7. Bölüm - Üç

176 5 3
                                    

Ne diyeceğimi, ne düşüneceğimi bilmiyordum. Söyledikleri mantıklı geliyordu ama ben adım gibi emindim merdivenden düştüğüme. Yani yere çarptığımı hatırlamıyorum ama kaydığımı biliyorum:

-          Düştüm, dedim kısık ve bitkin bir sesle. Uras’ın siniri geçmişti sanırım çünkü nefes alış verişi düzelmişti:

-          Belki de vardı bilmiyorum Asel düşündükçe mantıklı gelmiyor

-          Ve mantıklı olanı düşününce de

-          Sen yanılıyor oluyorsun, dedi bıkmışlıkla.

-          Belki de yanılıyorumdur.

Uras derin bir nefes aldı, verdi:

-          Asel bak burada neler dönüyor bilmiyorum en az 2 saattir bu uçaktayız nereye gidiyoruz bilmiyorum. Beynim durmak üzere, aklım almıyor bu insanlar bizden ne istiyor bilmiyorum. Ve bu beni deli ediyor!

Uras’ı ilk defa böyle çaresiz görmüştüm. Konuşmasından bile acizlik akıyordu. Bizim burnu havada Uras değil de sanki karşımda eski çocukluk arkadaşım duruyordu. Her zaman benim yanımda olacağını söyleyen, sırlarını benimle paylaşan, istediğimde bana çikolatalar alan, o tatlı, sempatik masum çocuğu uzun yıllardır görmemiştim.

Uras ayaklandı, kolumdaki elini bıraktı, panikle karanlıktaki elini tuttum:

-          Uras nereye?

-          Burada duvar kenarında bekle geliyorum

-          Hayır olmaz bende geliyorum

-          Asel lütfen 5 dakika geçmeden gelirim sen otur gözlerini kapat seninle konuşmaya devam edicem merak etme

Tereddüt ettim:

-          Iıı tamam ama konuşmayı kesme sakın

-          Tamam, dedi ve duvar boyunca yürümeye başladı.

-          Ee ne arıyorsun, dedim çok da yüksek olmayan bir sesle.

Kapının arkasından ses gelmiyordu ama bizi pek takmadıkları belliydi. O yüzden dert etmiyordum. Hem biri duysa kapıyı açsa belki ne olduğunu, kim olduğunu öğrenme şansımız olabilirdi. Sanırım Uras’da aynı şeyleri düşünüyordu çünkü o da fazla sesine dikkat etmiyordu.

Düşüncelerim Uras’ın sesiyle bölündü:

-          Asel!

Sesi biraz uzaktan geliyordu ve sert çıkıyordu. Bir şey olmuştu evet kesin bir şey olmuştu:

-          Ne var ne oldu iyi misin bir şey mi buldun?

-          Hayır Asel niye ses vermiyorsun? Beni korkuttun

Sesi çok korkmuş gibi çıkmasa da içimden ona inanmayı diledim:

-          Ben… şey bir şeyler düşünüyordum

-          Yine başka dünyalara daldın yani, dedi.

Sesi şimdi daha da uzaktan geliyordu. Ve benimle dalga geçecek kadar da keyfi yerindeydi belli ki! Aptal şey:

-          Keyfin çok yerinde bakıyorum, benimle dalga geçtiğine göre!

Sitemle söylemiştim. Dalga geçer gibi konuşmasına devam etti. İşte tanıdığım Uras geri dönmüştü, yine içinden şeytanını çıkarmıştı:

-          Nasıl böyle uzun süre dünyadan kopabiliyorsun merak ediyorum

-          Ney?! Bak benimle dalga geçmek için yanlış bir zaman tamam mı? Ayrıca ben dünyadan kopmuyorum sadece düşüncelerime fazla yoğunlaşıyorum. Sen de dalga geçecek bahane arıyordun zaten ya hemen atla hemen, aman sakın bu fırsatı kaçırma! “Aaa hadi Asel’i küçük düşüreyim” “Aaa hadi Aselle dalga geçeyim” senin beynin anca bunlara çalışıyor zaten şu ortamda bile bunu yaptığına göre, diye sitemle seslendim karanlığa.

Ortada ne bir kıpırtı ne de Uras’tan ses vardı. İçimdeki panik duygusunu dizginlemeye çalışırken derin bir nefes aldım:

-          Uras, dedim sessizce.

Karanlıktan cevap gelmedi, artık Uras’ın ne ayak sesini ne nefes alış verişini duyuyordum. Sadece koyu bir sessizlik… Umutla tekrar seslendim:

-          Uras orada mısın?

Korkulu çıkmıştı sesim. Kendi sesimle daha da panik duygusu çöktü damarlarıma, nefesim tıkanmaya başlarken, duvarlar yakınıma gelmiş gibi hissettim. Ardından bende şok etkisi yaratan ve nefesimi birden kesen bir kadın çığlığı duydum.

Çığlığı atan ben değilsem, öyleyse kimdi?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 12, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

4Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin