3. Bölüm

13 3 2
                                    

İyi okumalar...

Sabahın ilk ışıklarında, alarmım çalmadan önce açmıştım gözlerimi. Bu biraz sinir bozucuydu. Bu kadar erken kalkmışken geri yatamazdım. Yataktan kalkıp rutin işlerimi hiç acele etmeden hallettim. Hazır erken kalkmışken güzel bir kahvaltı hazırlayabilirdim. Hatta Oğuz'u çağırırım birlikte yapardık.

Telefonumu çıkarıp kişilerden Oğuz'a bastım. Zaten annem, babam ve Oğuz dışında kayıtlarımda hiç isim yoktu. Uzun bir aramadan sonra telefona cevap verdi. ''Efendim?'' diye sordu. Sesi uykulu geliyordu. ''Kahvaltı yapmaya gel. Yani... istersen.'' diye evire çevire onu davet etmiş oldum. Esnediğini duyduktan sonra ise yanıtladı. ''İhtiyacım var'' diye son harfi uzatarak konuştu. ''Neye?'' diye sordum ardından ''Kahvaltıma mı?'' diye ekledim.

''Hayır, uykuya.'' Ardından telefon suratıma kapanıverdi.

Kahvaltım için krep yapmıştım. ilk üç dışında başarıyla yapabilmiştim. Çayımla birlikte yedikten sonra hazırlanıp okula geçecektim, Oğuz bugün gelmeyeceğini, yorgun olduğunu söylemişti. Keyifli geçen bir kahvaltının ardından hazırlanmaya odama geçtim. Havalar soğumaya başlamıştı bu yüzden kot pantolon ve siyah tişörtümün üzerine giyecek bir ceket aldım ve evden çıktım. Okula vardığımda hiç beklemeden sınıfıma doğru ilerlemeye başladım. Sınıf kapısına vardığımda yeniden gördüm onu. Yanımdan geçerek tahminimce kendi sınıfına doğru ilerliyordu. Ardından biraz daha baktım ve sınıftan içeriye giriş yaptım. En arka sıralardan birine yerleştim. Hocamız içeriye girerek bizi selamladığında bir çoğumuz da onu selamlarken ben ses etmedim. Selamlama işi bittikten sonra direk konuya girdi. Önemli bir duyurudu olduğunu açıkladı.

''Evet gençler. Bugün karşınıza güzel bir haberle geldim. Okulumuz yarın düzenlenecek olan kimsesiz çocuklar adına yapılacak yardım davetine davet edildi ve herhangi bir sınıf seçebileceğimiz söylendi. Disiplinli ve saygın insanlar olduğunuzdan sizler seçildiniz. Bu davete gitmeniz seçtiğiniz mesleki bölümünüzde çok önemli yararlar sağlayacak bu yüzden gitmenizi öneriyorum. Ders bitimi davetiyelerinizi masamdan alabilirsiniz. Ve unutmayın ki bu davet ülkemizin önemli bireyleri tarafından yapılacaktır ve bir çok önemli insan da orada bulunacak.Dikkatli davranmanızı tavsiye ediyorum.''

Ders bitimi ben de herkes gibi davetiyemi almıştım ve şimdi ise elimdeki davetiyeyi incelerken üniversite koridorlarında yürüyordum. Elimdeki davetiye hiç bana göre bir şey değildi. Gezmeyi, eğlenmeyi veya davetleri sevmezdim. Ve bu üzerindeki işlemelerden aşırı varlıklı bir davet olduğunu bağıran davetiye de bunlardan hoşlanmadığımın kanıtıydı. Gitmem gerekli miydi bilmiyordum. Bu davetin bana iyi bir derece sağlayacağının da farkındaydım ama gerçekten gitmek istiyor muyum istemiyor muyum bilmiyordum. Okulun da neden böyle bir şey yapmış olduğunu anlamış değildim. Aslında bunu yapan okul değil bu daveti verecek  varlıklı insanlardı ve neden bu davete bir grup öðrencileri çağırıyorlardı ki?

Bu düşünceleri boş verdim. Kafeteryaya vardım. Biraz kitap okuyup bitki çayı içebilirdim.

Kafeteryada büyük bir kuyruk olmadığından, ben varana kadar sıra bana gelmişti bile. İstediğimi iletmek için geçtiğim sırada arkama da biri geçti. İstem dışı arkamı döndüğümde ara sıra dikizleyip bir ara takip bile ettiğim Vural'la göz göze geldim. Utandığımı hissettim ve bunu belli etmemek için hemen önüme döndüm. Kafeteryayla ilgilenen kadın bu işten fazla bıktığını belirten bir şekilde suratıma baktı. Keşke benim onun bıkkınlığını anladığım gibi o da ne istediğimi anlasaydı böylece boş diyaloglara girmemiş olurdum. Hatta arkamda o varken konuşabilecek miydim pek emin değildim. Onu takip etmiş olmamdan mıydı bilmiyorum ama çekiniyordum. O onu takip ettiğimi bile bilmezken ben bu utancın içinde boğuluyordum.

ÖLÜMÜN ESİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin