Sonra söylediği o cümle geldi aklıma "bunu yapanı yaşatmam!" demek Halitin oynadığı oyuna inanmamış, sadece inanmış gibi yaparak beni kandırmayı başarmıştı.
Elinden kaçamazdım, bir adım gitsem ikinci de önümü bile göremez düşerdim. Yaptığım hatanın sonucuna razı oldum ve gözlerimi sıkıca kapatarak ölmeyi bekledim.
Yüzüme çarpan nefesiyle gözlerimi açtım. Kolumu tuttu ve kulağıma fısıldadı "şimdi arabanın yanına çök ve sakın sesini çıkarma. Sana doğru gelen birini gördüğün zaman sessizce uzaklaş buradan." bir sorun vardı ve bu sefer benimle ilgili değildi.
"neler oluyor? Niye indik arabadan?" arada bir yola bakıyordu "eğer kaçmak zorunda kalırsan arabanın kapısını açtığında çıkan ses seni ele verecektir. Güvende olman gerekiyor. Buraya saklan ve bekle. Ne olursa olsun sana doğru gelmelerine izin vermem."
Beni kollarımdan tuttu ve arabanın önünde bir yere oturttu "ne duyarsan duy sakın ortaya çıkıp kendini onlara gösterme. Ben hemen döneceğim." arabaya yaslandım ve Baybarsa güvendiğim için dediğini yaptım.
Uzaklaşan adım sesleri korkumu arttırmıştı. O gittikten dakikalar sonra karanlık bir orman ve ıssız bir yolda tek başıma kalmıştım. Köpek sesleri o kadar yakından geliyordu ki nefes alsam beni duyup buraya geleceklermiş gibi hissediyordum.
Nerede olduğuna bakmak için başımı kaldırdım hafifçe. Yolun en başında arka arkaya park etmiş iki araba ve birkaç adam vardı. Baybars, en önde duran adamın yaklaşık üç metre uzağında durmuş öfkeyle bir şeyler anlatıyordu.
Arabalarının farları yandığı için ne olup bittiğini rahatlıkla görüyordum. Şimdi neden Baybarsın arabasının mat siyah olduğunu anlamıştım. Karanlıkta zerre kadar parlamıyordu.
Tekrar başımı uzattım. Bu sefer en önde duran adamın silahının namlusu, Baybarsın başına çevriliydi. O silahın ateş alma ihtimalini düşününce yüreğim ağzıma gelmişti.
Neden böyle olduğunu bilmiyordum ama ona zarar verecekleri hissi canımı yakıyordu. Baybars ise korkması gerektiği yerde gayet rahat bir tavırla konuşmaya devam ediyordu.
Adam silahını indirdi ve adamlarına bir şey söyledi. Lafı daha bitmeden, adamlar araçlara binmişti bile. Adam, Baybarsın dibine kadar yaklaştı ve gülümsedi. Söylediği şey, Baybarsın deliye dönmesine sebep olmuştu.
Adam bana doğru baktığı an başımı geri çektim ve geriye yaslandım. Beni görmesi imkansızdı ama göz göze gelmek bile beni korkutuyordu. Elimi göğsüme bastırdım ve sakinleşmeye çalıştım.
Başımı tekrar çevirdiğim zaman adamların gitmiş olduğunu gördüm. Fakat Baybarsı göremedim. Başımı geri çektiğim zaman yanımda durduğunu fark edince istemsizce çığlık attım.
Yüzüme bakıyordu. Ayağa kalkmak için elimi uzattım fakat her zaman yaptığı gibi tutmadı. Birinin elini tutup kaldırmak ne kadar zor olabilirdi ki? Arabaya tutundum kalktım "neler oluyor? Kim bu adamlar?"
"arabaya binermisin? Herkesin olduğu gibi benim de düşmanlarım var." gayet açıklayıcı olmuştu. Arabaya bindik ve ana yola geri döndü "ben neden senin arabanın mat siyah olduğunu anladım. Çünkü karanlıkta parlamıyor."
Başını salladı "günaydın diyelim o zaman. Bu arabanın her yeri özel olarak yapıldı. Karanlıkta asla parlamaz. Lastiklerin jantları bile siyah ve mattır." insalar neleri düşünüp de üretiyordu "kaza yaptırmaya tam bilet yani"
Bir tek tuşa bastığı an aynalardaki koruma kapağı kalktı "bunu da mı sen yaptın?" herhangi başka bir engel için tedbir amaçlı hızını artırmıştı "tehlike anında ayna, far ve plaka gibi tek ışık kaynağıyla bile çok fazla parlayan bölümler kapaklarla kapanıyor. İstediğin zaman açıp kapatabilirsin." dedi az önce bastığı düğmeyi işaret ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESİR RUHLAR ALEMİ
RomansaGeçmiş hayatını kaybetmiş Ayza, kazada ailesi ölünce bırakıldığı yetimhaneden ayrılıp bir medyumun yanında çalışmaya başlar Hem lise öğrencisi olan hem de medyum Lal'ın yanında çalışan Ayza on sekizinci yaş gününde tamamen ortaya çıkan yeteneği say...