PARTİSİ düzenliyordu.
Ben en iyisi oturayım böyle yatağa kitap okuyayım. Böğürtlen Kışı kitabımı aldım okumaya başladım. Sonra sıkıldım annemi aradım :
+Alo anne
-Efendim kızım
+ Ben bu akşam ne giycem?!
-Hallederim ben onu
+Tamam o zAman
-by
Evin icinde çok canım sıkılıyordu. Faceye gireyim ben en iyisi. 16 kişi açık ve hiçbiri ile konuşamam. Çünkü canım istemiyo. Sanırım böyle sıkıla sıkıla oturucam. Yada ben kardeşime bakayım.
Uyuyor! Off sıkıntıdan patlıycam!
-Akşam annem eve gelinceden başlıyoruz-
+Anne elbiseyi getirdin mi?
-Hahaha! Tabiki getirdim, al şunu aç ve giy.
+Tamam, sağol anne!
İçini açıyorum, açıyorum veee açtım!! Oha! Bu süper! Ne kadar hanım hanımcık giyinmeyi sevmesemde bu elbise harika!
Anlatıyorum;
Buz mavisi, askıları tül ve omuzlara düşüyor, uzun ve kabarık arkası biraz daha uzun ve mavi güllü. Hemen giydim. Ama, saçım?! Kuaför?! Nereden bulacaktım ki ben kuaförü? Sonra kapı çaldı ve açtım. Kuaför! Annem eve kuaförümüzü çağırmış, sonra saçımı yaptı. Saçım da işte normal fazla abartı olmayan bir topuz, ama tabii ki makyaj yapmadım. Ama kardeşimi görmeniz gerekir! Pembe çocuk gelinliği saçları kıvırcık kıvırcık, pespembe ruj, çok şeker! Abim?! Doğru o böyle şeyleri sevmez.
-Baloya gittiği bölüm yeni bölümde gelecek, üzgünüm biraz az oldu-