7

731 63 60
                                    

Şu anda sorgulamam gereken bir sürü konu vardı. Birincisi bu kadın benim ortaya attığım yalanı nasıl öğrenmişti? İkincisi Halit beyin, bu kadınla ne gibi bir bağlantısı vardı? Üçüncüsü neden Baybars bey her an burayı ateşe verecekmiş gibi burnundan soluyordu.

Bu kadar sorunun içinde tek bir cevap vardı o da yine kendimi saçma sapan bir duruma düşürmeyi başarmıştım.

Medyum Lâl kulağıma doğru eğildi ve ürkütücü bir ses tonuyla "söyleceğim her şeyi kabul edersen yalanın ortaya çıkmaz." dedi. Üstü kapalı ya da açık açık beni tehdit ediyordu.

Onun karşısında yalancı durumuna düşmenin düşüncesi bile kötüydü. Neden bilmiyordum ama kalkıp bana 'Böyle bir şeyi yapmandaki amaç neydi? Kime ne kanıtlamaya çalıştın?" dese verecek bir cevabım olmadığı için gözlerim dolu dolu "tamam... Ne istersen yapacağım." dedim.

Belki düşüncelerimi gören olsa fazla abarttın bu meseleyi diyecekti. Bunca zaman insanlara çok kolay yalan söylemiştim. Doğruların ortaya çıktığı zaman da gelmişti önüme fakat bu sefer farklıydı.

Yanımıza gelmiş ve Halit beyin tam karşısında durmuştu "senin burada ne işin var?" dişlerinin arasından boğuk çıkan sesi ortamı buz gibi etmeye yetmişti. Halit beyden başka kimseye odaklanmayan gözleri kısa süreliğine diğerlerine kaydı ve tekrar dikkatini topladı "çok sevgili ablamla güzel bir yemek yemeye geldim."

Medyum Lâlin kardeşi Halit beydi... Öyle mi? Duysam da inanmazdım. Bir saniye duymuştum ama aralarında en küçük bir benzerlik bile yoktu. Baybars, önce Lâl ile göz teması kurdu. Çok geçmeden amcamın evlatlığı diye tanıttığım adamı fark etmişti.

Yavaşça bana döndü "neden üvey kuzenin, bir koruma gibi burada dikilmiş bekliyor?" Medyum Lâl anlaşmaya çabuk uyduğunu göstermek için hemen araya girmişti "ben de Ayzayla onu konuşuyordum. Bu benim oğlum Selim. Babası küçükken bırakıp gittiği için maddi sıkıntıya düştüm. Sağ olsun Ayzanın amcası da bizi gördü ve oğlumu büyütmek için evlat edindi. Çok geçmeden Selimin gönlü, Ayzaya kaydı fakat bu kız inat ediyor. Biz de Selimin dayısıyla birlite Ayzayı ikna etmeye geldik." dedi. Cidden bu kadarını ben de beklemiyordum.

Baybars, Halit beye bir adım daha yaklaştı "benim nefes aldığım bir yerin yanından bile geçerken iki kere düşün demiştim. Sürekli buraya geldiğimi bile bile inatla buraya gelmeyi mi seçtin?" Halit bey başıyla beni işaret etti "Ayzayı başka türlü konuşmaya ikna edemezdik. Hele ki başka bir mekana hiç gelmezdi. Biz de..."

Öfkeliydi, her kelimesinde sesi biraz daha yükseliyordu "siz de... Kız istemiyorum demesine rağmen kalkıp çalıştığı yerde sıkıştırmaya çalıştınız. Müşterisiniz sonuçta sizi kovma gibi  bir ihtimali de yok. Zaten böyle bir şey yapsa işinden olur."

Kavgadan rahatsız olan müşterilerin çoğu yavaş yavaş gidiyordu. Neredeyse salonun yarısı boşalmıştı "Selimle evlense çalışmaya ihtiyacı kalmaz." Lâlin sözlerine karşılık alay edercesine güldü "bu kız kendi ailesinden bile para almayı kabul etmeyecek kadar gururlu. Kendi alın teriyle kazandığı parayla geçinmeye çalışan bir insanın kalkıp da koca parası yemesini mi bekliyorsunuz?"

Sözleri içime batmıştı sanki. Daha fazla dayanamayarak ağlamaya başlamıştım "bana bak Halit! Ne yapmaya çalıştığının farkındayım. Bu sana son ikazım, bir daha seni benim göz gezdirdiğim herhangi bir tarafa görürsem yemin ederim ki kafanı bedeninden ayırmak için kendime engel olmam."

Aralarında çok büyük bir düşmanlık vardı sanırım. Basit olmayacak kadar kin dolu bir düşmanlıktı. Onu izlediğimi fark edince nihayet bana bakmıştı "işin bitince yanıma gelir misin?" başımı salladığım zaman masasına doğru ilerlemişti.

ESİR RUHLAR ALEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin