Sabah uyandığımda saat tam 6 ydı
Yataktan firlayip lavaboya attim kendimi. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fircaladim aceleyle. Sonra ne giycegime karar vermek icin giysi dolabimi açtım. Bi türlü karar vermezken mesaj sesini duydum telefonu elime alip açtım mesaji
Kimden: Beyza
Kime: öykü
Mesaj: geçen Cansu nun doğum gününde giydiğin siyah elbiseyi giy, altina da siyah uzun cizmelerini ustune sende unuttugum deri ceketi giy hafifte makyaj yap saclarini tara kalsın optum canim :**
Beyzanin zevkine güvenip dedigi elbiseyi giydim. Hafif makyaj yaptım. Doğum günümde hediye gelen parfumden sıktım. Saclarim icin fazla ugrasmama gerek yoktu. Simsiyah dumduz nerdeyse belime kadar uzanan saclara sahiptim. Buda isimi kolaylastiriyordu.
Kağan in gelmesine dakikalar vardı. Aynada son bir kez daha görüntüme bakıp gülümsedim. Iyi gorunuyordum.Kapinin calmasiyla umarım bir aksilik cikmaz diyerek assagi indim.
Kağani görür görmez aptal bi gülümseme oluştu yuzume. Ama Kağan benim aksime ifadesiz bir şekilde bana bakiyordu.
Nereye gideceğimizi bilmiyordum. Sorsam cevap verir miydi acaba? Denemekten bişey kaybetmezdim ya dimi canım.
"Şey.. nereye gidiyoruz acaba?"
Ilk kelimede şey dediğime inanamiyorum.
Al iste cevap vermedi derken yanildigimi fark ettim.
"Bu haftasonu 2 günlüğüne kaçırıyorum seni" dedi. Ve onden arabasının yanina gitmeye basladi. Arabası simsiyahti ayni onun kıyafetleri gibi.
Bugun bende siyah giyerek bütünluyordum birbirimizi.
Ön kapımi acarak oturmami soyledi. Saka lan saka . Kağan ve kapı acmak ha? Guldurmeyin benii.
Arabaya bindigimizden beri hic konusmadik. Onu henüz daha tanımıyordum ve onun beni iki gunluk te kacirmasina izin mi veriyordum?
Aman ne sacmaliyorum ben. Ben degilmiydim onu görmek icin can atan? Simdi şansı yakalamista begenmiyorum.
Bu düşüncelerden arinip onu izlemeye koyuldum. Aklima ilk karsilastigimiz gun geldi ve gulmeden edemedim.
Gene yağmurlu bir gündü. Ve ben sinemadan cikmistim. Tek basima sinemaya gitmistim. Bu ayri bir ironi biliyorum ama neyse konumuz bu değil şimdi.
siyah bir arabanin caminda kendimi incelerken cam acilmasin mi? Biliyorum tam bir rezilim. Meğer kırmızı ışıkmis ve onun icin duruyormus. Bende park edilmis araba sandim canim ne bileyim.
Icindeki kisiye bile bakamazken utancimdan, içerideki ses "atla" dedi. Hemde dünyanın en guzel sesii..
"Ne diyosun sen be?" Diye cikistim hemen.
"Cemkirmeyi birak yagmurda sirilsiklam olacaksin" dediğinde ışığın süresi ne baktim son 10 saniyesi vardi. Islanmak istemedim ve bindim.
Arabadayken ona o kadar uzun bakmis olmaliyim ki "çok mu etkilendin" demişti. Ve biz böylece tanışmış olmuştuk.
"Cok mu etkilendin?"
"Hı?" Olamaz ben bunlari dusunurken gene öküz gibi daldim çocuğa ve ikinci sefer rezil oldum. Aferim öykü sana.
"Telefonun çalıyor" dedi donuk bir sesle.
O anda fark ettim telefonumun çaldığıni. Cocuk elimi ayağıma dolastiriyordu resmen. Telefonu cantadan cikartiyim derken telefon kaydi yere düştü. Aksilikler hep ust uste gelir ya.
"Kimmiş" dedi. Ya sabır bu cocuk benle dalga mi geçiyordu?
"Farkindaysan telefon yerde daha gormedim" diye cemkirdim. O sirada telefonda sustu. Al işte. Hep senin yüzünden Kağan bey. Elimi ayagima dolastiriyosunuz.
"Benim yüzümden mi ? O senin sakarligin olmasin."
Haydaa bu çocuk benim düşüncelerimimi okuyor du yoksa ben biraz önceki cümleyi seslimi söylemiştim. Yuzumden bi cevap beklediğim belli oldu ki "sesli söyledin" dedi ve güldü.
Güldü mü dedim ben şimdi? Dur bakiyim? Ayni donuk surat iste. Yanlis mi gordum acaba??
-----
2 saatlik bir yolculuktan sonra. Durdu ve arabadan indi. Bu geldik demek oluyordu galiba.
Bende indim ve gördüğüm manzara karşısında şok oldum.