Multi;DERİN
Hava kararmaya başlamıştı. Gitmem gerekiyordu. eşyalarımı toplamaya başlamıştım bile. Ben eşyalarımı toparlarken bir elin bileğimi kavradığını hissettim ve yana dönüp baktım. Buğra'yı karşımda görünce doğruldum.
"Biraz konuşabilir miyiz?" dedi çekinerek. "yanlız ikimiz." Diye de ekledi. Benimle yanlız konuşmak isteyeceği ne olabilirdi ki? Bu zamana kadar neredeyse hiç konuşmamıştık. Şimdiyse benimle yanlız konuşmak istiyordu. Hayır diyemeyeceğim için kabul ettim.
"Seni kırdım sanırım?" Dedi sorarcasına.
"Kırmadın. Canım yandı sadece." dedim. Kendimce ima ediyordum kırıldığımı fakat o bunu anlamamıştı.
"Bunun için özür dilemiştim ama sen bana arkana dönüp gittin ve benimle daha konuşmadın?" Dedi yine bir neden varsa cevabını öğrenmek istercesine.
Cevabı aslında ortadaydı. Ona kırgındım. Ama o bunu anlamıyordu. Bana sormamalıydı. 'seni kırdım SANIRIM' dememeliydi. Aslına bakılırsa sorumun cevabını da öğrenmiş oldum. Benim canım yandığı için benden özür dilemişti. Şimdi bunları düşünmemeliydim ve ona bir cevap vermeliydim. Ama söylediği gibi, ona kırılmış ve arkamı dönüp gitmiştim.
"Gitmem gerek. Hava kararmaya başladı." dedim ve konuyu değiştirmeye karar verdim. Başka türlü bir şey söyleyemezdim. Cevap vermedi ve bende eşyalarımı toplamak için, eşyalarımın olduğu yere gittim.
Hemen yanıma kurulduğu, için onunda eşyaları benimkilerin yanındaydı ve o da yanıma gelmiş eşyalarını toparlıyordu. Biraz doğrulup yüzüne doğru baktım. Yüzündeki ifadeyi çözmeye çalışıyordum. Sinirli bir hali vardı ama aynı zamanda fazla karmaşık görünüyordu da. Şuanki düşüncelerini tahmin etmekte zorlanıyordum. Ama daha çok sinirli gibi gözüktüğünden sinirli olduğunu anlayabiliyordum en azından.
Aslında buraya topluca gelmiştik, ama şimdi ben onları bırakıp eve gidiyordum. Eve geç kalmak istemiyordum. arkadaşlarımdan özür dileyip plajdan çıktım. Plajdan dışarı çıktığımda arabaların geldiği yöne, sağıma bakıyordum. Sol elimin parmaklarında önce bir gölge hissi, sonrasında parmaklarımın arasına giren uzun ama çokta ince olmayan parmakları hissettim. Elimdeki el o kadar hafif tutuyordu ki elimi, sanki incitmekten korkuyordu benim ona göre küçük kalan parmaklarımı ve ellerimi.
Soluma baktığımda yine Buğra'yı görmüştüm. Faslasıyla şaşırmıştım. Elimi tutanın o olması heyecanımı bastıramama, kalp atışlarımı düzene sokamama gibi etkiler yaratıyordu bende. Bana baktı ve gülümsedi. Tam olarak gözlerimin içine bakıyordu o güzeli deniz mavisi gözleri.
Elimi biraz daha sıkı tutmaya başladı.
"Gel benimle." dedi benim ona yaptığım gibi....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ MAVİSİ
RomanceMavi gözleri, denizi andırıyordu. Fazlasıyla büyüleyici ve derindiler. Aynı zamanda huzurlu ve ulaşılamazdılar...