Şimdi şöyle radikal bir karar değişikliği oldu: bu bölüm düzyazı değil, texting, özür diliyorum bunun için :( ve diğer bölüm de final bölümü ama o cidden düzyazı olacak, my beautiful trauma üzerine yemin ederim :") zaten uzun bir şey düşünmüyordum, kısa çerezlik bir hikâye olması benim açımdan da iyi oldu. her neyse, iyi okumalar.
ya ben dalga geçiyordum ama ciddi ciddi hikâyeyi bir günde bitirdim...
-
Charles: daha iyi misin?
Erik: kızıl ev arkadaşın beni kafama tavayla vurarak bayılttığından beri mi?
harikayım!
Charles: bu cümleyi çok fazla kullandığımı biliyorum ama gerçekten çok özür dilerim :(
hem kendi adıma, hem de nat adına
bazen önlem konusunda fazla hassas davranabiliyor
bir dönem evde bir tıkıntı duyunca eline tava değil direkt bıçak alıyordu vazgeçirmem uzun sürdü kdjsfkgsdlgh
Erik: saygı duydum...
yine de güzel vakit geçirdim kısa sürse de
Charles: benim için de güzeldi
her ne kadar daha iyisini umsam da...
Erik: önümüzdeki iki hafta vizelerim yüzünden yoğun geçecek ama sonrasında tekrarlayabiliriz
bilirsin, iki yılı sığdırmak için iki saat çok kısaydı
baş ağrım katlanılmaz bir hâl almasaydı daha çok kalabilirdim
Charles: tabii ki, çok isterim
Erik
teşekkür ederim
bazen hak etmediğimi düşünmüyor değilim
Erik: hak ediyorsun
Charles: ve uhm
bir şey sormak istiyorum
benden
hâlâ hoşlanıyor musun?
Erik: cevabını bilmek bir şeyi değiştirecek mi?
zira ne zaman senden cidden hoşlandığımı hissetsen bana zarar vermek istemediğini söyleyerek uzaklaşıyorsun ama bilmeni isterim ki bana en büyük zararı hep o şekilde verdin
Charles: evet, bu kez cevabın çok şey değiştirebilir
ama düşündüğün şekilde değil
Erik: Evet, Charles. Hâlâ senden hoşlanıyorum, hâlâ bir günaydın mesajın tüm günümü aydınlatmaya yetebiliyor ve hâlâ yüzüne baktığımda yüzünün aslında evrendeki en güzel hislerin sureti olduğunu düşünüyorum
Charles: bunu aslında yüzyüze söylemek istiyordum ama merak etme, tekrar buluştuğumuzda telafi edeceğim
İki yılın bana öğrettiği çok şey oldu, Erik
Konuşmadığımız o süre zarfında ne zaman mutlu olsam ya da nefes alamadığımı hissetsem seninle konuşmak isterken buldum kendimi, sana anlatmak isterken
İyi teselli veremediğini söylüyorsun ama kimse kendimi senin kadar muazzam hissettirmiyor bana ve senin dışında kimsenin beni gerçekten anladığını hissetmiyorum
Aşka tam olarak inanıp inanmadığımı bile bilmezken sana baktığımda hiç sorgulama ihtiyacı bile duymuyordum, tek bir bakışın emin olmama yetiyordu
İki yılım seni düşünmekle ve mutlu olman için dua etmekle geçti ve bunları yapmayı bir gün bile bırakmadım
Kendi ellerinde benim için büyüttüğün sevgi o kadar saf, güzel, büyük ve eşsizdi ki nasıl sırtlanacağımı bilemedim, altında ezilmekten korktum belki de ki bununla hiç de gurur duymuyorum
Tanrım, seni hak edecek ne yaptım gerçekten bilmiyorum
hâlâ unutamadığım ve yerini doldurmayı bir türlü beceremediğim tek kişi sensin.
Özür dilerim, Erik.
Seni yalnız bıraktığım ve en bunaldığın anlarda sadece kendine sarılmak zorunda bıraktığım için
her şey için çok özür dilerim
yalnızca
seni çok seviyorum ve bu artık benim epey büyük bir parçamı oluşturuyor
diğer türlü ne yaparım hiç bilmiyorum
Erik: nasıl?
tek bir cümlenle her saniyesinde ömrümün kısaldığına daha da emin olduğum koskoca ve berbat iki yılı nasıl unutturabiliyorsun?
bu arada hepsini iki hafta sonra canlı olarak duyacağım konusunda anlaştık, değil mi?
Charles: uhm
hayır
bu yalnızca egzersizdi diyelim
seni gördüğümde daha da ilham gelecek ve muhtemelen çok daha güzel versiyonlarını söyleyeceğim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still the one • cherik [√]
FanfictionCharles: hâlâ unutamadığım ve yerini doldurmayı bir türlü beceremediğim tek kişi sensin. Charles: Özür dilerim, Erik. ya da, Charles Xavier'ın telâfi etmesi gereken çok fazla şey var. [texting]