Mavi gözleri dehşet taşıyordu. Ama adım attığı yolda yürümekten pişmanlık duymamaya kararlıydı. Yutkundu. Gencer ise o anda bir kahkaha attı.
Eray sorgulayan gözlerle Gencer'e baktı. Gencer başını göğe kaldırarak:
"Kaan hoca! Sıkıntı var mı?"
Gözleri ayrık üst dişleri öne doğru çıkık zayıf adam grikanatlı atın üzerinden el salladı.
"Gencer hoca..! Sıkıntı yok" derken dengesini kaybederek attan yere düştü.
Gencer gülmemek için kendini zor tuttu. Eray şaşkınlıkla yerdeki adama baktı. Adam kalçasını ovarak ayağı kalktı. Utangaç bir şekilde sırıtarak:
"Hehehe! At yeni de... Denge tutamıyor. Bu delikanlı kim?" diye sordu başıyla Eray'ı göstererek
Gencer bozuntuya vermedi.
"Eray... Yeni alfamız"
Adamın gözleri iri iri açılırken gülümsedi.
"Vayy! Hoşgeldin genç. Ben Kaan sıradışı hayvan uzmanıyım"
Eray tuhaf bir ifade ile Kaan'ı süzdü. Hemen sonra tokalaşarak.
"Ben de memnun oldum... Hocam"
Kaan elindeki valize bakarak
"O zaman tutmayım sizi. Sen yerleş konuşuruz yine, buralardayım."
Kaan hoca ile vedalaşınca yollarına devam ettiler.
Eray:
"Şimdi ben sana hoca mı diyeceğim?"
Gencer havalı havalı güldü.
"Harley'de öyle derler."
Eray merakla sordu
"Nedir bu HARLEY?"
Gencer derin bir nefes alarak karşısında duran taş binayı gösterdi.
"Harley tam olarak bu."
Eray başını kaldırıp binaya baktı. Ortaçağ kalelerini andıran büyük taştan bir yapıydı. Taş köprüden bakıldığında 5 katlı görünen ama ortası 3 katkı masal diyarından fırlamış kadar mistik bir görünüme sahipti. Gencer de Eray ile birlikte binayı süzdü.
"Soldan veya sağdan bakıldığında beş katı görünüyor ama tam karşıdan bakıldığında üç katlıdır. Bu görüntü farklılığının sebebi ise okulun iki yüzünün farklı mimari özellikler barındırmasıdır."
"Ne gibi?"
"Beni takip et!"
Eray'ın aklı iyice karıştı. Sorularına cevap istiyordu ama isyan etmek yerine Gencer'i takip etti. Önce kale kapılarını andıran geniş bir kapıdan geçtiler. Orta çağ motifleri ile dolu geniş bir hole geldiler. Burada gotik tarzı merdivenlerden yukarı çıktılar.
Sarı yaldız kenarlı yağlı boya tablolar duvarları süslüyordu. Yukarı çıkarken Eray ilk sorusunu sordu."Burası okul mu?"
Gencer sabırla cevapladı.
"Evet burası bir okul. Biz burada özel çocukları eğitiriz. Tıpkı diğer okullar gibi. Ama Harley'i diger okullardan ayıran esas şey: normal okullar bilgiyi bilmeyen çocuklara bilgiyi öğretir. Bilgi onlarda yoktur. Oysa Harley'in öğrencileri bilgiyi daha doğrusu yeteneği doğuştan taşırlar. Biz onlara sadece bu yeteneği kontrol altına almalarını ve yönetmenlerini öğretiriz."
Eray merdivenin son basamağında sordu.
"Neden Harley? Yani ismi.."
Gencer hoca birkaç adım ileriye attı. Büyük bir portrenin önünde durdu. Portrede iri gözlü, çizgili yüzlü, kumral ve dalgalı saçlı bir kadın gülümseyerek bakıyordu. Üzerinde bembeyaz tüylerle çevrili beyaz oldukça demode bir elbise ve başında eski zamanlarda kullanılan beyaz telli şapkalardan vardı. Gencer hoca parmağı ile tabloyu işaret etti.