☽ twenty three

10.7K 625 281
                                    

Buradan Kim Taehyung'un doğum gününü kutluyorum (sanki görecek burdan aq yazdığım yazıya bak orğwıfiskcşsj).

Doğum gününde böyle bir bölüm yayınlamak kötü oldu ama, üzgünüm... #WePurpleUTaehyung 💜

*

Tarih; 31 Aralık Aralık 2017

Yer; Seoul National Cemetery/Seul Ulusal Mezarlık

Jimin, ailesinin ölümünden sonra ilk defa bu yere gelirken içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. Bu yer, bu hayattaki tüm sevdiklerini ondan almıştı.

Taehyung'un ölümünden 3 gün geçmişti ve defnedilirken buraya gelme cesaretini bulamadığı için yeni ziyaretine geliyordu. Tek değildi, yanında Taehyung'un çok sevdiği 3 şeyi de getirmişti.

Mezar taşlarının arasından geçerken, arkasında bir şey demeden gelen Yoongi'ye baktı. Olayın yaşandığı gece Taehyung'un telefonuna geri döneceğine dair bir mesaj atmıştı ve Taehyung bu mesajı bile görememişti.

Hala daha aklı almıyor, buna inanmak istemiyordu ve sürekli rüyada olup olmadığını kontrol etmek istercesine kendisini cimcikliyordu. Ancak rüyada değildi, ne yazık ki.

Diğer mezarlıklara göre toprağı ıslak, yeni defnedildiği belli olan mezarlığın yanına doğru ilerlediler.

Kim Taehyung
Doğum Tarihi: 30 Aralık 1995
Ölüm Tarihi: 28 Aralık 2017

Hayat ne kadar da acımasızdı. Dün, onun doğum günüydü ve doğum gününden iki gün önce hayata gözlerini yummuştu. Jimin, kendisine kızdı.

Doğum gününde onu yalnız bıraktığı için Taehyung ona kızmış olacaktı.

Sıcacık kollardan alınıp, soğuk ve kuru toprağa gömülürken onu yalnız bıraktığı için Taehyung ona kızmış olacaktı.

Jimin, kendisini asla affetmeyecekti.

"Ben... daha sonra geleceğim. Dışarıda bekliyorum. Sen çıktıktan sonra gelmek istiyorum," dedi Yoongi'ye.

Uykusuzluktan olsa gerek ki kızarmış gözlerini kendisiyle aynı boydaki çocuğa doğrulttu ve kafasını salladı. "Nasıl istersen."

Ardından Jimin, birbirine hasret kalan abi kardeşi baş başa bırakarak arkasınıı döndü ve göz yaşlarını serbest bırakarak ıssız yeri terk etti.

Yoongi'den

Adımlarım ıssız ve ıslak toprak kokusunun yoğun olduğu mezarlığa doğru ilerlerken, hala inanamıyordum. Durgundum ve hangi duyguyu hissedeceğimi bilmiyordum. Daha dört gün önce telefonda konuştuğum çocuğun, şuan elimin altındaki toprağın altında olması bana fazla, çok fazla acı veriyordu.

Haberi ilk öğrendiğimde bunu onun her zamanki şakalarından biri olduğunu sanmıştım ve Jimin'e Kore tarihinin görmediği küfürleri etmiştim. Ancak Jimin'in telefonun bir diğer ucunda hıçkırarak ağlaması, olayın ciddiyetini anlamamı sağlamıştı.

"Hey, ben geldim. Uzun süre oldu görüşmeyeli, tanıyabildin mi beni?"

Buruk bir gülümseme yerleşmişti dudaklarımda, gözlerim kıpkırmızı olmuş uykusuzluktan, tenim her zamanki gibi soluk.

"Ah, evet biraz daha olgunlaştım, boyum uzadı ve saç rengimi değiştirdim," dedim karşımdaki görüntüyle sohbet ederek.
Zorlukla yutkundum. Ne diyeceğimi bilmiyordum ve sözler adeta boğazıma düğümleniyordu. "Neden bana söylemediğin konusunda sana kızgın değilim, kırgınım. Sahi, neden bana hiç söylemedin bunu? Kardeşler abilerine her şeyleri söylemezler miydi?"

3 weeks | vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin