" Jotaro-san her şey hazır. Yarın saat 8' de "Tonio's" a gel ."
°
°
°Okyanus mavisi gözleri, ufukta geziniyordu. Güneşin yeni batmasının etkisiyle havada yoğun bir kızıllık vardı. Bu denizin yüzeyine yansıyarak hoş bir görüntü oluşturuyordu. Bulutlar ise her zamankinden daha açıktı..
Güzel bir akşamüstü..
°°°
Şu anki tek dileği, bu akşamın zaman kaybından ibaret olmamasıydı.
Hâlâ daha, aklında kuşkular fazlasıyla vardı. Bu kişinin ne kadar güvenilir olduğu , hiçbir zaman yanıtlanamayacak bir soru gibiydi... Onunla görüşerek aldıkları riske değip değmediği bile tartışılırdı...
Cebinden elini çıkardı ve bileğindeki "tag heuer" saatine baktı. Saatin 8 olmasına yaklaşık beş dakika vardı fakat buluşacakları yere neredeyse varmıştı .. Adımlarını yavaşlattı. Muhtemelen Josukeler en az yarım saat önceden gitmişlerdi.
Önce yanlarına gitmeyi düşündü.
Anında bunun yanlış bir karar olduğunu farketti.
Jotaro'nun onların gürültüsünü fazladan beş dakika çekmeye niyeti yoktu.
Zaten yeterince uzun bir akşam olacaktı.
°
°
°
Dükkanın ağır demir kapasını yavaşça ittirdi. Etrafına bakındı . Yine her zamanki gibi kalabalıktı. Gözleri beş kişiyi arıyordu.
Şansına , onu bekleyenleri bulması pek zor olmadı.
"JOTARO-SANNN! BURDAYIZ!"
Yare yare daze...
Jotaro , Josuke'nin bağırdığı yöne doğru yöneldi. Masada her zamanki "duwang-gang" ve Rohan vardı.
Sandalyesini yavaşça çekerek Josuke ve Koichi'nin ortasına oturdu.
Jotaro'nun rahatsız olduğu gürültü başlamıştı bile..
Masadakilerin sesi kalabalığınkine karışıyordu.Josuke ve Rohan şiddetli bir atışmaya tutulmuşlardı ve Koichi de okulda söylenen şeyi -belki de yirminci kez- Okuyasu'ya anlatmaya çalışıyordu.
Jotaro 'etrafındaki dörtlünün bu kadar yakın olmasına gülümsedi. Aslında onların yanında olmaktan nefret etmiyordu. Bu sadece onu biraz üzüyordu .
Kaybettiği şeyleri ona anımsatıyordu...
Jotaro, sessizce masada oturmaya devam etti.
Geçmiş...
Onu içine çekiyordu.
Yaptığı hatalar ...
Yüzüstü bıraktığı kişiler...
Kaçırdığı fırsatlar...
Artık bunları düşünmek istemiyordu. Geçmiş onun hiç yenemediği düşmanı gibiydi. Ne kadar güçlü olursa olsun hiçbir zaman ondan kaçamıyordu. Bu da onu zihinsel ve fiziksek olarak yıpratıyordu.Ama ne kadar denerse denesin yaşadıklarını geride bırakamıyordu.
°
°
°Aklına gelen tek düşünce hiçbir şeye layık olmadığıydı.