5. Bölüm - Biraz Eğlence

337 14 2
                                    

Nefessiz kalana kadar öpüştük. Sonra o da yanıma çimlere uzandı. Ve düşünmeye başladık.

"Anlat" dedim.
"Neyi?" dedi.
"Anlat işte kendini, aileni,yaşadıklarını,SEVGİLİLERİNİ" sevgililerini kısmını özellikle bastırarak sormuştum.
Gülümsedi anlamsızca ve cevap verdi. "Ben sanırım kayda değer pek bir şey yaşamadım. Şuana kadar sadece bir tane sevgilim oldu. Gerçekten sevdim ama beni bıraktı. Ona o kadar çok değer veriyordum ki kendimden çok onunla ilgileniyordum. Her an her saniye onu düşünüyordum..." diyip düşüncelere daldı. Parmaklarımı parkmaklarının arasından geçirip elini tuttum. Yumuşacık ve sıcacık o ellerin arasında ona bütün sevdimi göstermeye çalıştım. "Ben yaşadığım sürece her zaman yanındayım" dedim.
"Bana gerçekten değer verdiğini gözlerinden görebiliyorum zaten."
"Sen anlat. Sıra sende." dedi konuyu değiştirmek istercesine.
"Bugün değil."

Elinden tuttum ve kaldırdım. Gidiyoruz dedim. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Nereye gideceğimiz konusu hiçbir fikri yoktu. Benim bile yoktu ki. Aklıma ne eserse onu yapmak istiyordum. Çılgınca koşmak,hoplamak,eğlenmek...

 Beraber lunaparka gelmiştik. ‘’Küçükken hep lunaparka gelmek isterdim ama hastalığımdan dolayı gelemezdim. İlk gelişimizde gondolda burnum kanamaya başlamıştı ve hemen görevliler gondolu durdurmuştu. Çünkü annem feryat figan içinde durdurmaları için bağırmıştı ve ben de bayılmıştım.’’ Güldüm.

‘’Komik olan ne?’’ diye sordu.

‘’Komik olan bilerek bayılmamdı. Çünkü insanların bana o acımsar bakışlarını görmemek için kendimi bilerek bayıltmayı bile öğrenmiştim.’’

‘’Bu gerçekten ilginç olmalı.’’

‘’Öyleydi…’’

 Korku tüneli için jeton aldık ve bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladık. Oh! Neredeydi bu lanet tünel.

‘’Bence şu görevliye yerini sormalıyız’’ diyerek karşıdaki şişko ihtiyar adamı gösterdi Baler.

  İhtiyara tüneli sorduğumuzda soldaki hız treninin arkasında dedi. Ve sonunda zafer bulabilmiştik. Tam herkes yerini almış ilerlemek üzereyken hemen en sondaki trene atladık. Bütün vagonlarda el ele çiftler vardı. Yalnız bir tanesi hariç o da tam bizim önümüzde bulunan vagondaki sarışın kızlar hariç. Derken hareket etmeye başladık.

‘’Ayza bunun doğru makine olduğuna emin miyiz? Yani pek korku tüneli girişine benzemiyor. Her yer pembe.’’

 Baler haklıydı. Burası pek korku tüneline benzemiyordu.

‘’Bay şapşal. Tabii ki de emin değilim. Aceleyle bindik ikimizde yazıya bakamadım ki.’’

 Girişte kocaman bir kalbin ortasında ‘’Çift olmayanlar ve el ele tutuşmayan sevgililer giremez’’ yazıyordu.

‘’Aşk Tüneli’’ derken ikimizin de gözü parlıyordu.

‘’Sanırım yine beni öpeceksin’’ dedi.

‘’Malesef’’

 Kolunu boynuma attı ve ben de başımı omzuna yasladım. Her ilerlemede başka başka yazılar çıkıyordu.

İlk yazı: İlk tanıştığınız günü hatırlayın.

İkimizin de yüzünde şapşal bir gülümseme belirdi.

İkinci yazı: Ve en mutlu anınızı…

Üçüncü yazı: Şimdi de en kötü anınızı düşünün…

Dördüncü yazı: Ve birbirinize kenetlenin. Hiçbir şey sizden değerli değil.(Ailenizden de tabii ki J)

Ve kocaman son yazıda ‘’birbirinize aşkınızı gösterin’’ gösterin yazıyordu.

‘’Sanırım şimdi’’ dedi ve o pembemsi dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. Ayrıldığımızda öndeki çifte döndük ikimizde. Iyk! Lezbiyenler!  

İkimizde kocaman bir kahkaha atıp birbirimize sarıldık. Onu o kadar çok seviyordum ki hiç ayrılmamak istiyordum. Kısa zamanda çabucak bağlanmıştım ona.

Sıra gondolda dedi Baler. Sıra ondaydı bu sefer onun istediğine binmek zorundaydık. Her ne kadar gondola binmekten korksam da binmek zorundaydım.

‘’Ayza! Çok özür dilerim. Başka bir şeye binelim. Bu çok kötü bir fikirdi.’’

‘’Yo-Hayır. Sorun yok. Yani şuan hasta değilim yani burnum kanayamaz değil mi?’’ derken yüzümde gerginlik vardı. Yani elbette burnum kanayabilirdi. Çünkü lanet olsun ki kanserdim.

 Derin nefeslerle gondolda yerimi aldım. Baler elimden sımsıkı tuttu. ‘’Yanındayım ve merak etme asla burnunun kanamasına izin vermem’’ dedi. Dalga geçer gibi… Ve lanet gondol hareket etmeye başladı. Elimi burnuma koydum. Baler elimi burnumda çekip sıkıca tuttu. Nefesim kesiliyordu resmen. Derken dudağımda bir sıcaklık hissettim elimi dudağıma doğru getirdiğimde kan hissettim. Burnumda geldiğini anladım. Neyse ki Baler kız gibi çığlık atmakla meşguldü ki burnumun kanadığını görmedi. Hemen yan tarafa döndüm ve çantamdan peçete çıkarım burnuma tuttum ve tam o sırada Baler bana döndü. Hapşuruyomuş numarası yaptım peçeteyle burnumu sildim. Neyse ki çok kanamamıştı ki Baler görmemişti.

 İşte lanet olası hayatım buydu benim. Kimileriniz sigaralarını sevgililerinden ailelerinden saklarken ben hastalığımı saklıyordum. Onlar için güçlü kalmaya çalışıyordum. Onları üzmemek için kendimi üzüyordum…

 İniyoruz diyip düşüncelerimin içine eden Baler’e birden refleksle tokat attım. Öyle dalmıştım ki düşüncelere korkuyla attığım o tokattan ‘’ŞAK’’ diye bir ses çıkmıştı.

‘’Bay Şapşalım benim. Çok özür dilerim. Sadece…’’

‘’Açıklamak zorunda değilsin Ayza senin vurmam benim canımı acıtmaz.’’

 Ah! nefesim kesiliyordu. Kanser ciğerlerimi etkilemişti. Arada oksijene tüpüne bağlanmam gerekiyordu ki ben bugün es geçmiştim.

‘’Baler… Be-Benim… Acil gitmem lazım.’’

 Baler’i itip hızla ilerlemeye başladım ki ciğerlerim buna her ne kadar izin vermese de. Baler arkamdan koşuyordu ve benim ondan hızlı koşmaya halim yoktu. Beni yakaladı ve bileğimden tutup kendine doğru çekti.

‘’Neyin var? Ellerin buz gibi.’’ dedi.

‘’Gerçekten acelem var. Gitmem lazım lütfen bırak.’’

‘’Nereye gideceksen ben seni götürürüm’’

‘’Anlamıyor musun Baler. Özel bir şey demek ki kendim gitmek istiyorum’’ diye bağırdım biranda ve arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım. Baler arkamdan sadece bakıyordu. Neye uğradığını şaşırmış gibi bakıyordu. Haklıydı da…

Bayan UlaşılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin