On genç gözlerinin içine bakıyordu ve içlerinde sadece Maral gülümsüyordu. Maral'ın yanında duran kumral genç sert bakışlarla süzdü yabancıyı.
"Sevgilimin yanındaki bu herif kim?" diye içinden geçirdi.
Maral sevgilisinin rahatsızlığını hissetti. Eliyle Eray'ı göstererek:
"Arkadaşlar yeni bir takım arkadaşımız var: ismi Eray."
Eray biraz meraklı biraz ürkek bir ses tonuyla:
"Merhaba" dedi.
Maral'ın sevgilisinin yüzü yumuşadı.
"Memnun oldum, Baran ben." Kahverengi yuvarlak gözlerini açtı. Biraz ürküten ses tonuyla: "Maral'ın sevgilisiyim." dedi. En başta duran heybetli esmer genç Eray'a doğru adım attı. Gülümseyerek elini uzattı:"Aramıza hoşgeldin. Benim adım Asaf." dedi. Eray, Asaf'ın elini sıktı. Bozuk Türkçesinden yola çıkarak kendi kendine:
"Doğu'ya yatkın bir aksanı var. Erzurum-Erzincan tarafından... Dadaş herhalde?" diye düşündü.Az önce Asaf'ın yanında duran uzun boylu, esmer, zayıf, genç merakla süzdü.
"Hoşgeldin, Ben Yağız" dedi pek memnun olmayan ifadeyle.
Maral lafa girdi.
"En iyisi ben tanıştırayım; bak şu yeryüzünde görebileceğin en yakışıklı en tatlı en karizmatik çocuk var ya... İşte o Baran, benim sevgilim, benim aşkım"Baran'ın gözleri mutlulukla parladı. Maral'a dönerek:
"Seni seviyorum kadın!" dedi.
Eray yeni arkadaşlarını yeniden süzdü.Baran kaslı bir gençti. Yanında duran yeşil ceketli, saçları dalgalı kız da oldukça sportmen duruyordu. Eray bir an "Acaba kardeş olabilirler mi?" diye düşündü.
Maral'ın öbür yanında duran iki gri saçlı kıza baktı. Birinin saçları düz, diğerinden daha parlak ve gümüşidi. Saçları omuzlarına kadardı ve boyu diğerinden biraz daha uzundu. Yanındaki diğer gri saçlı kızın saçları öbür kızdan uzun ve dalgalıydı. Diğer kızdan birkaç santim daha kısa olsa da aradaki fark çok da göze batmıyordu.Yağız'ın yanında duran pembe saçlı kız gülümseyerek elini salladı.
"Hoşgeldin, Arya ben. Kedileri çok severim" dedi. Kucağında arkası dönük siyah bir hayvan duruyordu.
Eray gülümserken "Kedisi herhalde" diye düşündü.Arya'nın yanında duran yeşil ceketli, donuk bakışlı kız ifadesiz bir yüzle Eray'a bakıyordu. Eray kızın elinde tuttuğu oymalı, ahşap kutuya merakla baktı.
Maral:
"Arkadaşlar Eray takımın alfası"Herkes bir an şaşırdı. Donuk bakışlı kızın yüzü asıldı. Kutusunu sıkıca tutup, lacivert sırt çantasını sırtına taktı. Hızlı ve öfkeli adımlarla Eray'ın ilerledi. Eray ve Asaf'ın yanından geçerken; Eray gülümseyerek:
"Merhaba" dedi.
Kız başını salladı. Bakışlarını Eray'ın mavi gözlerine sabitledi . Net bir ses tonuyla:
"Maya." Dedi.
Eray çekindi. Maya'nın boynundaki kolye çok ilgisini çekmişti. Siyah ipin ucunda yuvarlak camın içinde üç renkli bir ağaçtı bu. Pembe,turuncu erguvan renkleri bir başka parlıyordu.
"Memnun oldum" derken; Maya çoktan ilerlemişti.
O sırada gözlüklü genç bir adım öne çıktı.
"Ben Cicero'mu çok özledim. Daha fazla bekleyemem odaya çıkıyorum." Daha sonra Eray'a dönerek: " Sen de hoşgeldin. Barış ben." Dedi ve rüzgar hızıyla yukarıya koştu.Gümüş saçlı kız Eray'a yaklaştı. Havalı bir gülüş attı.
"Hena" dedi ve göz kırparak yürüdü.Hemen arkasından diğer gri saçlı kız geldi. Gülümsedi.