Jimin
"Taehyung, artık pes etmelisin." Otomatın önünde sürekli para atıp köşedeki tavşanı yakalamaya çalışan Taehyung'a söylendim. Bir yanım eve gitmek ve uyumak isterken, diğer yanım onu bu şekilde doyasıya izlemek istiyordu.
Süre bittiğinde ve ışıklar 749384.ye söndüğünde suratını astı."Hadi ama, çok yaklaşmıştım! Jimin, bir daha para at." Onun bu çocuksu halleri çok hoşuma gidiyordu fakat dönme dolapta parmağımla dalga geçtiği için ona bunu belli etmek istemiyordum. Biraz süründürmeliydim. Aslında parmak olayı da hoşuma gitmişti ancak anlarsınız işte, şuan boş yere trip atmak istiyordum ve bu hoşuma gidiyordu.
"Makine sayemizde zengin oldu." Bir kez daha para attım.
"Bu son. Ama bu sefer kesin yakalayacağım." Kendi kendine mırıldanırken bir yandan da sağ sol yaparak kolu hareket ettirmeye başladı.
"Sabahtan beri bunu söyleyip tekrar başlıyorsun. Ben gidiyorum," dedim ve gider gibi yaptım. Tabii ki gitmeyecektim, bu sadece bir kandırmacaydı.
"Yah bekle! Ah yine yakalayamadım. Sikerim ben böyle makineyi ama!" Dudaklarından duyduğum ilk küfüre gülmemek için dudaklarımı bastırırken arkam ona dönük olduğu için dua ediyordum. Arkamdan bana beklemesi için seslenirken diğer yandan da oyunu kaybetmesine yakarıyordu. "Jimin, son kez para atsan?" Onu dinlemeden ve aptalca sırıtarak ilerlerken arkamdan gelen seslerden makineye tekme attığını anlamıştım. "İnsan bir bekler ama insaf ya!"
Büyük adımlarıyla hızla yanıma ulaştı ve kolumu tuttu. Hadi ama, bu kadar utangaç olma, Taehyung. Cidden kolumu mu tutacaksın? Kolumdaki eli çekerek parmaklarımla buluşturdum ve uzun parmakların minik parmaklarımı yok etmesine izin verdim.
Ona aşık olmaya başlıyordum ve bu his beni endişelendiriyordu. Daha önce 10.sınıftayken Jungkook adında erkek bir sevgilim olmuştu ama neden bu duyguyu ilk defa yaşıyor gibiydim? Neden sanki ilk aşkımmış gibi hissediyordum ki?
Çıkışa doğru ilerlerken, aklıma birden bir şey dank etti. "Taehyung...ım. Lavaboya gidip geleceğim. Beni bekle."
"Ben de geleyim?"
Sunduğu teklife kıkırdadım. "Beraber tuvalete girmeye meraklı olduğunu bilmiyordum. Bekle beni, 5 dakikaya gelirim."
Dağınık saçlarını eliyle daha da dağıtırken gülümsedi. "Peki."
Onu orada bırakıp aklımdaki yere doğru ilerledim. Tabii ki de tuvalete falan gideceğim yoktu. Taehyung'a onu mutlu edeceğime söz vermiştim ve bu sözü bir kez daha yerine getirmeye gidiyordum.
Adımlarımı hızlandırarak oyun makinesinin olduğu alana gittim ve para attım. Bu makineden oyuncak kapmak, küçüklükten beri tek başarım olabilirdi. Eskiden babamla sürekli gelir, bana taktiklerini öğretirdi.
Işıklar yandığında kolu sağa sola çevirerek hareket ettirmeye başladım. "3...2...1 ve... bingo." Tavşanı yakalayıp yukarı çekerken aynı zamanda keyfim de yerine gelmişti. Taehyung, sevinecekti ve bunun düşüncesi bile içimi kıpır kıpır ediyordu.
Havanın serinliği gitgide artarken montuma daha da sıkı sarılıp maskemi çektim. Ocak ayına giriyorduk ve henüz ilk kar yağmamasına rağmen kardan beter bir soğukluk vardı.
Cebimde bir şeyin titrediğini yeni fark edip elimi cebime attım. Taehyung'un telefonu benim cebimdeydi. En son fotoğraf çekinirken bende kalmış olmalıydı.
Ekranı kaydırarak kilidi açtım ve gelen mesaja baktım.
Yoongi Hyung:
'TaeTae! Daegu'daki işlerim bitti ve Seoul'a yanına geliyorum. Seni çok özledim!'Yoongi, Taehyung'un süt kardeşiydi. Bu haberle keyfim daha çok yerine gelirken, herkesin bir yöne doğru koşmasıyla kafamı telefondan ayırıp etrafa baktım.
Neden herkes çıkışa doğru koşuyordu?
Durun durun, sormam gereken soru bu değildi. Neden herkes Taehyung'u bıraktığım yere doğru koşuyordu?
*
Yarın deneme sınavım var ve ben size bölüm atıyorum kıymetimi bildin idpwjdoshf

ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 weeks | vmin ✓
Fanfiction❝Beynimde tümör var ve 3 hafta içinde öleceğimi söylediler. Güzel geçirmeme yardım eder misin?❞ [tamamlandı.] [bu fici yazarken yaşadığım duygulara ithafen...]