...Elimi acil durum butonuna doğru uzatmaya çalışıyordum ama gücüm yetmiyordu...
Dıt,dıt,dıt... Başucumda duran cihazın sesi kulaklarımda çınlamalara sebep oluyordu. Sanki dejavu yaşıyordum. Derin derin nefes alıp verirken ciğerlerim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. Her nefes alışımda soluğumda acı bir tat hissediyordum. Ağzımdaki maskeyi çıkarttım. İç çekip sağıma döndüm. "Ayza'm" diyip sarıldı annem. "Neden hâlâ burdayım ben?En son... Neyim var? Neden bayıldım." dedim.
Hiçbir şey söylemeden öylece yüzüme baktı ve sonra kafasını çevirdi. Gözlerinin dolduğunu -her ne kadar saklamaya çalışsa da -görebiliyordum. İkimiz de suskunduk; ta ki içeriye babam girene kadar. Beni görünce o da şaşkınlıkla hemen bana sarıldı.
2 Gün Sonra
Zırrrr! Lanet alarm sesi... Okul denen ölüm merkezinin habercisi. İsteksiz ve baygın bir şekilde yataktan kalktım. Saçım başım karışmış dün geceden kalma makyajım akmıştı. Tam bi zombi gibiydim. Hızla odamdan çıkıp banyoya koşarken yan odanın kapısı açıldı. Dışarı yavaşça çıkan abimle göz gelirken bir yandan da ikimiz de banyoya yöneliyorduk. Kapıya aynı anda geldik ve aramızda bir kapışma başladı.
"Benim acelem var abi şu halime, şu tipime bak" dedim. "Her zamanki halin Ayza" diyip kahkaha attı. "Güleyim de boşa gitmesin" diyip ittim. Tam kapıyı açıp içeri girerken bileklerimden tutup çekti. O an aklıma Baler'in yaptığı aynı şey geldi. Abimde bu fırsattan yararlanıp banyoyu kaptı. Aklıma gözleri geliyordu. O yemyeşil gözleri, pembemsi dudakları.
Şapşal abim gelip elindeki suyu yüzüme sıçrattı ve düşüncelerimin içine etti. Arkasından koşup sırtına atlayıp yere devirdim. Tuş...Sonunda evden çıkmak için hazırdım. Ayakkabılarımı giyip yola koyuldum. Okula gitmeyi istemiyordum. Baler'i görmek istemiyordum. Belki de anlatmıştı herkese benim hakkımda olanları. Anlattıysa ne yapacaktım.Okulda herkesin bana acımsar bakışlarını görmek istemiyordum.
Ani bir fren sesiyle yolun ortasında dona kaldım. Tanrım neredeyse bana araba çarpıyordu. Elim ayağım titremeye başladı. Arabanın içine baktığımda Baler'i gördüm. Arabayı kullanan Baler'di. Kafamı çevirip başka yöne baktığımda yine Baler'i gördüm. Ve sola döndüğümde yine. Ve yine,yine,yine... Her yerde o ve onun o acımsayan bakışları vardı. Korkuyordum, delirmeye başlıyordum.
Birden omzuma değen soğuk elle irkildim. Yavaşça arkama döndüğümde en yakın arkadaşım -ve sırlarımı tek bilen- Nira'yı karşımda buldum. Bir oh çekip sarıldım.
Ve işte ölüm okulun kapısına gelmiştik. Asıl macera şimdi başlıyordu. Kalbim hıphızlı atmaya başlamıştı ve ellerim titriyordu. Nira her ne kadar sakin olmamı söylese de - yolda konuşmuştuk olanları- sakin olamıyordum. Beraber içeri girdik. Girişte kimse bana bakmıyordu. İyi bir şeydi bu ama fazla umutlanmamalıydım. Sınıfa doğru yaklaştıkça kimsenin bana bakmadığını farkettim. Sadece bunla bitse keşke ama bitmiyor. Bir de sınıfa girince Baler 'i görecektim.
Sınıfa girdiğimde Baler henüz sınıfta yoktu. Az biraz rahatlamayla yerime geçtim.
Ders zili çaldı ve hoca sınıfa girdi ve hâlâ Baler gelmemişti. Derken kapı açıldı ve sınıfa o girdi. Saçlarımı geri atıp havalı bir şekilde hocadan özür diledi. O da ne? Bana doğru yaklaşıyordu. Sıramın yanına geldiğinde Nira'ya bir bakış atarak onu kaldırdı. Yanıma oturdu. hoca tahtaya geçip bir şeyler anlatmaya başladı.
Neden yanıma oturmuştu? "Bir şey demeden gittim." dedi.Bilmiyordum sanki gittiğini. Bir de gelmiş hâlâ konuşuyor. "Bir şey söylemeyecek misin? Susacak mısın öylece."dedi
"Ne demememi istiyorsun? Ben kimseye söylemediğimi sana söyledim. Bütün sırrımı sana itiraf ettim ama sen öylece çekip gittin. Hiçbir şey söylemeden gittin." Bütün sınıf bana bakıyordu. En önemlisi ise Pınar hocanın bakışıydı."Ne derdiniz varsa dışarda halledin burası bağırma, hesap sorma yeri değil!.."
" Ben...Özür dilerim öğretmenim."
" İkinizde çıkın dışarı! Derhal!"Bir şey diyemeden ikimizde dışarı çıktık." Senin yüzünden burdayız." dedim. "Bağıran sendin." diyip güldü.
"Komik bir şey görmüyorum ben."
"Gel benle."
"Orada da beni bırakıp gidesin diye mi? Hayır ben almayım."Elimden tuttu ve beni çekiştirmeye başladı. Zorla alt kata indirdi beni. Beraber kantinin en köşe yerine gittik. "Bir şey diyemedim." dedi birden. Biran duraksadı ve tekrar devam etti: "İlk defa birini bu kadar samimi hissettim ve bir şey diyemedim. Sana gerçekten değer veriyorum ve senin de bana verdiğini ve beni sevdiğini düşünüyorum. Çünkü sevmeseydin bana bunları anlatmazdın."
"Ben bilemiyorum. Bu... Ben aslında o an onları sana söylemek zorunda kaldım." diyip duygularımı saklamaya çalıştım.
"Yapma Ayza. Şuana kadar hiç kimseye söylemediğin şeyleri bana söylemenin bi anlamı olmalı."
"Ya lanet olsun ki seni başından beri seviyorum..."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Ulaşılmaz
Chick-LitUlaşılmaz değilim sadece ulaşılmak istemiyorum.Benim de kalbim var bende seviyorum ama insanların beni sevmelerine izin vermiyorum.Onları üzmek istemiyorum.Onları yarı yolda bırakmak istemiyorum.Giderken arkamda derin yaralar,büyük acılar,üzüntüler...