10. Bölüm - Kuzen

194 9 0
                                    

Kalp kırıklıkları... Asla onarılamayacak,iyileşemeyecek derin yaralardır. Bir sevgilinin sözü bir arkadaşın ihaneti bir ailenin küskünlüğü; kalp kırıklarını oluşturan en büyük etkenlerdir. Bir söz deler geçer kalbi. Bir söz koparır atar kalbi. Bir hata kaybettirir her şeyini, herkesini...

"Bir şey mi oldu?" dedi Serdel.
"Sanırım" dedim düşünceli bir şekilde. Derin bir iç çektim.
"Ne oldu?"
"Ben gitsem iyi olacak."
"Nereye ve neden?"

Gözümden kendini salan bir damla gözyaşını yavaşça sildim.

"Bir şey söyleyemem şuan Serdel. Lütfen sorgulama sadece gitmek istiyorum. "
"Tamam o zaman seni gideceğin yere bırakayım bari. "
"Hayır. Ben kendim giderim. "
"Ama..."
"Sorgulama demiştim. "
"Pekala!"

Dışarı çıkar çıkmaz gözyaşlarım deli gibi akmaya başladı. Neydi bu Baler'in amacı? Ne yapmaya çalışıyordu?

Gözlerim ağlamaktan yanıyordu. Ayakkabılarımı çıkarıp elime almış amaçsızca yürüyordum. Ama nereye gittiğimi bilmiyordum. Ağlamaktan dolayı güçlükle nefes alıyordum ve hastalığımda bunu daha da arttırıyordu. Artık yıkılmışlıkta son noktadaydım. Önümü göremiyordum. Her damlada gözlerim biraz daha kapanıyordu. Artık göz kapaklarıma engel olamıyordum. Kapanıyorlardı. Düşüp bayılmak üzereyken arkadan bir elin beni kavradığını hissettim ve kendimi o kolların arasına bıraktım.

Uyandığımda o sıcacık yatağımda yatıyordum. Yavaşça yorganı ayaklarımla itip üzerimi açtım. Yataktan kalktım ve terliklerimi giyip banyoya doğru ilerledim. Banyoda aynaya baktığımda hiçte perişan bir halde olmadığımı gördüm. Makyajım özenlice silinmiş üzerimde pijamalarım vardı.

Yüzümü yıkadım ve banyodan çıktım. Aklımda eve nasıl geldiğim? Kimin beni getirdiği gibi sorular vardı.

Alt kata inip mutfağa geçtim. Ailem hep beraber kahvaltı yapıyordu. Yine bensiz...

Sinirle sandalyemi çekip hızla oturdum. ''Dün gece...'' dedim çekince. Konuşmamla bir hepsi bana baktı.

''Ben nasıl geldim?'' dedim

''Şapşal bu ya!'' dedi ağabeyim o aptal pis sırıtışıyla.

''Artık ergenlikten çık ağabey!''

''Ağabeyinle düzgün konuş Ayza!'' dedi babam kalın ses tonuyla.

İçimden sabır çekip tekrar aileme döndüm.

''Özür dilerim'' dedim kırgın bir sesle. ''Hepinizden özür dilerim. Söylemediğim ve söylediğim şeyler için'' diye ekledim daha alçak bir sesle.

''Aslında... Biz de özür dileriz kızım. Sen bu haldeyken üzerine çok geldik.'' Dedi annem iyimserce.

''Neyi var ki?'' dedi yine uyuz ağabeyim. Sanırım bilmiyordu hasta olduğumu.

Masaya bir sandalye çekilmesiyle hepimiz sandalye çekilen yöne döndük. Onu görmemle gözlerimin yuvalarından çıkacakmışçasına açılması bir oldu. Onun ne işi vardı burada?

''Günaydın dayıcığım'' dedi yumuşak ve karizmatik bir sesle.

Dayıcığım mı? Karizmatik ses mi? Serdel...

''Dayıcığım derken?'' dedim şaşkın şaşkın.

''Kızım bu Serdel. Halanın oğlu. Kuzenin''

Şimdi kuzenini nasıl tanımıyor bu kız diyeceksiniz. Tanımıyorum çünkü hayatımda asla halamlarla görüşmemişimdir. Ne onlara gitmişimdir ne de onlar bize geldiğinde onlarla görüşmüşümdür. Onlar bize geldiğinde odamdan asla çıkmazdım. Onlar gidene kadar kapım kilitli dururdu. Hayatımda en çok nefret ettiğim kişi halam. Çünkü yıllar önce babamla annemin ayrılması için sürekli uğraşan bir şeytandı o. O zamanlarda bunu çocuk aklımla bile anlayabilmiştim. Ama bunu aileme inandıramıyordum. O zamanlar Serdel bize gelmezdi. Halamda zaten çok sık gelmezdi ama geldiğinde yaptıkları. Üvey halamdı zaten. Dedemler onu çocukken evlat edinmişlerdi...

Bir keresinde onu telefonla biriyle konuşurken yakalamıştım. Gizlice onun konuşmasını dinledim. Kadına ''bu akşam o adreste olacak. Ne yap et onu ayart. Kardeşim bu kadından kurtulmalı'' gibi şeyler diyordu. Ama ailem onları bunları anlatmama rağmen bana inanmamışlardı.

Bende ne kadar aptalım Serdel'e ailesini, soyadını sormak aklıma bile gelmemişti.

''Şeytanın tohumu...'' dedim sinirle ve masadan kalktım.

''Laflarına dikkat et kızım!'' dedi babam.

''Baba o kadından nefret ediyorum o kadınla uğraşamazken bir de çocuğu mu çıktı başımıza.''

''O senin halan onun hakkında düzgün konuşacaksın''

''Saygılarımla Serdel Bey masadan kalkıyorum.''

Sinirle odama doğru homurdanarak yürüyordum.

''Neden yakışıklı ve ibnesin ki. Hayır anlamıyorum neden bu karizmatik insanlar hep şeytan kadınların çocuğu olur?'' diye kendi kendime söylendim. O sırada tam odama girecekken bir el bileğimden tutarak beni durdurdu.

''Ayza sen kendinde misin?''

''Oldukça'' diyerek bileğimi elinden çekip odama girdim. Oda girdi ve kapıyı kapatıp kilitledi.

''Neden böyle davranıyorsun bana?'' dedi.

İç çektim. Cidden neden böyle davranıyordum ona. O bir şey yapmamıştı ki. O sadece o şeytanın çocuğuydu.

''Bilmiyorum. Ben sadece sinirliyim. Sinirimi de senden çıkıyorum.'' Dedim.

''O zaman devam et. Birkaç tane vur ki sinirin geçsin.'' Dedi ve karizmatikçe güldü.

''Seni öldürmek istemem.'''

''Annemle veya babamla sorunun nedir? Şeytanın tohumuymuşum ya'' diyip ufak bir kahkaha attı.

Şimdi oturup ona annesinin seytanlıklarını anlatmak istemiyordum. Şimdilik geçiştirmeye karar verdim.

''Hiçbir şey. Dedim ya sinirliydim. Sadece ağzıma geleni söyledim... Ben bir şey sorabilir miyim?''

''Elbette.''

''Dün gece beni sen mi getirdin ve neden buradasın?''

''Evet ben getirdim. Buradayım çünkü seni getirdiğimde ailene söyleyecek bir bahanem olmalıydı. Yani şöyle açıklayayım. Babana buraya annemle tartışıp burada kalabilir miyim diye sormaya gelmiştim dedim. Sonrada seni kapıda sızmış bir şekilde bulduğumu söyledim.''

''Çok şeytanca bir aklın var.''

''Genlerden olsa gerek'' dedi imalıca.

''Lütfen kızgın olduğumu söylemiştim.''

''Biliyorum sadece utandığını görmek beni mutlu ediyor. Utanınca çok tatlı oluyorsun.''

Sanırım daha da utanmıştım. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Yanıma biraz daha yaklaştı.

''Sanırım kendimi daha fazla tutamayacağım.'' Diyip ben daha neler olduğunu anlayamadan dudaklarıma yapıştı...

Bayan UlaşılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin