Zamanın Suyu

20 2 0
                                    

Temiz hava gökyüzünde dans ediyordu. Kavak ağacının yaprakları şarkıların söylemeye başlamıştı. O cumartesi sabahı kahvaltıdan sonra Eray söylene söylene üst kata kadar çıktı.
"Sana Genco demekte haklılar. Ne olmuş Yasmin bana gezdirdiyse köyü, Maya'ya ne gerek var!"
Derken kızlar salonunun kapısının önüne geldi. Kapıyı daha açmadan kapı açıldı. Maya çekici bakışlar atarak:
"Hazırsan gidelim." dedi
Koyu renk kot pantolon ve salaş siyah tişörtü ile oldukça çekici görünüyordu.
Eray huzursuz bir ses tonuyla başını olumlu anlamda salladı.
Maya, Yeşil, kumaş ceketini üzerine geçirirken:
"Gidelim o zaman." dedi.
Eray sessizce takip etti.
Okulun kapısından bahçeye çıktıklarında Maya gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldı. Ardından konuşmadan devam etti. Ormanın derinliklerine geldiklerinde Eray panikle konuştu.
"Eyvah, asamı yanıma almayı unuttum!" Ardından biraz çekinerek:
"Biraz bekleyebilir misin? Hemen gidip, alır dönerim." Maya'ya ilk seferde böyle bir ricada bulunmak Eray'ı rahatsız etmişti.
Maya yana doğru döndü.
"Merak etme, o asanın yanında olması hiçbir şey değiştirmez senin için."
Eray'ın morali bozuldu. Savunmacı bir edayla:
"Neden? Tamam şimdilik sizin kadar iyi değilim ama ben de yavaş yavaş nesnelere hükmetmeyi başardım."
Maya kendinden emin bir şekilde gülümsedi.
"Senin için derken bir öğrenci için; yani hepimiz için."
Eray afalladı.
"Nasıl yani?"
Maya yeniden yana doğru döndü.
"O asaların hiçbir işe yaradığı yok!"
Eray daha çok afalladı. Bir an bunun mümkün olmayacağını düşündü. Ardından Baran'ın asa ile nesneleri büyütüp küçülttüğünü hatırladı.
Ardından Maya'ya savunmacı bir ses tonuyla:
"Hiç kimse asa olmadan yetenek kullanamaz."
Maya ellerini iki yana açıp:
"Yapamıyorlar çünkü asa olmadan yeteneklerini kullanamayacaklarına inanıyorlar."
Ardından bilge bir gülüş attı.
"Unutma yapamayacağına inanıyorsan zaten yapamazsın..." dedi. Eray, Maya'nın gözlerinin içine baktı, yutkundu. Konuşmak yerine sessiz kalmayı tercih etti. Ardından yola dönerek yürümeye devam ettiler.
Ahşap köprüden geçerken Maya, Eray'a:
"Şu suya iyi bak!" Dedi.
Eray ayaklarının altından akan koyu yeşil, berrak suya hayranlıkla baktı. Konuşmadan, hızlı adımlarla devam ettiler.
Köye vardıklarında Maya koyu mavi renkteki bir dükkana girdi. Bu dükkan da tıpkı diğerleri gibi üstü ev altı dükkan formatlı mimariye sahipti. İçeride çeşit çeşit aynalar vardı.
Maya seslendi:
"Eunmeil, Eunmeil burda mısın?"
Sırtı kamburlaşmış, gözlüklü, yaşlı bir Uzakdoğulu adam içerdeki odadan çıktı.
Saygılı bir şekilde gülümsedi.
"Hoşgeldiniz bayan alfa. Size nasıl yardımcı olabilirim?"
Maya sıcak bir şekilde gülümsedi.
"Merhaba Eunmeil görüşmeyeli umarım iyisindir."
Adam saygıyla eğildi. Maya, Eray'a dönerek:
"Eunmeil; yanımdaki arkadaşım benim takım eşim. Eğer iznin olursa ona göstermek istediğim bir şey var."
Adam Maya'nın ne istediğini iyi anladı.
"Elbette." diyerek kapıyı gösterdi. Eray'la gözgöze geldiklerinde ona da başını yarım eğerek, saygıyla selam verdi. Eray adama gülümsedi ve Maya'yı takip etti. İki kat aşağı indikten sonra büyük cam kanatlarla dolu depoya geldiler. Maya yürürken konuştu.
"Eunmeil eski bir idam mahkumu. Vaktiyle Baekje Kralı Muryong'un generali iken idam cezasına çarptırıldı. Ardından ben Baekje'ye gidip onu buraya getirdim. Şimdi burada günlerini cam yaparak geçiriyor." dedi ve devasa bir cam parçasının önüne geldi. Maya ceketinin iç cebindeki gül ağacı asayı çıkarıp Eray'a uzattı.
"Bunu kır "
Eray şaşırdı:
"Nasıl yani?"
Maya sakinliğini bozmayarak:
"Asa ile enerjini topla ve camları kır" dedi. Eray anlam veremese de Maya'nın istediğini yaptı. Camlar kırılmadı ama boydan boya çatladı.
Maya imalı bakışlar atarak elini uzattı. Eray asayı verdi.
Maya yanındaki camı işaret ederek:
"Şimdi aynı şeyi asa olmadan yap lütfen."
Eray başını iki yana salladı. Ardından cama parmaklarını dayadı. Cam odaklandı, enerjisini toplamaya çalıştı, dokundu ama camda en ufak bir hasar oluşmadı.
Maya derin bir nefes aldı.
"Seyret." dedi. Asayı çatlayan cama doğrulttu. Sırıtarak:
"İsraf olmasın."
Ardından odaklandı ve cam binbir parçaya ayrıldı.
Eray cam parçalarından uzaklaştı. Maya hiç vakit kaybetmeden diğer cama döndü. Asayı Eray'a uzatarak:
"Rica etsem tutar mısın?"
Eray başını olumlu anlamda salladı. Maya derin bir nefes aldıktan sonra parmaklarını cama dayadı. Odaklandı ve cam binbir parçaya bölündü.
Eray dehşet içinde:
"Bunu nasıl yaptın?" diye sordu?
Maya havalı bir gülüş attı.
"Dedim ya, sadece odaklandım."
Eray çıkıştı.
"Ben de odaklanmıştım."
Maya bilgin bir eda ile:
"Çünkü sen yapabileceğine inanmadın."
Haklıydı. Eray inanmamıştı ama bunu Maya'ya itiraf etmek yerine konuyu değiştirmeye çalıştı.
"Bunları birleştirebilir misin?"
Maya muzip bir bakış attı.
"Birleştirmeyi bilmiyorum. Hadi gidelim." dedi ve üst kata doğru yöneldi.
Dükkandan çıktıklarında Eray:
"Eunmeil e ayıp oldu." dedi.
Maya:
"Merak etme. Eunmeil'in deposunda ihtiyacının çok ötesinde camlar var."
Eray yürürken sordu:
"Demek bu yüzden alfasın, öyle mi?"
Maya hiçbir cevap vermedi. Köy evlerini geçince ağaçlık bir konunun sonunda koyu yeşil, berrak suyun kaynağı olan gölete geldiler.
Maya, Eray'a dönerek:
"Aslında tam olarak bunun için alfayım."dedi.

HARLEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin